tag:blogger.com,1999:blog-69102573773427886012024-03-12T15:40:15.767-07:00HZ. MEHDİ’NİN ÇIKIŞ ALAMETLERİ VE ÖZELLİKLERİkemikkozahttp://www.blogger.com/profile/15787255388569408303noreply@blogger.comBlogger11125tag:blogger.com,1999:blog-6910257377342788601.post-37332700972933269942011-01-13T11:22:00.001-08:002011-01-13T11:22:15.356-08:00<div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;">BİRİNCİ KİTAP</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><br />
</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;">GİRİŞ</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Peygamber Efendimiz (sav)’in hadislerinde kıyamete yakın bir zamanda yaşanacak olan ahir zaman hakkında çok detaylı bilgiler ve işaretler yer almaktadır. Peygamberimiz (sav)’in verdiği bilgilere göre, bu dönemde -birbiri ardınca olmak üzere- pek çok önemli olay gerçekleşecektir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Ahir zamanın ilk devresinde dünyada büyük bir bozulma ve karmaşa hüküm sürecek, ikinci aşamada ise gerçek din ahlakının yaşanmasıyla birlikte yeryüzünde barış ve huzur hakim olacaktır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Hz. Mehdi, ahir zamanda gönderileceği Peygamber Efendimiz (sav) tarafından müjdelenmiş, Müslümanları zulüm ve sıkıntı ortamından kurtaracak, yeryüzündeki fitneleri ortadan kaldıracak, tüm dünyaya barış, adalet, bolluk, huzur, mutluluk ve refah getirecek kutlu bir şahıstır. Peygamberimiz (sav)'den aktarılan sahih rivayetlere göre Hz. Mehdi, çeşitli hurafelerle, batıl inanç ve uygulamalarla aslından uzaklaştırılmış olan dini özüne döndürecek, Hz. İsa ile buluşacak, Allah'ın izniyle yegane hak din olan İslam ahlakının yeryüzüne hakim olmasına vesile olacaktır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bu haber iman edenlerin şevk ve heyecanını arttıran çok büyük bir müjdedir. Peygamber Efendimiz (sav)’in hadisleriyle beraber, İslam alimleri de, yaşadıkları dönemlerden günümüze kadar ulaşmış el yazması eserleriyle, o zamandan bugüne, bu büyük müjdenin şevk ve heyecanını taşımışlar; inananlar için bu konunun canlı tutulmasına ve takibine vesile olmuşlardır. İşte içinde bulunduğumuz bu dönemde ortaya çıkan alametler bize, Hz. Mehdi’nin çıkışının yakın olduğunu göstermektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Nitekim, yaşadığımız yıllarda yeryüzünde meydana gelen kargaşa, zulüm, terör ve savaş ortamı, fitneler, kıtlıklar ve depremler Hz. Mehdi’nin ortaya çıkışının alametlerindendir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Elinizdeki kitapçık iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde “Hz. Mehdi’nin Çıkış Alametleri”ne yer verilmiştir. İkinci bölümde ise “Hz. Mehdi’nin Özellikleri” aktarılmaktadır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Hiç şüphe yok ki konu hakkında öğrenilecek her yeni bilgi Müslümanların heyecanını arttırmaya vesile olacaktır.</div>kemikkozahttp://www.blogger.com/profile/15787255388569408303noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6910257377342788601.post-62593215313679389032011-01-13T11:21:00.000-08:002011-01-13T11:21:24.058-08:00<div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;">BİRİNCİ KİTAP</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><strong>BİRİNCİ BÖLÜM:</strong></div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; text-align: center; text-decoration: none;"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: 800;"><br />
</span><strong style="font-weight: bold;">HZ. MEHDİ’NİN ÇIKIŞ ALAMETLERİ</strong></div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; text-align: center; text-decoration: none;"><strong style="font-weight: bold;"><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Hz. Mehdi'nin çıkış alametleri ile ilgili Peygamber Efendimiz (sav)'in pek çok hadisi bulunmaktadır. Bu hadisler birçok büyük İslam aliminin kitaplarında bizlere nakledilmiştir. Bu bölümde söz konusu hadislerin günümüzle olan bağlantıları incelenecektir. Bu hadislerin, içinde bulunduğumuz dönemin ortam ve şartlarını açıkça tarif ettiklerini ve çok yakın geçmişte arka arkaya gerçekleşen bazı kritik olayları mucizevi bir biçimde haber verdiklerini göreceğiz.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Daha önceki bölümlerde de belirttiğimiz gibi gerek Hz. Mehdi'nin çıkışı, gerekse kıyamet alametleri ile ilgili hadislerin art arda gerçekleşmeleri belirli bir döneme işaret etmektedir. Ve tüm alametlerin Hicri 14. yüzyıl başından (1979-1980) itibaren sırayla ortaya çıkmaları, içinde bulunduğumuz dönemin Hz. Mehdi'nin yeryüzünde bulunuş yılları olduğunu çok net bir şekilde ortaya koymaktadır. (En doğrusunu Allah bilir)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Şimdi hadislerde bildirilen Hz. Mehdi'nin çıkış alametlerini ana maddeler halinde inceleyelim.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">1) HZ. MEHDİ’NİN ÇIKIŞ ALAMETLERİNİN ARKA ARKAYA MEYDANA GELMESİ <br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">2) FİTNELERİN ÇOĞALMASI<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">3) HZ. MEHDİ’NİN ÇIKIŞINDAN ÖNCE YAYGIN KATLİAMLAR MEYDANA GELMESİ<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">4) DÜNYANIN HER YERİNİ KARIŞIKLIK VE KARGAŞANIN KAPLAMASI<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">5) KADINLAR VE ÇOCUKLARIN DAHİ KATLEDİLDİĞİ FİTNELERİN YAŞANMASI<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">6) HZ. MEHDİ YOLLARIN KESİLDİĞİ BİR DÖNEMDE ÇIKACAKTIR<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">7) MÜSLÜMANLARA BASKININ ARTMASI<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">8) MESCİD VE CAMİLERİN YIKILMASI<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">9) HARAMLARIN HELAL SAYILMASI<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">10) ALLAH'IN AÇIKÇA İNKAR EDİLMESİ (Allah’ı tenzih ederiz.)<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">11) İRAN-IRAK SAVAŞI<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">12) AFGANİSTAN'IN İŞGALİ<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">13) ÇÖLDE BATAN ORDU HZ. MEHDİ’NİN ÇIKIŞ ALAMETLERİNDENDİR<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">14) FIRAT'IN SUYUNUN KESİLMESİ<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">15) RAMAZAN'DA AY VE GÜNEŞ TUTULMALARI<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">16) KUYRUKLU YILDIZIN DOĞMASI<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">17) KABE BASKINI VE KABE'DE KAN AKITILMASI<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">18) DOĞU TARAFINDAN BİR ATEŞİN GÖRÜLMESİ<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">19) SAHTE PEYGAMBERLERİN ÇOĞAL MASI<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">20) DİNİN ŞAHSİ ÇIKARLAR İÇİN KULLANILMASI<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">21) BÜYÜK VE HAYRET VERİCİ ŞEYLERİN MEYDANA GELMESİ<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">22) GÜNEŞTEN BİR ALAMETİN BELİRMESİ<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">23) BÜYÜK ŞEHİRLERİN YOK OLMASI<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">24) DEPREMLERİN ÇOĞALMASI</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">1) Hz. Mehdi’nin Çıkış Alametlerinin Arka Arkaya Meydana Gelmesi</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Hz. Mehdi'nin çıkış alametlerinin bildirildiği hadislerde, bu alametlerin arka arkaya, <strong>"bir tesbih taneleri"</strong> gibi meydana geleceği ifade edilmektedir. Gerçekten de bu alametler, birbiri ardınca ve Peygamberimiz (sav)'in bildirdiği şekilde meydana gelmektedir. Hadislerde belirtildiği gibi, dünyanın dört bir yanında kargaşa ve anarşi artmakta, arka arkaya fitneler meydana gelmekte, katliamlar ve büyük felaketler yaşanmakta, yokluk ve açlık artmakta, insanlar büyük sıkıntılar çekmektedir. Tüm bu alametlerin arka arkaya belirli bir dönem içinde gerçekleşiyor olması, Müslümanların asırlardır gelişini bekledikleri mübarek şahsın ortaya çıkışının çok yaklaştığını göstermektedir. (Allahualem)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Ben Ebu Abdullah Hüseyin bin Ali'ye dedim ki, "Bu işin önünde alametler var mıdır?" – ki Mehdi'nin zuhurunu kast ediyor- Dedi ki, "Evet." Dedim, "Nedir onlar?" Dedi ki, "Beni Abbas'ın helakı, Süfyani'nin ortaya çıkması, Beyda'da batma." Ben yine, "Bu işin uzamasından korkuyorum" dedim. Dedi ki,<strong> "Bu iş tesbih taneleri gibi arka arkaya meydana gelir."</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">(Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 34)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir. Bir dizideki boncukların artarda kopması gibi.</strong><br />
(Ramuz-El Ehadis, 277/6; Camiü's-Sagir, 3/167)<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Çok acıklı durumlar ve elim manzaralar görülür. <strong>Fitneler arka arkaya devam eder...</strong><br />
(Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 36)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Bir fitne görülür, bunu diğer fitneler takip eder… </strong><br />
(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 26)</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">2) Fitnelerin Çoğalması</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Fitne kelimesi, insanların din konusundaki imtihanlarının şiddetlendiği olayları, ortam ve şartları tarif eder. İnsanların yaşam şartlarının güçleştiği, Allah'ın ve dinin çeşitli şekillerde yalanlanarak insanların imanlarının zayıflatılmaya, yok edilmeye çalışıldığı şiddetli imtihan ortamları İslami kaynaklarda fitne ortamı olarak tanımlanır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Aşağıdaki hadis de Hz. Mehdi'nin çıkışından önce müminlerin imanlarının zayıflayacağını ve buna sebep olacak hadiseleri haber vermektedir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Kıyamet yaklaştığı zaman ve müminlerin kalbi; <strong>ölüm, açlık, fitneler, sünnetlerin kaybolması, bid'atlerin ortaya çıkması, emri bil maruf ve nehyi anıl münker (iyiliği öğütleyip kötülükten men etme) imkanlarının kaybolması</strong> gibi sebeplerle zayıfladığı zaman benim evlatlarımdan Mehdi ile Cenab-ı Hak sünnetleri ihya eder. Onun adalet ve bereketi ile müminlerin kalbi ferahlar, Acem (Arap olmayan) ve Arap milletleri arasında ülfet ve muhabbet yerleşir. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 66)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Eğer kısaca özetleyecek olursak, Hz. Mehdi öncesi şu olaylar belirecektir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>1- Ölüm:</em></strong> Anarşi ve yaygın katliamlar neticesinde halkın can güvenliğinin kalmaması ve bunun meydana getirdiği tedirginlik ortamı.<br />
<strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>2- Açlık: </em></strong>Hayat pahalılığı sebebiyle meydana gelen geçim sıkıntısı. Felaketler ve doğal afetler sonucunda kıtlıkların, açlığın artması.<br />
<strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>3- Fitneler:</em></strong> Haramların küçük-büyük herkesin arasında, alabildiğince yaygınlaşması ve teşvik görmesi. Her türlü ahlaksızlığın herkesin gözleri önünde yapılması.<br />
<strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>4- Bid'atlerin ortaya çıkması:</em></strong> Dinin aslında olmadığı halde, sonradan ortaya çıkarılan adetlerin dinin esaslarıymış gibi kabul edilmesi.<br />
<strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>5- Dini anlatma imkanlarının kaybolması:</em></strong> İyiliğin emredilmesi ve kötülüğün engellenmesi, kısacası tebliğ imkanının kaybolması ile meydana gelen boşluk.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Fitne ortamları sağlam imana sahip müminler için imanlarının, sabırlarının ve ahiretteki derecelerinin artmasına vesile olurken, zayıf ve yüzeysel imana sahip kimselerin ise imanlarını kaybetmelerine ya da daha da zayıflamalarına yol açar. İşte Hz. Mehdi bu tür bir fitne ortamının en yoğun ve şiddetli olarak yaşandığı bir dönemde ortaya çıkacaktır:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Diğer bir hadiste de ahir zamanda "batı" tarafında karışıklık, fitne ve korku olacağı haber verilmektedir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Mağrib'de (batıda) karışıklıklar, fitneler ve korku olacak. </strong>Açlık ve hayat pahalılığı alabildiğine yayılacak. Fitneler çoğalacak. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, İmam Şarani, s. 440)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bir başka hadiste de Hz. Mehdi'nin her yere erişmiş çok yaygın bir fitne varken ortaya çıkacağı bildirilmektedir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Hiçbir tarafın ondan mahfuz kalmayacağı bir fitne zuhur edecek, bu fitne kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılacak </strong>ve bu durum bir münadinin semadan seslenerek: "Ey insanlar, emiriniz artık Mehdi'dir" demesine kadar devam edecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Hadiste herkese ulaşacak, hızla yayılacak bir fitneden bahsedilmektedir. Yani herkesin haberdar olacağı, dine ve Allah'a karşı ortaya sürülen bir fitne insanların imanlarını hedef alacaktır. Günümüzde, Allah'ın varlığına ve yaratmasına karşı öne sürülen en büyük ve geniş çaplı akım materyalist felsefedir. Bu felsefenin kendisine dayanak aldığı sözde bilimsel temel ise "evrim teorisi"dir. Hiçbir bilimsel ve mantıksal delile dayanmadığı, tamamen akıl ve bilim dışı olduğu halde, güçlü propaganda, aldatmaca ve göz boyama yöntemleriyle bu safsata dünya çapında belirli materyalist odaklar tarafından kitlelere empoze edilmeye çalışılmaktadır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bugün evrim teorisinin gerek basın gerekse televizyon yoluyla hemen hemen girmediği hiçbir ev, bu teoriyi duymayan hiç kimse yok gibidir. Bu durum, bütün Batı dünyası için geçerli olduğu gibi bazı Müslüman ülkeler için de geçerlidir. Öyle ki ders kitaplarına bile sokulmuş olan bu teori, öne sürdüğü sayısız yalan ve göz boyamalarla daha çocuk yaşlardan itibaren telkin edilmekte, tesadüfler sonucunda meydana geldikleri, maymundan türedikleri gibi gülünç safsatalarla insanlar yanıltılmaktadır. İlkokullardan, üniversitelere kadar gençlerin evrimci yalanlarla beyinleri yıkanmaktadır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Dahası, Peygamberimiz (sav)'in hadisinde belirttiği gibi her yere nüfuz edecek ve hızla yayılacak böyle bir fitne ancak günümüzün teknolojik imkanlarıyla (basın, yayın, internet, uydu iletişimi, vs...) gerçekleşebilir. Gerçekten de bugüne kadar Allah'ın varlığına, yaratılışa ve dine karşı savaş açmış, dünya çapında yaygın bir başka fitne daha geçmişte görülmemiştir. Tüm bunlar Hz. Mehdi'nin çıkış zamanının içinde yaşadığımız döneme rastladığına dair önemli işaretlerdir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hadiste ayrıca Hz. Mehdi'nin gelmesiyle bu fitnenin sona ereceği de belirtilmektedir.<strong></strong></div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">3) Hz. Mehdi’nin Çıkışından Önce Yaygın Katliamlar Meydana Gelir</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Hadislerde Hz. Mehdi'nin çıkışından önce dünyanın büyük çoğunluğunu etkisi altına alan şiddet ve kargaşanın yaşanacağı, çok kan döküleceği bildirilmektedir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır… Ölümler ve <strong>katliamlar yaygın hale gelecek…</strong> (Camiü's-Sagir, 3:211, Müsned, 2:492, 4:391, 392)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Şevval'de savaş naraları, Zilhicce'de harb ve kıtal olur. Yine Zilhicce'de hacılar talana uğrar, hatta caddeler kandan geçilmez olur...<strong>Hercümerc (</strong><strong>kan</strong><strong> dökme) çoğalarak devam eder.</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">(Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 37)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Mina'da ölülerin çok olacağı bir savaş olur. <strong>Öyle ki orada taşları </strong><strong>kan</strong><strong> gölü içinde bırakacak kadar </strong><strong>kan</strong><strong> akar. </strong>(Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 31)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Çok yaygın ve sona ermesi mümkün görülmeyen bir fitne çıkacak... </strong>(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 55)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Mina'ya indiklerinde etrafları köpeklerin sarışı gibi sarılıp, kabilelerin birbirine girmesiyle büyük savaşlar olur. <strong>Öyle ki ayaklar </strong><strong>kan</strong><strong> gölü içinde kalır...</strong> (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri,<br />
Kahraman Neşriyat, sf. 35)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Hiçbir tarafın ondan mahfuz kalmayacağı bir fitne zuhur edecek, bu fitne kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılacak...</strong><br />
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 21-22)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bu fitne ve belalardan, ahir zamandaki teknoloji vesilesiyle tüm insanlar haberdar olacaklardır. Olayların olduğu anda, olay yerinde çok az insan bulunsa da, tüm dünya yaşananları öğrenecektir. Bu da ahir zamanda iletişim araçlarının gelişmesine ve yaygınca kullanmasına bir işarettir. (Allahualem) Radyo, televizyon, gazete, internet gibi araçlar, katliamları, ölümleri, akıtılan kanı, haksızlıkları, zulmü bütün dünyaya duyuracaklar ve bu fitneler yaygın olarak tüm insanlar tarafından bilinecektir.</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">4) Dünyanın Her Yerini Karışıklık ve Kargaşaların Kaplaması</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Dünya herc-ü merc* içinde kaldığında,</strong> fitneler zuhur ettiğinde, yollar kesildiğinde, bazıları bazısına hücum ettiğinde, büyük küçüğe merhamet etmediği, büyüğe vakarlı davranmadığında Allah, bu sırada onlardan adavetin (düşmanlığın) kökünü kazıyarak dalalet kalelerini fethedecek ve evvelce benim ayakta tuttuğum gibi, ahir zamanında dini ayakta tutacak, önceden zulümle dolu olan dünyayı adaletle dolduracak birini (Mehdi) gönderecektir. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>* Herc-ü Merc: İnsanlar arasında meydana gelen fitne, fesat, darmadağınık, karmaşık, allak bullak ortam.</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hadiste belirli bir yer tarif edilmeyip, karışıklığın dünyanın her tarafında yayılacağına işaret edilmektedir. Gerçekten de hadisin tarif ettiği bir şekilde, bugün dünyanın beş kıtasında büyük kargaşalar, savaşlar, katliamlar ve terör olayları devam etmektedir. Her gün yüzlerce insan sebepsiz yere öldürülmekte, yurtlarından çıkarılmaktadır.</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">5) Kadınlar ve Çocukların Dahi Katledileceği Fitnelerin Yaşanması</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Hz. Mehdi'nin çıkışı öncesinde yaşanan fitne ortamında kadınlar, çocuklar, yaşlılar dahi katledilecek, zavallı masum insanlar öldürülecektir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Bu vakada bir kadının öldürülmesi, bir kırbacın sallanması kadar kolaydır.</strong> Bu olay Medine'den yirmi dört mil kadar yayılır. Sonra Hz. Mehdi'ye biat edilir. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri,<br />
Kahraman Neşriyat, sf. 34)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Günahsız insanlar öldürülmeden Mehdi çıkmaz...</strong> (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 35)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bu fitnelerin en sonuncusu <strong>günahsız insanların öldürülmesidir ki, </strong>artık o zaman kendisinden herkesin razı olacağı bir gidişatta olan Hz. Mehdi çıkar. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri,<br />
Kahraman Neşriyat, sf. 38)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>Masum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak</em></strong><em> ve katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir... </em>(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 37)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Ana, baba, kız, erkek herkesi öldürür</strong> ve Acem ve Irak beldelerini feth ederek ümmete acıklı azap tattırırlar. Bunların arasında fitne, şiddet, helak ve kaçmalar olur. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 36)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">6) Hz. Mehdi Yolların Kesildiği Bir Dönemde Çıkacaktır</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Günümüzde dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan çatışmalar, anarşi ve terör nedeniyle ulaşım yolları kesilmekte, insanlar bir yerden bir yere huzur ve güvenlik içinde yolculuk edememektedir. Hadislerde bu durumun, Hz. Mehdi'nin ortaya çıkış alametlerinden biri olduğu haber verilmektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>Ticaret ve yolların kesildiği </em></strong><em>ve fitnelerin çoğaldığı zaman...</em> (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 39-40)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Dünya herc ü merc içinde kaldığında, fitneler zuhur ettiğinde,<strong> yollar kesildiğinde...</strong> (Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, sf.454)</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">7) Müslümanlara Baskının Artması</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Hadislerde ahir zamanda Müslüman toplulukların sıkıntılı günler geçireceği bildirilmektedir. Bu dönemde Müslümanları hedef alan çatışmalar, savaşlar, haksızlık ve adaletsizlikler meydana gelecektir. Günümüzde ve yakın geçmişte İslam dünyasının çeşitli bölgelerinde yaşanan çatışmalar ve kargaşa ortamı, bazı Müslüman ülkelerdeki diktatör yöneticilerin neden olduğu zulümler, hadislerde haber verilen olayların gerçekleşmeye başladığını gösteren delillerdendir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Rüku ve secdeye giden herkesi cezalandırır.</strong> Zulüm, fesad ve fısk çıkarır. Alim ve zahidleri katleder, pek çok şehri de işgal eder. Kan akıtmayı helal kılarak, <strong>Al-i Muhammed'e düşman kesilir...</strong> (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 37)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Benden sonra halifeler olur. Halifelerden sonra emirler, <strong>emirlerden sonra zalim melikler gelir.</strong> Son olarak da Ehl-i Beytimden birisi çıkar. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 84)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Vay bu ümmete, <strong>o öldüren zalim meliklerden dolayı.</strong> Bu zalimler kendilerine itaat edenler hariç, sessiz kalanları dahi korkuturlar...<br />
(Ebu Nuaym'dan; Suyuti, C. II, sf. 64)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Burada Müslümanların üçte biri öldürülür...</strong> (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 73)</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">8) Mescid ve Camilerin Yıkılması</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Süfyani kuru bir vadiden çıkar. Kelp kabilesinden abus çehreli, sert kalpli adamlardan bir ordu düzenler ve bunlar her tarafa zulmederler.<strong> O, medrese ve mescidleri yıkar,</strong> rüku ve secdeye giden herkesi cezalandırır. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 35)</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">9) Haramların Helal Sayılması</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Günümüzde fuhuş, kumar, içki, faiz, rüşvet gibi birçok fiil, haram olmalarına rağmen halkın büyük bir çoğunluğu tarafından ve giderek artan bir oranda işlenmektedir. Üstelik bu haramları işleyenler övülmekte ve teşvik edilmekte, işlemeyenler ise yerilmekte ve aşağılanmaktadır. Yapılan istatistikler ise bu konudaki sayının giderek arttığını göstermektedir. Son birkaç on yıl içinde son derece yaygın bir hale gelmiş bu sınır tanımayan, helali, haramı umursamayan, her türlü azgınlığı mubah sayan yaşam tarzı hadislerde tarif edilen ortamı çok açık bir şekilde yansıtmaktadır. Hz. Mehdi'nin çıkış habercisi olan bu karanlık ortam hadislerde şöyle tarif edilir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bir fitne görülür, bunu diğer fitneler takip eder ve birinciler sonuncuların kılıçla çatışmaya dönüşünü kamçılar ve bundan sonra bütün<strong>haramların helal sayılacağı bir fitne </strong>gelir. Sonra da <strong>hilafet, yeryüzünün en hayırlısı olan Mehdi'ye evinde otururken gelecektir.</strong>(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Küfür her yanı istila edip hükmü cemiyet içinde aşikare işlenmedikçe</strong> Mehdi zuhur etmez. Bu vakitte vaki olan ise… küfrün istilasıdır. Onun kuvvetidir. (Mektubat-ı Rabbani, 2-259)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hz. Mehdi, <strong>bütün haramların helal sayıldığı büyük bir fitneden sonra</strong> çıkacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">10) Allah'ın Açıkça İnkar Edilmesi (Allah’ı tenzih ederiz)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Alenen ve apaçık Allah Teala inkar edilinceye kadar Hz. Mehdi (a.r.) gelmez.</strong> (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 27)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bu hadiste Hz. Mehdi öncesinde insanların büyük bir bölümünün inançsız ya da ateist olacağına ve ayrıca onların da bu inkarlarını basın yoluyla herkese göstererek, açıkça ilan edeceklerine işaret edilmektedir. Günümüzde bu durum o derece açık hale gelmiştir ki, Allah'ı inkar edenler sözde "modernlik ve çağdaşlık" isimleri altında itibar görmekte, halk bu yönde teşvik edilmektedir.</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">11) İran-Irak Savaşı</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Ahir zamanda meydana gelecek önemli bir savaş hadiste şöyle haber verilir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Şevval ayında ayaklanma Zilkade'de harb konuşmaları, Zilhicce'de ise harb vaki olacak. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 166)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hadiste belirtilen Şevval, Zilkade ve Zilhicce ayları İran-Irak Savaşının gelişim aşamalarıyla aynı tarihlere denk gelmektedir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Şevval ayında ayaklanma... İran Şahı'na karşı olan ilk ayaklanma bilindiği gibi hadiste belirtilen 5 Şevval 1398 (8 Eylül 1976)'de olmuştur. Zilkade'de harp konuşmaları ve Zilhicce'de ise harp vaki olacak...</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hicri 1400 Zilhicce (1980 Ekim) ayında İran-Irak arasındaki savaş tam anlamıyla başlamıştı.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bir başka hadiste de bu savaşın ayrıntıları şöyle tarif edilir:<em></em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">"Faris" yönünden gelecek olan bir kavimdir ki, şöyle diyecekler: "Ey Araplar! Siz fazla taassuba kaçtınız! Siz bunlara gereği gibi hak tanımazsanız, sizinle hiç kimse birlik kurmayacaktır... Bir gün, onlara ve bir gün de sizlere verilsin, ve karşılıklı sözler tutulsun..." Onlar "Mutık"a çıkacaklar, Müslümanlar oradan aşağı "Yazı"ya inecekler... Müşrikler öbür yandaki (Rakabe) denilen bir simsiyah olan nehrin kenarına duracaklar... Aralarında savaş olacak: Her iki ordudan, Allah, zaferi kaldıracak… (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 179)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Faris yönünden gelecek olan: İran tarafından gelecek olan<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Faris : İran - İranlı (Büyük Lugat)<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Yazıya inecekler: Ovalık-Irak Ovası<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Mutık : Yöredeki bir dağın adı.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Rakabe : Petrol kuyularının çok olduğu bölge.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">"Ey Araplar! Siz fazla taassuba kaçtınız! Siz bunlara gereği gibi hak tanımazsanız, sizinle hiç kimse birlik kurmayacaktır…"</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hadisin bu bölümünde iki taraf arasında, aşırı milliyetçilikten kaynaklanan bir anlaşmazlığın olacağına dikkat çekiliyor. Bu anlaşmazlık sebebiyle, "Yazı"ya inilecek ve savaş başlayacak. (Yazı: Irak Ovası)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Allah, her iki ordudan zaferi kaldıracak...</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bu hadisin de işaret ettiği gibi, İran-Irak Savaşı 8 yıl sürmüş ve binlerce kayıp verilmesine rağmen bir netice alınamamıştır. İki taraf da kesin bir üstünlük sağlayamamıştır.</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">12) Afganistan'ın İşgali</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Talikan'a (Afganistan'a) yazık oldu. Şüphesiz Allah Teala'nın orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır. Orada Allah'ı hakkıyla bilen insanlar vardır. Onlar ahir zaman Mehdisinin yardımcılarıdır. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 59)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Talikan'a yazık oldu...</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hadiste Afganistan'ın Hz. Mehdi zamanında işgal edileceğine işaret olabilir. Gerçekten de Rusların Afganistan'ı işgali olan 1979 yılı Hicri 1400 yılına, diğer bir ifadeyle Hicri 14. yüzyılın başlangıcına denk gelmektedir. Bilindiği gibi hadislerde Hz. Mehdi'nin yüzyıl başlarında çıkacağı haber verilmiştir. Hz. Mehdi'yle ilgili diğer pek çok alametin de Hicri 1400 ve Hicri 14. yy başlarına denk gelmesi bu tarihlerin Hz. Mehdi'nin çıkışı hakkında önemli bir işaret taşıdığını göstermektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır...<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Rivayetin bu bölümünde Afganistan'ın maddi zenginlik kaynaklarına dikkat çekiliyor olabilir. Bugün Afganistan'da çeşitli sebeplerle işletilmeye açılmamış büyük petrol yatakları, demir havzaları ve kömür madenleri tespit edilmiştir.</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">13) Çöle Batan Ordu Hz. Mehdi’nin Çıkış Alametlerindendir</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Ancak bu ordu çöle girdiğinde, Zulhüleyfe denilen yerde öylesine toprağa gömülecektir ki,</strong> onların üstte olanları alttakileri, altta olanların üsttekileri kıyamete kadar göremeyeceklerdir. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 21)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">...Şam’dan ayrı bir ordu da ona karşı gönderilecek<strong> ama bu ordu çölde yere batacaktır. </strong>(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 22)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Çıkış alametlerinden birisi de, daha önce zikredildiği gibi, <strong>çölde bir ordunun yere batmasıdır.</strong> (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 37)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Aydınlık bir gecede çölde ilerleyen bir orduyu gören bir çoban, "Eyvah, Mekke'ye yazık olacak, vay başlarına gelene" şeklinde söylenirken ordunun bir anda yok olduğunu görecek.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">"SübhanAllah" diyecek, "Nasıl da kısa bir zamanda kayboldular?" Aşağıya inip baktığında ise, yarısı yerin içinde yarısı da yerin dışında kalmış bir yorganı fark edecek, <strong>onu çıkarmaya çalışacak, bir türlü çıkaramayınca, gördüğü ordunun toprağa battığını anlayacak ...</strong><br />
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 39)</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">14) Fırat'ın Suyunun Kesilmesi</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Fırat Nehrinin suyunun kesilip durdurulması da Hz. Mehdi'nin çıkış alametlerindendir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Mehdi'nin alametlerindendir: <strong>Fırat Nehrinin durdurulması. </strong>(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 39)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bu hadisenin ayrıntılarıyla ilgili diğer hadislerde de önemli bilgiler verilmektedir: <strong>Keban Barajı'nın inşa edilmesiyle nehrin suyu durdurulmuştur.</strong><br />
<strong>Fırat (Nehrinin suyu çekilerek) kıymetli altın hazinesini açıklaması zamanı yaklaşıyor.</strong> Her kim o zaman orada bulunursa, ondan bir şey almaya uğraşmasın!. (Çünkü ihtiyar dünyanın ömrü sona ermiş bulunacaktır.) (Sahih-i Buhari, 12/305)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Resulullah: <strong>Fırat Nehri altın bir dağ üzerinden açılmadıkça kıyamet kopmayacaktır.</strong> İnsanlar onun için harb edecek ve her yüz kişiden doksan dokuzu öldürülecek, onlardan her adam, keşke kurtulan ben olsaydım, diyecektir buyurmuşlar. (Sahih-i Müslim, 11/320)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Resulullah:<strong> Fırat'ın altın bir dağ üzerinden açılması yakındır.</strong> İmdi orada kim bulunursa, ondan birşey almasın! buyurdular. (Sahih-i Müslim 11/320)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Resulullah şöyle buyurdu: <strong>Yakında Fırat Nehri altın hazinesini açığa çıkarır,</strong> kim buna hazır bulunursa, ondan bir şey almasın. (Sünen-i Ebu Davud, 5/116)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">(Resulullah:) <strong>"Fırat Nehri bir altın dağını açığa çıkarır"</strong> dedi. (Sünen-i Ebu Davud, 5/116)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Fırat Nehrinin suyu çekilerek</strong> altın hazinesini açıklaması zamanı yaklaşıyor. Her kim, o zaman orada bulunursa o hazineden bir şey almasın. Aksi takdirde ya ölür veya öldürülür." (Hadisi Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir/Riyazü's Salihin, 3/332)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Görüldüğü gibi Hz. Mehdi'nin çıkışının önemli bir alameti olan Fırat Nehrinin suyunun durdurulması ve altın değerinde bir hazinenin ortaya çıkması pek çok büyük hadis kitabında yer almaktadır. Şimdi hadislerde geçen önemli ifadeleri inceleyelim:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Resulullah buyurdu ki: (1) Fırat Nehrinin suyu çekilip (2) altından bir dağ meydana çıkmadıkça kıyamet kopmaz. (3) Bu hazine üzerine kıtal vukua gelir, her yüzden doksan dokuzu ölür. (Kıtale iştirak edenlerden) Her kişi yalnız ben halas olacağım (kurtulacağım) diye ümitlenir. (Hadisi Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir/Riyazü's Salihin, 3/332)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>(1) Fırat Nehrinin suyunun çekilip... </em><br />
Suyuti hazretlerinin kitabında bu hadis "suyun durdurulması" olarak geçmektedir. Gerçekten de Keban Barajı, Fırat Nehrinin suyunu durdurdu, kesti.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>(2) "Altın"dan bir dağ meydana çıkmadıkça... </em><br />
Yapılan baraj sayesinde; elektriğin üretilmesi, toplanan suyun arazide kullanılarak toprağın veriminin artması ve ulaşım kolaylığının sağlanması gibi sebeplerle, buradaki topraklar "altın" gibi kıymetli hale gelmiştir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Yukarıdaki şematik çizimde de görüldüğü gibi baraj, betondan dev bir dağı andırmaktadır. Bu barajdan (hadis-i şerifteki benzetmeye göre dağdan) altın değerinde servet dökülmektedir. Dolayısıyla baraj "altın bir dağ" hususiyetini kazanmaktadır. (En doğrusunu Allah bilir)<strong></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>(3) Bu hazine üzerinde kıtal (*) vukua gelir</em><br />
*Kıtal: Birçok kişinin ölümüne sebep olan kavga<br />
Bölgede halen devam eden yaygın anarşi ve kıtal sebebi ile oradan toprak alan, o bölgedeki anarşinin zararına uğrayabilir. Hadisteki ifadeyle ya ölür ya da öldürülür.</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">15) Ramazan Ayında Ay ve Güneş Tutulmaları</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Mehdi için 2 alamet vardır ki, bunun birincisi, <strong>Ramazan'ın birinci gecesi Ay'ın ikincisi de ortasında Güneş'in tutulmasıdır.</strong> (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 49)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Ramazan'ın birinci gecesi Ay, ortasında Güneş tutulacaktır. </strong>(Kıyamet Alametleri, Berzenci s. 199)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Onun saltanatı zamanında, <strong>Ramazan ayının on dördünde Güneş tutulacaktır, o ayın ilkinde ise Ay kararacak...</strong> (Mektubat-ı Rabbani, 2/1163)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>... Güneş'in oruç ayının ortasında, Ay'ın ise sonunda tutulması...</strong> (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 38)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Ramazan'da iki defa Ay tutulması </strong>olacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Mehdi'nin gelişi <strong>Razaman ayında Ay'ın iki kere tutulmasına</strong> sebep olacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 200)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Mehdi'nin çıkmasından önce bir Ramazan içinde <strong>Güneş iki defa tutulacaktır. </strong>(Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, Şarani,<br />
s. 440)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Yukarıdaki rivayetlerde dikkati çeken en önemli nokta Ramazan ayının ortasında hem Güneş tutulmasının, hem de bir ay içinde "Ay"ın ve "Güneş"in iki kere tutulmasının imkansız olduğunun fark edilmesidir. Bu, normal şartlarda gerçekleşmeyecek bir durumdur. Oysa diğer ahir zaman alametlerinin çoğu insanın anlayabileceği, sebepler dairesi içinde gerçekleşebilecek olaylardır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Eğer bu hadislerde tarif edilen olaylar dikkatle incelenirse, rivayetler arasında çeşitli farklılıklar olduğu göze çarpar. Yukarıdaki 1, 2 ve 3. rivayetlerde Ay, Ramazan'ın birinci günü, 4. rivayette ise sonuncu günü tutulacaktır. Böyle bir durumda yapılacak en doğru şey, aynı olaya bakan farklı rivayetlerin ittifak ettikleri ortak yönleri tespit etmek olacaktır. </div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Buna göre, yukarıdaki hadis rivayetlerinin toplamından çıkan ortak sonuçlar şunlardır:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">1. Ramazan ayında Ay ve Güneş tutulmaları olacaktır.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">2. Bu tutulmalar ortalı, yani 14-15 gün arayla olacaktır.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">3. Bu tutulmalar iki kere tekrarlanacaktır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bu tespitlere uygun olarak, 1981 yılında (Hicri 1401'de) Ramazan ayının 15. günü Ay, 29. günü de Güneş tutulmuştur. Yine "ikinci olarak", 1982 yılında (Hicri 1402'de) Ramazan ayının 14. günü Ay, 28. günü de Güneş tutulmuştur.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Ayrıca bu hadisede "Ay"ın Ramazan'ın tam ortasında DOLUNAY halinde tutulması ve dikkatleri çekecek bir alamet olarak belirmesi de son derece anlamlıdır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bu olayların Hz. Mehdi'nin diğer çıkış alametleriyle aynı dönemde meydana gelmesi ve Hicri 14. yüzyıl başlarında, üst üste iki yıl (1401-1402) mucizevi bir tarzda tekrarlanması rivayetlerin işaretinin bu olaylar olabileceğini kuvvetlendirmektedir.</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">16) Kuyruklu Yıldızın Doğması</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Mehdi'nin çıkışından evvel, (her tarafı)<strong> aydınlatan kuyruklu bir yıldız </strong>doğacaktır. (Kıyamet Alametleri, Berzenci s. 200)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">O gelmeden önce, <strong>doğudan ışık veren bir kuyruklu yıldız</strong> görünecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">O yıldızın doğması, <strong>Güneş ve Ay tutulmasından sonra</strong> olacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hadislerde belirtildiği gibi:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- 1986 yılında (Hicri <strong>1406</strong>'da) yani 14. yüzyıl başlarında "Halley" kuyruklu yıldızı Dünyamızın yakınından geçmiştir. Bu kuyruklu yıldız<strong>parlak, ışıklı</strong> bir yıldızdır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Hareket yönü <strong>doğudan</strong> batıya doğrudur.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- 1981 ve 1982 (1401-1402) yıllarında meydana gelen <strong>Ay ve Güneş tutulmaları olayından sonra</strong> ortaya çıkmıştır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bu yıldızın doğuşunun <strong>Hz. Mehdi'nin diğer çıkış alametleri ile aynı zamanda </strong>meydana gelmesi, Halley kuyruklu yıldızının hadiste işaret edilen yıldız olduğunu doğrular niteliktedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bu yıldız geçtiğinde meydana geldiği rivayet edilen bazı önemli olaylar da şunlardır:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">* Hz. İsa doğmuştur.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">* Resulullah Efendimiz (sav)'e ilk vahiy gelmeğe başlamıştır.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">* Osmanlı Devleti tarih sahnesinde yer almaya başlamıştır.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">* İstanbul, Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildiğinde de bu yıldız görülmüştür.</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">Halley Kuyruklu Yıldızı Hakkında Bazı İlginç Rakamlar</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Halley kuyruklu yıldızı ile ilgili bazı sayıların "19" sayısının tam katları olması oldukça dikkat çekicidir:<br />
Halley Kuyruklu Yıldızı 76 yılda bir geçiyor. 76 = <strong>19 x 4</strong><br />
Bu yıldız en son Hicri 1406’da görüldü. 1406 = <strong>19 x 74</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Bu konuyla ilgili bir diğer dikkat çekici durum da şudur: Yukarıda da hesapladığımız gibi Halley yıldızının geçmiş olduğu Hicri 1406 yılı 19'un tam 74 katıdır. <strong>"74"</strong> sayısı ise aynı zamanda Kuran-ı Kerim'de 19 mucizesine işaret edilen <strong>MÜDDESSİR</strong> Suresi'nin sıra numarasıdır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bilindiği gibi Kuran'ın Müddessir Suresi'nin (74. sure) 30. ayetinde "19" sayısının müminler için bir rahmet, inkar edenler için ise bir fitne vesilesi olduğu bildirilmektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Halley kuyruklu yıldızının 19 ile olan bu mucizevi bağlantısı da, kafirler için bir fitneyi, müminler için ise bir rahmeti müjdelediğine işaret ediyor olabilir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Müddessir Suresi'nin 1. ve 2. ayetlerinde Hz. Muhammed (sav)'e <strong>"EY ÖRTÜNEN! KALK ve KORKUT"</strong> buyurulmaktadır. Bu, ayetlerin açık anlamıdır. Fakat bu ayetlerin ahir zamana yönelik ikinci bir örtülü, gizli bir işaretleri de bulunabilir. Belki de "EY GİZLENEN" denilerek Resulullah Efendimizin soyundan gelecek olan ve Hicri 1406'da çıkış alametlerinden biri (Kuyruklu yıldızın doğuşu hadisesi) belirecek olan Hz. Mehdi'ye işaret ediliyor olabilir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>74- Müddessir Suresi</em></strong><br />
<strong><em>1. Ey örtüsüne bürünen</em></strong><br />
<strong><em>2. Kalk ve korkut (uyar)</em></strong><br />
<em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>Müddessir: örtünen-bürünen-gizlenen demektir.</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Bir başka büyük mucize ve işaret ise Halley yıldızının 1986 (Hicri 1406)' daki geçişinin, Hz. Muhammed (sav)'in peygamberlikle vazifelendirildiği MS. 607'den bu yana <strong>19. GEÇİŞİ</strong> olmasıdır.</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">17) Kabe Baskını ve Kabe'de Kan Akıtılması</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Onun çıkacağı yıl,</strong> insanlar hacca, başlarında bir emir bulunmadan gidecekler. Hep birlikte Beyt-i Şerif'i tavaf edecekler, sonra Mina'ya indiklerinde, köpekler gibi birbirine saldıracak, hacılar soyulacak, <strong>kanlar Akabe Cemresinin üzerine akacak. </strong>(Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 169)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">İnsanlar başlarında bir imam bulunmaksızın hac ederler. <strong>Mina'ya indiklerinde etrafları, köpeklerin sarışı gibi sarılıp, kabilelerin birbirine girmesi ile büyük savaşlar olur. Öyle ki ayaklar </strong><strong>kan</strong><strong> gölü içinde kalır. </strong>(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 35)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Yukarıdaki hadislerde "onun çıkacağı yıl" cümlesi kullanılarak, Hz. Mehdi'nin çıkış tarihinde Hac sırasında meydana gelecek bir katliama dikkat çekilmektedir. <strong>1979</strong> yılında, hac sırasında gerçekleşen Kabe baskınında aynen böyle bir katliam yaşanmıştır. Çok ilginçtir bu kanlı Kabe baskını da Mehdi'nin diğer alametlerinin gerçekleştiği dönemin tam başında yani Hicri <strong>1400</strong> yılının ilk gününde, <strong>1 Muharrem 1400</strong> (21 Kasım 1979) tarihinde meydana gelmiştir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Yine hadis-i şerifte kanların akacağından bahsedilerek öldürme olayına dikkat çekilmiştir. Baskın sırasında Suud askerleri ile saldırgan militanlar arasında meydana gelen çarpışmada 30 kişinin öldürülmesi, bu rivayetin kalan kısmını da doğrulamıştır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> 1979 (Hicri 1400)'da gerçekleşen bu Kabe baskınının ardından 7 sene sonra Hicri 1407 yılında, Hac sırasında çok daha büyük kanlı bir olay meydana gelmiştir. Bu hadisede caddelerde gösteri yapan hacılara saldırılarak 402 kişi katledilmiş, çok fazla kan akıtılmıştır. Beyt-ül Muazzama'nın yanında, Müslümanların (Suudi Arabistan askerleri ile İranlı hacıların) birbirlerini öldürmeleri ile büyük günahlar işlenmiş, harama girilmiştir. Bu kanlı olaylar, ilgili hadislerde tarif edilen ortamla çok büyük benzerlikler taşımaktadır:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Resulullah buyurdu: Ramazan'da bir seda, Şevval'de bir ses, Zilkade'de kabileler arasında savaş olur. <strong>Hacılar talana uğrar. Mina'da ölülerin çok olacağı bir savaş olur, öyle ki orada taşları </strong><strong>kan</strong><strong> gölü içinde bırakacak kadar </strong><strong>kan</strong><strong> akar. </strong>(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 31)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Ramazan'da bir seda olur. Şevval'de de bir seda olur. Zilkade'de kabileler çarpışır. <strong>Zilhicce'de hacılar talana uğrar.</strong> Muharrem'de gökten şöyle nida olur. "Dikkat ediniz. Filan kimse Allah'ın halkının hayırlılarındandır. Onu dinleyiniz ve ona uyunuz." (Ramuz El Hadis, 2/518)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Şevval ayında ayaklanma, Zilkade'de harb konuşmaları, Zilhicce'de ise harb vaki olacak. <strong>Hacılar soyulacak kanları akacak. </strong>(Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 166)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Zilkade ayında<strong> kabileler savaşır, hacılar kaçırılır, melhameler olur.</strong> (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 34)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">"İkdiddurer" isimli kitaptaki alametlerden: Şevval'de savaş nidaları, <strong>Zilhicce'de harb ve kıtal olur, yine Zilhicce'de hacılar talana uğrar, hatta caddeler kandan geçilmez ve haramlar çiğnenir. Beyt-ül Muazzam'ın yanında büyük günahlar işlenir. </strong>(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 37)</div>kemikkozahttp://www.blogger.com/profile/15787255388569408303noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6910257377342788601.post-22362477509852521952011-01-13T11:14:00.000-08:002011-01-13T11:14:43.327-08:00<div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;">BİRİNCİ KİTAP</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><br />
</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><em>Beyt-ül Muazzama'nın yanında </em><em>büyük günahlar işlenir</em></div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Yukarıdaki hadiste, <strong>Beyt-ül Muazzama'nın</strong> (Kabe'nin) içinde değil, <strong>yanında</strong> çıkacak olaylara dikkat çekilmektedir. <strong>1407 </strong>yılının Zilhicce ayında (Hac mevsiminde) meydana gelen olaylar da ilkinden farklı olarak Kabe'nin içinde değil, yanında gerçekleşmiştir. En başta anlattığımız olay ise 1 Muharrem <strong>1400</strong>'de Beyt-ül Muazzama'nın (Kabe'nin) bizzat içerisinde olmuştu. Her iki hadise de rivayetlerin işaretine uygun bir şekilde gerçekleşmiştir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Kabe'de kan akıtılması, hacıların katledilmesi gibi, hadislerde haber verilen böyle önemli iki büyük hadisenin Hz. Mehdi hakkında bildirilen tüm alametlerin çıktığı dönemde birbiri ardına gerçekleşmesinin bir rastlantı olması oldukça zor gözükmektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hadislerde geçen ifadeleri incelediğimizde de aynı dönemle ilgili önemli olaylara işaretler bulunduğu görülecektir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>... Zilhicce'de harb ve kıtal olur.</em></strong><strong> </strong><br />
Hadislerde, bu savaş ve çatışmalardan, hacıların öldürülmesi konusu ile birlikte bahsedilmesi söz konusu olayların aynı zaman diliminde meydana geleceklerini göstermektedir. Aynı dönem, İran-Irak Savaşının çıktığı, Türkiye'nin güney doğusunda, Ortadoğu ülkelerinde çatışma ve karışıklıkların en yoğun yaşandığı bir dönemdi.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>... Şevval'de savaş nidaları olur.</em><br />
Yine aynı zamanlarda Basra Körfezi'ndeki gerginliğe, İran-Amerika arasındaki gerginleşme ve savaş durumuna dikkat çekilmiş olabilir.<strong></strong></div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">18) Doğu Tarafından Bir Ateşin Görünmesi</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> "İkdiddurer" isimli kitapta Mehdi'nin zuhur alametleri bahsinde geçiyor: <strong>Doğuda, semada üç gece görünen büyük bir ateşin çıkması.</strong>Mutad (alışılmış) şafak kızıllığı gibi olmayan bir kırmızılığın semada görülüp ufukta yayılması. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Doğudan üç veya yedi gün ardı ardına büyük bir ateş zuhur edecek, gökte karanlık görülecek, gökte alışılmış olan kırmızılığın aksine bambaşka bir kızıllık yayılacak. </strong>Yeryüzünün duyup anlayabileceği bir dille nida edilecek. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 166)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Ebu Cafer b. Muhammed b. Ali (r.a.)dan rivayet edildi. <strong>Siz üç veya yedi gün, doğudan bir ateşi gördüğünü</strong><strong>z z</strong><strong>aman</strong> Al-i Muhammed'in çıkmasını bekleyiniz, inşaAllah-ü Teala, bir münadi Mehdi'nin ismi ile semadan nida edecek ki, doğuda batıda olan herkes bu sesi işitecek. Öyle ki korkudan uykuda olanlar uyanacak, ayakta olan çökecek, oturan ise ayağa fırlayacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman , s. 32)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Yemin ederim ki bir ateş sizi saracaktır. O ateş bugün Berehut denilen vadide sönük vaziyettedir. O ateş içinde müthiş azap olduğu halde insanları kaplar. O ateş insanları, malları yakıp bitirir. Sekiz gün içinde rüzgar ile bulut gibi uçarak dünyanın her tarafına yayılır. Geceki sıcağı gündüzki hararetinden daha şiddetlidir. O ateş insanların başının üzerinden arşın altına kadar yaklaşarak yeryüzü ile gökyüzü arasında gökgürültüsü gibi korkunç gürültüsü olur, buyurdu. (Ölüm-Kıyamet -Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 461) (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 289)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Hz. Mehdi'nin çıkış öncesi alametlerinden olan bu ateş hakkında kısa bir açıklama yapmak yerinde olacaktır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bazı kişiler bu ateşi; sebepsiz yere birdenbire ortaya çıkan, sönme nedir bilmeyen, hatta herkesin bulunduğu yerden mutlaka göreceği tarzda bir alamet olarak beklemektedir. Halbuki kıyamet alametlerinin meydana gelişi sırasında imtihan devam ettiğinden onların anlaşılması, herkesin mecburen kabul edeceği bir açıklıkta olmaz. Böylece insanlar akıllarını, vicdanlarını, iradelerini kullanarak karar verirler. Şayet kıyamet alametleri ile ilgili hadisler en ince ayrıntısına kadar (mesela; hangi şehirde, kaç tarihinde, ne şekilde çıkacağı) anlatılsaydı daha önce de belirttiğimiz gibi herkes mecburen kabul eder, insanlar arasında derece farkı kalmazdı. Bu sebeple kıyamet alametleri ile ilgili hadisler özellikle yarı kapalı bir şekilde bildirilmiştir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Ateş alametini de bu şekilde değerlendirmek gerekmektedir. Bir ateş sebepsiz yere çıkmaz, ya bir kaza, ya bir patlama gibi kasıt veya ihmal neticesinde çıkar. Hz. Mehdi'nin çıkış alameti olarak söylenmesi, onun çok garip ve olağanüstü bir alamet şeklinde çıkmasını gerektirmez. Önemli olan bu ateşin, hadiste tarif edilen ateşin özelliklerine uygun olarak çıkmasıdır. Bu ateşi tanımak ve tespit edebilmek için yapılacak ilk iş, özelliklerinin ortaya çıkartılmasıdır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bilindiği gibi Temmuz 1991 yılında Irak'ın Kuveyt'i işgali sonrasında, Kuveyt'e ait petrol kuyularını ateşe vermesi sonucunda Kuveyt ve Basra Körfezi’ni çok büyük bir ateş sarmıştır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Kuveyt'te yanan petrol, insan ve hayvanlar arasında ölüme sebep olmaktadır. Uzmanlara göre günde yarım milyon ton petrol duman olarak atmosfere karışmaktadır. Her gün 10 bin tondan fazla, kükürt, karbondioksit ve büyük miktarda, kanser yapıcı özelliği olan hidrokarbonlar bulut gibi körfez üzerinde asılı durmaktadırlar... Yalnız Körfez değil, onun şahsında Dünya yanmaktadır.<em> (Kurtlar Sofrasında Ortadoğu, M. Necati Özfatura, s.175)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">-Ateşe verilen iki kuyu, Türkiye'nin bir günde çıkarabildiği kadar petrol veriyor ve dumanlar 55 km. uzaklıktaki Suudi Arabistan'dan bile görülebiliyor. (Hürriyet, 23 Ocak 1991)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">-Körfezde sönmeyen felaket haberleri: Kuveyt'te ateşe verilen yüzlerce petrol kuyusu alev alev yanıyor. Uzmanların "söndürmek son derece zor" dedikleri petrol kuyularındaki yangının Türkiye'den Hindistan'a kadar olan geniş bir bölgeyi en az 10 yıl süreyle etkileyeceği bildiriliyor.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Ateşe verilen petrol kuyularından çıkan alev ve dumanlar atmosferi devamlı kirletmektedir. Kuveyt gündüzleri gece manzarası arz etmektedir. Alevlerle birlikte yükselen füme rengi duman, Kuveyt semalarında sonbahardan kış mevsimine geçişi hatırlatıyor... Kuveyt'in tamamının yaşanılır hale gelmesi için en az bir senelik bir zamana ihtiyaç vardır. Kilometrelerce uzaktan görülen alevlerle birlikte yükselen dumanlar, Kuveyt semalarını tamamen kaplayarak ülkeyi yaşanmaz hale getirmekte ve varlıklı olanlar Kuveyt'i terk etmektedirler.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Dahran'daki araştırma merkezi müdürü Abdullah Dabbag'ın <em>NewYork Times</em>'da çıkan açıklamasına göre, Basra Körfezi'ndeki kirlenme neticesinde 106 tür balık, 180 tür yumuşakça ve bölgede yaşayan 450 tür hayvan yaşama savaşı vermektedir. 600 petrol kuyusundan yükselen dumanların komşu ülkelere yayıldığı, ayrıca kükürt gibi kanserojen maddeler ihtiva eden dumanların asit yağmuruna dönüşerek tarımda verimi azalttığı açıklanmaktadır. <em>(Kurtlar Sofrasında Ortadoğu, M. Necati Özfatura, s. 171)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Yemin ederim ki bir ateş sizi saracaktır. O ateş bugün <strong>Berehut </strong>denilen vadide sönük vaziyettedir. (Kamus Tercemesi, c. 1, s. 550)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Berehut: Bir vadi veyahut bir kuyu adıdır.<strong></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hadis-i şerifin ilk kısmında ateş için "sönük bir vaziyettedir" denmektedir. Ateş, yanıcı bir maddenin yanmasıyla meydana gelen bir durum olduğuna göre burada sönük vaziyette bekleyen ateşin kendisi değil, ateşin yakacağı hammaddedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Burada toprak altından çıkarılan petrole işaret edilmektedir. Nitekim hadisteki Berehut denilen yer, bir kuyunun adıdır. Bu kuyu petrol kuyusudur. Zamanı gelince bu kuyulardan çıkarılan petrol, yanmaya hazır bir ateş haline gelmektedir.<strong></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>"O ateş müthiş azap olduğu halde insanları kaplar."</em></strong><br />
O ateş, sadece yanan bir ateş değil, aynı zamanda insanları canından, malından ederek azap içinde, elem-üzüntü içinde bırakacak ve bütün doğayı kirletecek olan bir ateş.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>"O ateş insanları, malları yakar bitirir." </em></strong><br />
O ateş bir kısım insanların ölümüne sebep olmaktadır. Bunun yanında malları yakarak, maddi zarara sebebiyet verdiği gibi, tüm çevreyi ve doğayı kirleterek de insanların geçim kaynaklarını yok etmektedir.<strong></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>"Sekiz gün içinde rüzgar ile bulut gibi uçarak dünyanın her tarafına yayılır."</em></strong><strong> </strong><br />
O ateşin, "rüzgar ile bulut gibi uçan" kendisi değil dumanıdır. Burada benzetme yapılarak dumanın bulutlara kadar yükseleceği de anlatılmıştır. Bu duman rüzgarın etkisiyle her yöne doğru yayılmaktadır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>"Geceki sıcağı, gündüzki hararetinden daha şiddetlidir." </em></strong><br />
O ateşin hem gündüz, hem gece devamlı yandığı anlaşılmaktadır.<strong></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>"O ateş insanların başının üzerinden arşın altına kadar yaklaşarak, yeryüzü ile gökyüzü arasında gökgürültüsü gibi korkunç gürültüsü olur."</em></strong><br />
O ateşin çok yükseklere kadar tırmandığına ve bu ateşten gökgürültüsü gibi pek şiddetli bir gürültü ile patlamalar meydana geldiğine işaret edilmektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>"Gökte alışılmış olan kırmızılığın aksine bambaşka bir kızıllık yayılacak." </em></strong><br />
Hadisin bu kısmında, olayın gece vakitlerinde meydana geleceğine işaret edilmiştir. Gece vakti meydana gelen büyük infilakın alevleri çok şiddetli bir aydınlanma yapar. Bu kızıl alevlerin meydana getirdiği kızıl aydınlanma, halkın mutad üzere alışık olduğu kırmızı "tan" aydınlanmasından çok ayrıdır. Çünkü gece vakti böyle gündüz gibi aydınlanma olağanüstü bir olaydır.<em> (<strong>Tan:</strong> Güneş doğarken ve batarken oluşan ve Güneş'in aydınlatma gücünün zayıflayıp, beyaz ışıktan kırmızı ışık yayar duruma geldiği vakitlerdeki hali.)</em></div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">19) Sahte Peygamberlerin Çoğalması</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Sahte peygamberlerin ortaya çıkışı, hadislerde haber verilen Hz. Mehdi'nin çıkış alametlerinden biridir. Son dönemlerde kendisinin Hz. İsa olduğunu iddia eden çok fazla sayıda kişi ortaya çıkmıştır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Her biri Allah'ın Resulü olduğunu iddia </strong><strong>eden</strong><strong> otuza yakın yalancı gönderilmedikçe kıyamet kopmayacaktır.</strong> (Tirmizi, Fiten 43; Ebu Davud, Melahim 16)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Her birisi kendisinin Tek Mabud olan Allah'tan <strong>resul olarak gönderildiğini iddia </strong><strong>eden</strong><strong> altmış yalancının çıkması.</strong> (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 36)</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">20) Dinin Şahsi Çıkarlar İçin Kullanılması</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Alimler ilmi <strong>sırf para kazanmak için öğrendiğinde… dini dünyalık karşılığında sattıklarında… hükmü sattıklarında…</strong> kıyamet yaklaşmış olacaktır. (Ölüm Kıyamet ve Diriliş, sf. 480)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Ahir zamanda öyle adamlar çıkacak ki, <strong>dinlerini dünya menfaatleri karşılığında satacaklardır. </strong>(Tirmizi, Zühd, 60)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Kim Kuran okursa (mükafatını) Allah'tan istesin. Zira son zamanlarda <strong>Kuran okuyup (mükafatını) insanlardan isteyen birtakım insanlar türeyecektir.</strong> (Son Zamanlarla İlgili Hadisler, sf. 9)</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">21) Büyük Olayların ve Hayret Verici Şeylerin Meydana Gelmesi</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Onun zamanında <strong>büyük hadiseler vuku bulacak.</strong> (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf.27)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Onun zamanında <strong>nice hayret veren haller</strong> zuhur edecektir. (Mektubat-ı Rabbani, 2/258)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Onun zuhur mebdeleri ve mukaddimeleri (çıkış alametleri) Resulullah Efendimizin irhasatına* benzer. (Mektubat-ı Rabbani, 2/258)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>*</strong><strong> İrhasat: </strong>Hz. Muhammed (sav)'in peygamberliğinden evvel meydana gelen olağanüstü hallerdir ki, bunlar peygamberliğine delil teşkil eden olaylardandır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hz. Muhammed (sav)'in doğumundan önce büyük ve olağanüstü olaylar meydana gelmişti. Doğduğu gece yeni bir yıldız doğmuş, ateşe tapan İran Padişahlarının sarayının 14 burcu yıkılmış, İran'da 1000 yıldır yanmakta olan Mecusi ateşi sönmüş, Semavi Vadisi sel suları altında kalmış, Save Gölü kurumuştu.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Yukarıdaki rivayetlerde işaret edildiği gibi, Hz. Mehdi'nin ortaya çıkışı da, Peygamber Efendimiz'inkine benzeyecektir. Onun çıkışı döneminde de büyük ve harika olaylar olacaktır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Rivayetlerin işaretine göre Hz. Mehdi'nin çıkış yılı olan Hicri 1400 (Miladi 1979) yılı başlarında meydana gelen büyük olaylar:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Kabe basıldı ve çok sayıda Müslümanın kanı akıtıldı.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- 2500 yıllık İran şahlığı yıkıldı ve İran Şahı Rıza Pehlevi öldü.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Hindistan'ın Bombay kentinde bir fabrikadan sızan gaz 20.000 kişinin ölümüne yol açtı.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- İki Müslüman ülke olan İran ve Irak arasında 8 yıl sürecek bir savaş başladı.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Ruslar, Afganistan'ı işgal etti.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Mexico City şiddetli bir depremle yerle bir oldu.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Kuzey Kolombiya'daki Nevada Del Ruiz yanardağı 400 yıldır ilk kez patladı. Eriyen kar ve buzun oluşturduğu çamur yüzünden Armero kenti haritadan silindi. 20.000 kişi öldü.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Bangladeş'teki sel 25.000 kişinin ölümüne sebep oldu.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Hristiyanlığın merkezi Roma'yı sular bastı.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- 1986'da Çin'de tarihinin en büyük orman yangını oldu.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Hindistan Başbakanı Indra Gandi, Mısır Devlet başkanı Enver Sedat, İsveç Başbakanı Olof Palme öldürüldü.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Papa II. Jean Paul vuruldu.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- 1980 yılı başlarında ilk AIDS vakaları tespit edildi. Şu ana kadar on binlerce kişinin ölümüne sebep olan bu hastalığa </div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">"Çağın Vebası" ismi verildi. AIDS, 1960'larda Amerika'da başlayan ve her çeşit cinsel serbestliği getirmiş olan "Seks Devrimi"ni sona erdirdi.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- 1986'da uzay mekiği Challenger fırlatılışından sonra infilak etti.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- 26 Nisan 1986'da Ukrayna'daki Çernobil Nükleer Santralında şimdiye kadar görülen en büyük nükleer kaza meydana geldi. Birçok Avrupa ülkesi yayılan radyasyondan etkilendi.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Ozon tabakasının delinmesi Dünya iklimi üzerinde çok olumsuz etkiler bıraktı.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Sovyetler Birliği yıkıldı ve Gorbaçov'la birlikte Bağımsız Devletler ortaya çıktı.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Irak'ın Kuveyt'i ilhak etmesinden sonra Körfez Savaşı başladı.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Ermenistan'daki depremde kent harabeye dönüştü. 500.000 kişi evini terk ederken, ölü sayısı 40.000'i aştı.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- 1989 yılında Çin'de komünist bölükler tanklarla öğrencilerin üzerine yürüdü, Tiananmen Meydanı’nda 2000 öğrenci öldü.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Soğuk Savaşın sembolü olan Berlin duvarı inşasından tam 28 yıl sonra yıkıldı.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- 1990 yılında Kabe'deki tüneldeki izdihamda 1400'den fazla hacı hayatını yitirdi.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- 1991 yılında Bangladeş'te meydana gelen sellerin sonrasında 120.000'in üstünde kişi öldü, milyonlarca kişi evsiz kaldı.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Bosna ve Kosova'daki katliamda yüz binlerce Müslüman öldürüldü ve yüzbinlercesi yurtlarından çıkarıldı.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- Ebola virüsü on binlerce kişinin ölümüne sebep oldu.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">- El Nino tüm dünya ülkelerine çok büyük felaketler getirdi.</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">22) Güneş'ten Bir Alametin Belirmesi</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Mehdi, <strong>Güneş'ten bir alamet belirinceye kadar</strong> gelmeyecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, </div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">sf.49)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Güneş bir alamet olarak doğmadıkça</strong> Mehdi çıkmaz. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf.33)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Güneş'te böyle büyük bir patlama olayı ilk kez, içinde bulunduğumuz yüzyılda meydana gelmiştir.</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">Güneş Tutulması</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> 11 Ağustos 1999 yılında gerçekleşen Güneş tutulması yüzyılın son tam Güneş tutulmasıdır. İlk kez bu kadar çok insan Güneş tutulmasını, hem de bu kadar uzun bir süre izleyebilmiş, inceleme fırsatı elde etmiştir. Bu tutulmada dikkat çeken bir nokta da Türkiye'nin bu tam tutulmanın en iyi izlendiği ülkelerden birisi olmasıdır. Bartın'dan Silopi'ye kadar, yaklaşık olarak 12 şehir ve 100 ilçe tutulmayı gözleyebilmiştir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bu kadar işaretin birarada ve çok kısa bir zaman dilimi içinde art arda gerçekleşmesi tesadüf değildir. Bu işaretler inanan kullar için birer müjdedir.</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">23) Büyük Şehirlerin Yok Olması</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Büyük şehirler, dün sanki yokmuş gibi helak olur.</strong> (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf.38)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hadiste bazı büyük şehirlerin savaşlar ve çeşitli doğal afetler neticesinde yok olacağına işaret edilmektedir. Birçok büyük şehir hep bu yüzyıl (Hicri 1300-1400) içinde yok olmuş veya büyük tahribat görmüştür. Bu olaylar Hz. Mehdi'nin çıkış öncesi alameti olması açısından çok önemli birer delildir. Amerika'nın 1945 yılında Hiroşima ve Nagasaki'ye attığı atom bombası, burada yaşayan insanları sağ bırakmazken, kentin tamamını da yerle bir etmiştir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Allah Kuran'da geçmişteki pek çok kavmin türlü şekillerde helak olduklarını şu ayetlerle belirtmektedir:</div><div class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">Artık sen, onların kurdukları hileli-düzenin uğradığı sona bir bak; Biz, onları ve kavimlerini topluca yerle bir ettik. İşte, zulmetmeleri dolayısıyla enkaza dönüşmüş ıpıssız evleri. Şüphesiz bilen bir kavim için bunda bir ayet vardır. (Neml Suresi, 51-52)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><span class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</span></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><span class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">Biz, yaşama biçimleriyle 'refah içinde şımarıp azmış' nice şehri yıkıma uğrattık. İşte meskenleri; çok az (bir zaman) dışında (onlarda) kendilerinden sonra oturulabilmiş değildir. (Onlara) Varis olanlar Biziz. (Kasas Suresi, 58)</span></div><div class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">İşte ülkeler (ve onların halkları), zulmettikleri zaman onları yıkıma uğrattık; ve yıkımları için bir buluşma zamanı tespit ettik. (Kehf Suresi, 59)</div><div class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">Biz, zulmeden ülkelerden nicesini kırıp geçirdik ve bunun ardından bir başka kavmi meydana getirdik. (Enbiya Suresi, 11)</div><div class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">Böylece emrimiz geldiği zaman, üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdık. (Hud Suresi, 82)</div><div class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">Biz nice ülkeleri yıkıma uğrattık. Geceleri uyurlarken ya da gündüzün dinlenirlerken Bizim zorlu azabımız onlara geliverdi. (Araf Suresi, 4)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bulunduğumuz yüzyıl içinde meydana gelen savaşlarda birçok şehir (Berlin, Hamburg, Varşova, Leningrad, Bükreş, Londra...) tamamen harap olmuştur. Bu şehirlerin inşası ancak çok sonraları mümkün olabilmiştir.</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">24) Depremlerin Çoğalması</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>…Depremler çoğalmadıkça</strong>, fitneler zahir olmadıkça, cinayetler çoğalmadıkça kıyamet kopmaz. (Kıyamet Alametleri, sf.109)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Peygamberimiz (sav) yukarıdaki hadisinde "depremlerin çoğalmasını" ahir zaman öncesinde meydana gelecek alametlerden biri olarak ifade etmiştir. Gerçekten de 20. yüzyıl da on binlerce kişinin hayatını kaybettiği depremlerle tarihe geçti. Kobe’deki şiddetli deprem, Türkiye’de, Tayvan’da, Yunanistan’da ve Meksika’da birbiri ardınca gelen depremler ahir zamana bakan çok önemli işaretler içermektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>"Ümmetimde zelzeleler olur. Öyle ki, bu zelzelelerde on bin, yirmi bin, otuz bin kişi ölür.</strong> Allah, bu ölümü muttakilere öğüt, müminlere rahmet, kafirlere ise azap kılar." (İbni Asakır, Geleceğin Tarihi 1, Orhan Baytan, Mevsim Yayıncılık, sf.81)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Barınacak evler, sizi taşıyacak hayvanlar bulamayacağınız zaman yaklaşmıştır. Çünkü evlerinizi depremler yıkacak, hayvanlarınızı yıldırımlar yakıp kömüre çevirecektir. (Nuaym bin Hammad, Geleceğin Tarihi 1, sf.82)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hilafetin Arzı-Mu kaddeseye indiğini görürsen bil ki, artık zelzeleler, kederler, büyük hadiseler yakındır. O gün kıyamet insanlara şu elimin başına olan yakınlığından daha yakındır. (Ebu Davud, Cihad 37, sf.2535, Kütüb-i Sitte, cilt 14, sf.339)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri önceden gelip geçenlere (çeşitli ithamlar ve bahanelerle) hakaret ettiği zaman artık kızıl rüzgarları, (zelzeleyi) yere batışı (hasfı) veya suret değiştirmeyi (meshi) (veya gökten taş yağmasını (kazfi)) bekleyin. (Tirmizi, Fiten 39, sf.2211, Kütüb-i Sitte, cilt 14, sf.341)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Ahir zamanda eğlencelerin ve çengilerin meydan aldığı ve içkinin de mubah addolunduğu zaman yere batma, taş yağma zuhur edecek ve insan kılığından çıkma olacaktır. (Hz. Sehl İbni Saad, Ramuz El Ehadis, cilt 2, sf.302/8)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">İlim kalkmadıkça, depremler çoğalmadıkça, zaman kısalmadıkça, fitneler zahir olmadıkça, cinayetler çoğalmadıkça kıyamet kopmaz. (Buhari, İbni Mace, Kıyamet Alametleri, s.108)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><strong><br />
</strong></div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><strong>IRAK SAVAŞI HZ. MEHDİ'NİN ALAMETİ Mİ?</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Beklenen Mehdi kitabının kısa sürede tükenen ikinci baskısından sonra gelişen dünya olayları ve Amerika'nın Irak'a saldırısı, işgali ve bu savaşta bölge ülkelerinin aynen Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde bizlere belirttiği şekilde davranmaları konumuzla ilgili hadisleri gözden geçirmemize vesile olmuştur. Aşağıda yapmış olduğum ek çalışma ile bu savaşa ve olaylara bakan hadislerden bazılarını değerlendirdim.</div><div align="justify" class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div align="justify" class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">"Ordunun kayboluşu"</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> "Hz. Mehdi'nin beş alameti bulunur. Bunlar Süfyani, Yemani, samadan bir sayha, <strong><u>Beyda'da bir ordunun batışı </u></strong>ve günahsız insanların öldürülmesidir." (Naim Bin Hammad)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">"Iraklıların parası kalmayacak"<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">"Iraklıların elinde ölçecekleri bir tartı aleti ve alış-veriş yapabilecekleri bir para hemen hemen kalmayacak." (Kenzul Ummal, Kitab-ul kıyame, kısm-ul efal. c.5 sf. 45 El Muttaki)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">"Bağdat alevlerle yok edilir" Ahir zamanda <strong>Bağdat alevlerle yok edilir</strong>... (Risaletül Huruc ül Mehdi, Cilt 3, sf. 177, Kayıt 854)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">"Irak ve Şam'a Ambargo" Ebu Nadre (R.A.) dedi ki; Cabir (R.A.)'ın yanında idik, şöyle dedi: <strong>"Öyle bir zaman yaklaşıyor ki, Irak ahalisine bir kafiz (kile), bir dirhem sevk olunmayacak"</strong>.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Dedik ki: "Bu kimden dolayı olur?" Dedi ki: "Acemler (Arab'ın gayrısı) bunu men' ederler." Sonra dedi: "Şam ahalisine bir dinar, bir müdy (kile) sevk olunmayacak". "Bu kimden dolayı olur" dedik. "Rumlar'dan dolayı" dedi. (Et-Tac, Ali Nâsıf el-Hüseyni)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">"Irak yeniden yapılanır"<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">"İnsanların en şerlileri Irak'a saldırmadıkça kıyamet kopmaz.<br />
Ve Irak'taki masum insanlar Şam'a doğru sığınma yerleri ararlar.<br />
Şam yeniden yapılanır, <strong>Irak da yeniden yapılanır.</strong>" (Kenzul Ummal, Kitab-ul kıyame, kısm-ul efal. c.5 sf. 254, El Muttaki)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>"Irak Halkı Şam'a, Kuzeye Kaçar"</strong> Şerli kişiler Irak'a saldırmadıkça kıyamet kopmaz. (işte o zaman) Masum ve temiz Irak halkı Şam'a kaçar. (Risalet-ül Huruc-ül Mehdi, sf. 210)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>"Şam'da fitneler"</em><br />
<strong>Şam'da fitneler</strong> bir taraftan sakinleştikçe, diğer bir taraftan alevlenir.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Gökten çağırıcı bir melek "Mehdi emirinizdir. Mehdi Halifenizdir"demedikçe de fitneler bitmez. (Risalet-ül Huruc-ül Mehdi... sf.63)</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">"Şam, Irak, Arabistan"<u></u></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">"Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: ...Öyle bela ve musibetler olacak ki, hiçbir kimse, sığınabileceği bir mekan bulamayacaktır. Bu belalar Şam'ın etrafında dolanacak, Irak'ın üzerine çökecek. Arabistan yarımadasının elini ve ayağını bağlayacaktır. İslam ümmeti orada belalara karşı bozkırlarda savaşacaklar. Hiçbir kimse, onların haline acıyıp; vah! vah! bile demeyecek. Onlar belayı bir taraftan defetmeye çalışırlarken, diğer taraftan o yine ortaya çıkacaktır." (Kenzul Ummal, Kitab-ul kıyame, kısm-ul efal. c.5 sf.38-39 El Muttaki)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">"...belalar Şam'ın etrafında dolanacak"<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">"...Irak'ın üzerine çökecek."<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">"...Arabistan yarımadasının elini ve ayağını bağlayacaktır."<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">"Fırat ile Dicle arasında büyük savaş olacak"<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">"Fırat ile Dicle arasında Zevra denen bir şehir olacak. Orada büyük bir savaş olacak. Kadınlar esir edilecek, erkekler ise, koyun kesilir gibi boğazlanacak." (Kenzul Ummal, Kitab-ul kıyame, kısm-ul efal. c.5 sf. 38 El Muttaki)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">"Irak'ın üçe bölüneceği"<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Resulullah (s.a.v.)'in bildirdiğine göre, Irak halkı üç fırkaya ayrılır. Bir kısmı çapulculara katılır. Bir kısmı ailelerini geride bırakıp kaçarlar. Bir kısmı savaşır ve öldürülürler.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Siz bunları gördüğünüz vakit kıyamete hazırlanın. (Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Küfe halkı üç kısma ayrılacak: Bir kısmı, Süfyani'nin ordusuna katılacak. Onlar, Cenab-ı Hakkın yarattığı en kötü insanlardır. Bir kısmı onlarla savaşacak onlar Cenab-ı Hakkın şerefli kullarıdır. Bir kısmı da yağmacılara katılacak, onlar günahkarlardır. (En-Necmu's Sakıb Fi Beyanı Enne'l Mehdi Min Evladı Ali B.Ebi Talib)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><u><br />
</u></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><u>Bir kısmı ailelerini geride bırakıp kaçarlar</u></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>"Masum çocukların öldürülmesi"</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">…Muhammed ümmetinden masum bir çocuk öldürüldüğünde, gökten bir melek 'hak onda (Mehdi'de) ve onun yanında olandadır' diye haykırır.<strong> </strong>(Sabban isafur Ragibin s.154)</div>kemikkozahttp://www.blogger.com/profile/15787255388569408303noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6910257377342788601.post-89565674358861254862011-01-13T08:54:00.000-08:002011-01-13T08:54:22.066-08:00<div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;">BİRİNCİ KİTAP</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><strong>İKİNCİ BÖLÜM:</strong><br />
<strong>HZ. MEHDİ’NİN ÖZELLİKLERİ</strong><strong></strong></div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Peygamberimiz (sav), <strong>"Mehdi ile müjdelenin"</strong> <em>(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 12) </em>buyurarak, Hz. Mehdi'nin gelişini heyecan ve şevkle beklemenin, bu mübarek zat için hazırlık yapmanın önemine dikkat çekmiştir. Bir başka hadis-i şerifte ise iman edenlerin, Hz. Mehdi'ye olması gereken sevgi ve bağlılıkları şöyle ifade edilmiştir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Sizden ona kim yetişirse, kar üzerinde sürünerek dahi olsa ona gelsin. Ona katılsın. Zira o, Mehdi'dir. </strong>(İbn Mace, Fiten, </div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">B 34, H 4082; İbn Ebi Şeybe, c. VII, sf.527; Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 14)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HZ. MEHDİ’NİN MUHAKKAK ÇIKACAK OLMASI</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Eğer dünyadan bir gün bile kalsa, Allah, O (Hz. Mehdi) idareyi ele alıncaya kadar o günü uzatırdı.</strong> (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf.10)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Eğer dünyadan bir gece bile kalsa, Allah onu uzatır ve <strong>Ehl-i Beytimden birisini (Hz. Mehdi) melik kılardı.</strong> (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 10)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Ümmetim arasında Mehdi gelecektir...</strong> Ümmetim onun zamanında iyi ve kötünün, benzeriyle nimetlenmediği bir nimetle nimetlenecek, sema üzerlerine bol yağmur yağdıracak, arz nebatından hiçbir şey saklamayacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 9)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Dünyadan bir gece bile kalsa, Allah o geceyi uzatır ve Ehl-i Beytimden birisi gelerek dünyaya hakim olurdu.</strong> Onun adı adıma, babasının adı babamın adına uyar. Daha önce yeryüzü nasıl zulümle dolduysa, o, onu adaletle dolduracaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 11)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HZ. MEHDİ PEYGAMBERİMİZ (SAV)’İN SOYUNDANDIR</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa <strong>Allah (c.c.) benim Ehl-i Beytimden (soyumdan) bir zatı (Hz. Mehdi'yi) gönderecek.</strong> (Sünen-i Ebu Davud, 5/92)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Benim Ehl-i Beytimden bir şahıs</strong> bütün dünyaya hakim oluncaya kadar günler ve geceler gitmez. (En-Necmu's Sakıb, Ukayli)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Mehdi, kızım </strong><strong>Fatıma</strong><strong>'nın neslindendir.</strong> (Sünen-i İbn Mace, 10/348)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Mehdi ile müjdelenin. O Kureyş'ten ve<strong> Ehl-i Beytimden bir kişidir</strong>. (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 13)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Mehdi, benim çocuklarımdan birisidir. </strong>Yüzü gökyüzünde parlayan yıldız gibidir. (Ali b. Sultan Muhammed el-Kari el-Hanefi’nin “Risaletül Meşreb elverdi fi mezhebil Mehdi”)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bütün peygamberler birbirinin soyundandır. Hz. Mehdi de hadislerin belirttiğine göre bu soydan gelmektedir. Halk arasında bu soydan gelenlere "seyyid" denmektedir. Hz. Mehdi de seyyid olacaktır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Allah, Kuran'da birbirlerinin soyundan gelen elçilerden bahsetmektedir. Bu ayetler Hz. Mehdi'nin de aynı soydan geleceğine işaret ediyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir).</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Gerçek şu ki, Allah, Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti; Onlar birbirlerinden (türeme tek) bir zürriyettir. Allah işitendir, bilendir. <em>(Al-i İmran Suresi, 33-34)</em></div><div class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">"Rabbimiz, ikimizi sana teslim olmuş (Müslümanlar) kıl ve soyumuzdan sana teslim olmuş (Müslüman) bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin." <em>(Bakara Suresi, 128)</em></div><div class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik. <em>(Enam Suresi, 87)</em></div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">ALLAH HZ. MEHDİ’Yİ BİR GECEDE ISLAH EDECEKTİR</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">El-Mehdi, bizden, Ehl-i Beyttendir. <strong>Allah onu bir gecede ıslah eder (yani tevbesini </strong><strong>kabul</strong><strong> eder veya feyizler ve hikmetlerle donatır). </strong><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">(Sünen-i İbni Mace Kitabü-l 'fiten Tercemesi ve Şerhi- Kahraman Neşriyat, cilt 10, Mütercim: Haydar Hatipoğlu, Bab: 34, sf.348)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">İslam alimleri bu hadisi şu şekilde açıklamışlardır:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>...Bir gecede Mehdi’nin ıslah edilmesi sözü ise Cenab-ı Hakkın kendisine kutup mertebesinin verilmesine işarettir. Bu dereceyi çalışmakla, uğraşmakla kazanamaz. Yüce Mevla’nın Kur’an-ı Kerim’de belirttiği gibi Hz. Peygamber (sav)’e verilen bu lütuf, Hz. Mehdi’ye de verilmiştir. </strong>Yüce Mevla, Kur’an-ı Kerim’de Şura Suresi 52. ayette Peygamberimiz (sav)'e şöyle demiştir: "Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat Biz onu (kitabı) kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru yolu göstermektesin." <strong>Hz. Mehdi, dini meselelerde zamanındaki müçtehitlerin en faziletlisi ve en mükemmelidir. Bu da onun büyüklüğünü, mertebesinin yüksekliğini, makamının yüceliğini gösterir. </strong>(Ali b. Sultan Muhammed el-Kari el-Hanefi, “Risaletül Meşreb elverdi fi mezhebil Mehdi)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bediüzzaman Said Nursi de, Hz. Mehdi'den şu şekilde bahsetmektedir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Ahir zamanın en büyük fesadı zamanında, elbette EN BÜYÜK BİR MÜÇTEHİD (içtihad eden büyük İslam alimi), hem EN BÜYÜK BİR MÜCEDDİD (her yüzyıl başında dini hakikatleri devrin ihtiyacına göre ders vermek üzere gönderilen büyük İslam alimi, yenileyen, yenileyici), HEM HAKİM, HEM MEHDİ, HEM MÜRŞİD (doğru yolu gösteren kişi), HEM KUTB-U AZAM (Müslümanların kendisine bağlandıkları büyük evliyalardan, zamanın en büyük mürşidi) olarak bir zat-ı nuraniyi gönderecek ve o zat da, Ehl-i Beyt-i Nebeviden (Peygamberimiz (sav)’in soyundan) olacaktır... (Mektubat, 411-412)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HZ. MEHDİ’NİN İNSANLAR TARAFINDAN ÇOK SEVİLMESİ</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Muhakkak ki o, insanların karşılaştıkları şerler sebebiyle, <strong>Mehdi'nin kendilerine en sevgilisi olmadıkça çıkmayacaktır.</strong> (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 27)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Yer ve gök ehli ondan razı olur. </strong>(Heysemi, c. VII, sf. 313; Ebu Nuaym'dan, Suyuti, c. II, sf. 58; Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 31)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Allah, <strong>bütün insanların kalplerini onun muhabbetiyle dolduracaktır.</strong>" (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 42)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Mehdi insanlara gelir de, <strong>onu yeni gelin gibi aşk ve muhabbetle kucaklarlar...</strong> (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, Sf. 35)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Onun hilafetinden yer ve gök ehli, bütün yabani hayvanlar, kuşlar, hatta denizdeki balıklar bile razı olacaktır</strong>. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 31)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bu fitnelerin en sonuncusu günahsız insanların öldürülmesidir ki, artık o zaman <strong>kendisinden herkesin razı olacağı bir gidişatta olan Hz. Mehdi çıkar. </strong>(Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, Sf. 38)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Allah onun muhabbetini insanların kalplerine yerleştirecektir. </strong>Böylece onlar, gündüzleri arslan kesilen ve geceleri de ibadetle geçiren bir toplum olacaklar. (Ukayli “En-Necmu’s-sakıb fi Beyanı Enne’l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale’t-Temam ve’l kamal”)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Ümmet'i Muhammed'den <strong>memnun olmadık hiçbir fert kalmayacaktır.</strong> (Kıyamet Alametleri, sf. 163)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Yüzü güzel, kokusu hoş, heybetli, fakat <strong>insanlara sevimli ve yakındır</strong>. (Mehdi, Deccal, Mesih, sf. 102)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HER YERDE HZ. MEHDİ’DEN BAHSEDİLMESİ</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Hadislerde, Hz. Mehdi'nin döneminde onun adından çokça bahsedileceği ifade edilmektedir. Bu da, Hz. Mehdi'nin isminin dünyanın dört bir yanına ulaşacağını göstermektedir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Semadan bir münadi, "Hak Al-i Muhammed'edir" şeklinde bağırdığı zaman, Mehdi zuhur eder. <strong>Herkes sadece ondan konuşur, onun sevgisini içer ve ondan başka bir şeyden bahsetmezler. </strong>(Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 33)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bir münadinin semadan "Hak, Hz. Muhammed (sav) ehlindedir" şeklinde bağırmasından sonra, Hz. Mehdi'nin sevgisi insanların kalplerine yerleşecek ve <strong>ondan başka bir şeyden bahsedilmeyecektir. </strong>(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 20)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HZ. MEHDİ’YE KENDİSİ İSTEMEDİĞİ HALDE BİAT EDİLMESİ</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Hadis-i şeriflerde Hz. Mehdi’ye biatın kendisi istemediği halde yapılacağı bildirilmektedir. Bu da gösteriyor ki Hz. Mehdi, kendisini hiçbir zaman Mehdi olarak ilan etmeyecektir. Hatta insanlar ona gelip “alametler sende mevcut, sen Mehdi’sin” dedikleri halde o yine reddedecektir. Ancak “ölümle tehdit” edildikten sonra, insanların kendisine biat etmesini kabul edecektir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> İnsanlar nihayet Mehdi'ye gelirler ve Rükun ile Makam arasında, <strong>kendisi istemediği halde ona biat edeler.</strong> "Eğer kabul etmezsen, boynunu vururuz" derler. Yer ve gök ehli ondan razı olur. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, Sf. 31)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Halifenin ölümü anında ihtilaf olur. Medine halkından bir kişi koşarak Mekke’ye çıkar. Mekke halkından bir grup <strong>onu, istememesine rağmen (bulunduğu yerden) çıkarırlar. Hacer-i Esved’le Makamı İbrahim arasında ona biat ederler.</strong> (Sünen-i Ebu Davud, 5/94; El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 20)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>... Ve sonra istemediği halde biatlarını </strong><strong>kabul</strong><strong> eder.</strong> Eğer siz ona yetişirseniz, ona biat ediniz. Çünkü o yerde de gökte de Mehdi'dir. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 35)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hz.Fatima’nın soyundan gelen Mehdi, Mekke’de meydana çıkarılır ve <strong>istemediği halde kendisine biat edilir.</strong> (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 52-53)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">... Onu tekrar Mekke’de bularak yine, “Sen falan oğlu falansın, annen de filan kızı filanedir, sende şu şu alametler vardır, birinci defa bizden kurtuldun uzat elini sana biat edelim” derler. Bunun üzerine o “Ben aradığınız değilim” der ve tekrar Medine’ye gider. Medine’de yine aranınca tekrar Mekke’ye döner. Mekke’de kendisini Rükunda bularak şöyle derler: “Eğer biatlarımızı kabul etmezsen, bizi aramakta olan ve başında Haddam’dan birisinin bulunduğu Süfyani ordusuna karşı korumazsan, günahlarımız senin üzerine ve kanlarımız da boynuna olsun” derler. Bunun üzerine Mehdi, Rükun ile Makam arasına oturur ve elini uzatarak biatları kabul eder. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 39-40)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Fitne içindeki insanlar kan akıtıldığı bir zamanda evinde oturmakta olan Mehdi’ye gelir ve “Bizim için kalk artık”der. O ise kabul etmez, ancak ölümle tehdit edildikten sonra onlar için kalkar. Ondan sonra artık kan dökülmez. (İbn Ebi Şeybe, c. VII, sf. 531; Abdurrezzak H. 20771, c. XI, sf. 372; Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 52-53)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Kur’an-ı Kerim’de Yusuf Suresi'nde, Hz. Yusuf’un da kendi isteği olmaksızın bulunduğu ülkenin kralı tarafından doğruluğu, adaleti, bilgisi, güvenilirliği sayesinde başa getirildiği haber verilmektedir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">... Onunla konuştuğunda da (şöyle) dedi: "Sen bugün bizim yanımızda (artık) önemli bir yer sahibisin, güvenilir (bir danışman-yönetici)sin. <em>(Yusuf Suresi, 54)</em></div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HZ. MEHDİ’YE NEREDE BİAT EDİLECEĞİ</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Sonra da hilafet yeryüzünün en hayırlısı olan Mehdi'ye <strong>evinde otururken gelecektir. </strong>(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, sf.26)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Mekke’de kendisini Rükunda bularak şöyle derler: “Eğer biatlarımızı kabul etmezsen, bizi aramakta olan ve başında Haddam’dan birisinin bulunduğu Süfyani ordusuna karşı korumazsan, günahlarımız senin üzerine ve kanlarımız da boynuna olsun” derler. <strong>Bunun üzerine Mehdi, Rükun ile Makam arasına oturur ve elini uzatarak biatları </strong><strong>kabul</strong><strong> eder.</strong> (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 39-40)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Rükun ile Makam arasında kendisine biat edilecektir. </strong>Hz. Mehdi o kadar merhametli olacaktır ki, zamanında ne bir kimse uykusundan uyandırılacak, ne de bir kimsenin burnu kanayacaktır. <em>(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil </em><em>Mehdiyy-il Muntazar, sf. 42)</em><strong> </strong></div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HZ. MEHDİ’NİN ADI</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>Ey insanlar, muhakkak Allahu Teala size zalimleri, münafıkları ve onlara uyanları menetmiş ve size ümmeti Muhammed'in en hayırlısı olan ve <strong>Mekke'de bulunan, İSMİ AHMED</strong>, babasının ismi Abdullah olan Hz. Mehdi'yi reis kılmıştır. Ona katılınız.</em><br />
<em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 31)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Konuyla ilgili işari manada bir ayette şöyle bildirilmektedir: <strong>... benden sonra ismi "AHMED" olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim" demişti... <em>(Saff Suresi, 6)</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>HZ. MEHDİ'NİN ÇIKIŞINI </strong><strong>GÖKYÜZÜNDEN BİR SESİN(RADYO, </strong><strong>TELEVİZYON KANALIYLA) </strong><strong>HABER VERMESİ</strong><strong></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>... <strong>Ve bu durum bir münadinin semadan seslenerek</strong> "Ey insanlar, emiriniz artık Mehdi'dir." demesine kadar devam edecektir.</em><em>(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 24)</em><strong></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Semadan bir münadi “Hak Al-i Muhammed’dedir.” şeklinde bağırdığı zaman</strong> Mehdi zuhur eder... (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 33)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Siz üç veya yedi gün, doğudan bir ateşi gördüğünüz zaman Al-i Muhammed'in çıkmasını bekleyiniz, inşaAllah-u Teala, bir münadi<strong>Mehdi'nin ismi ile semadan nida edecek ki, doğuda batıda olan herkes bu sesi işitecek. </strong>(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 32)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Semadan bir münadi "Hak Al-i Muhammed'dedir,</strong> yerden de bir münadi "Hak Al-i İsa'nın veya Abbas'ındır" diyecektir. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 33)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Günahsız insanlar katledildiği ve kardeşi de Mekke'de öldürüldüğü <strong>zaman semadan bir münadi, "Emriniz filandır.</strong> İşte bu yeryüzünü adaletle dolduracak olan Mehdi'dir" diye nida eder. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 35)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Çok yaygın ve sona ermesi mümkün görülmeyen bir fitne çıkacak ve <strong>bu fitne semadan 3 kez “Emir Mehdi’dir, gerçek odur” şeklindeki nidaya kadar sürecektir.</strong> (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 55)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Hadislerde Hz. Mehdi'nin ortaya çıkışını gökyüzünden gelen bir sesin haber vereceğine, yani radyo ve televizyon kanalıyla tüm insanların bu müjdeli haberi duyacağına dikkat çekilmektedir. Bu sesin doğuda ve batıda herkese ulaşacağı bildirilmektedir. Hatta, her toplumun bu sesi kendi lisanında duyacağı haber verilmektedir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Semadan arz ehline şamil olan bir ses ki, herkes onu kendi lisanı ile işitir.</strong> (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 37)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Günümüzde haberler her ülkede, o ülkenin diline tercüme edilerek, radyo, televizyon ve internet aracılığıyla hemen herkese ulaştırılmaktadır. Hz. Mehdi'nin ortaya çıkışı da bu şekilde tüm insanlara ulaşacaktır.</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HZ. İSA, HZ. MEHDİ'NİN ARKASINDA NAMAZ KILACAKTIR</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Hz. İsa namazını Hz. Mehdi'nin arkasında kılacaktır. </strong>(El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 24)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hz. İsa semadan nüzul edecek ve onun emirliğini kabul edecektir. <strong>Hz. İsa'ya "Bize namaz kıldır" denilecek, ancak o, "Emir sizin içinizdedir" karşılığını vererek,</strong> "Bu Allah'ın ümmeti Muhammed'e bir ikramıdır." diyecektir. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 24)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hz. Mehdi müminlerle beraber Beytül Makdis'de sabah namazı kılarken, o sırada nüzul eden Hz. İsa'yı takdim edecek ve <strong>Hz. İsa ellerini onun omuzuna koyarak, "Namazın kaameti senin için getirildi, bu yüzden sen kıldır" diyecek ve nihayet Hz. Mehdi, Hz. İsa ve müminlere imam olarak namazı kıldıracaktır.</strong> (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 25)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> HZ. MEHDİ İSLAM AHLAKINI İLMİ ÇALIŞMALARLA HAKİM EDECEKTİR Hadislerde bildirildiği gibi Hz. Mehdi döneminde hiç kimsenin burnu kanamayacak, hiç kimse zarar görmeyecek, hatta uyuyan kişi dahi uyandırılmayacaktır. Bu da Hz. Mehdi'nin fikri bir mücadele yürüteceğini göstermektedir. Hz. Mehdi, fikren din ahlakına uygun olmayan akım ve sistemleri susturacak, yaptığı ilmi çalışmalarla İslam ahlakını hakim edecektir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Zamanında ne bir kimse uykusundan uyandırılacak, ne de bir kimsenin burnu kanayacaktır. </strong>(El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 42)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Mehdi...<strong> gayet sükünet içinde yürüyecektir.</strong> (Kıyamet Alametleri, sf. 173)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Mehdi, Peygamber (sav)'in yolunda gidecek, uyuyan kişiyi uyandırmayacak, </strong><strong>kan</strong><strong> da akıtmayacaktır. </strong>(Kıyamet Alametleri, sf. 163)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HZ. MEHDİ, GERÇEK İSLAM AHLAKINI ORTAYA ÇIKARACAKTIR</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Hadislerde bildirildiğine göre Hz. Mehdi ortaya çıktığında, İslam dinine sonradan dahil edilmiş tüm batıl inanış ve uygulamaları ortadan kaldıracaktır. <em>"... insanlar arasında Peygamberin (sav) sünneti seniyyesiyle muamele edecek"</em> rivayetinde bildirildiği gibi, Peygamber Efendimiz (sav)'in yoluna uyacak ve tıpkı onun dönemindeki gibi din ahlakının hak haliyle yaşanmasına vesile olacaktır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>... Dini Peygamber (sav)'in zamanında olduğu gibi aynen uygulayacak. </strong>Yeryüzünde mezhepleri kaldıracak. Halis hakiki dinden başka hiçbir mezhep kalmayacak. (Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci, Kıyamet Alametleri, sf.186-187)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Hz. Mehdi hiçbir bidatı bırakmaycak.</strong> (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 43)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Mehdi kaldırmadık bidat bırakmayacaktır. </strong>Ahir zamanda aynı Peygamber (sav) gibi dinin icablarını yerine getirecektir.” (Kıyamet Alametleri, sf. 163)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Hz. Peygamber (sav) en başta İslam'ı nasıl ayakta tuttuysa, Hz .Mehdi de en sonunda aynı şekilde İslam'ı ayakta tutacaktır.</strong> (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 27)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bidat: Dinin aslında olmadığı halde, dine dahil edilen adetler.</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HZ. MEHDİ'NİN, İSTANBUL'U MANEN FETHETMESİ</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Allah <strong>Konstantiniyye'yi (İstanbul'u) çok sevdiği dostlarının eliyle fethedecek...</strong> Onlardan hastalığı ve üzüntüyü kaldıracak. (Kıyamet Alametleri, sf. 181)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Beldeler onun emrine girer. <strong>Allahu Teala onun elinde Konstantiniyye’nin fethini müyesser kılar.</strong> (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 56)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">…Muhtelif ülkelerden birçok alim, birbirlerinden habersiz şekilde Mehdi’yi aramak üzere yollara çıkacak ve her birisine 310 kadar insan refakat edecek. Sonunda hepsi de Mekke’de buluşurlar ve birbirlerine, buraya ne için geldiklerini sorduklarında hepsi de: “Bu fitneyi önleyecek ve <strong>Konstantiniyye’yi fethedecek olan Mehdi’yi arıyoruz,</strong> çünkü biz onun babasının, anasının ve ordusunun isimlerini öğrendik. Şeklinde cevap verdiler. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 40)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Mehdi, Konstantiniyye ve Deylem Dağını fethedecektir.</strong> (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 27)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Dünyadan hiçbir zaman kalmayıp ancak tek bir gün kalsa bile o günde benim soyumdan bir zatın Deylem Dağına (yahut eyaletine) ve<strong>Konstantiniyye şehrine sahip olması için Allah muhakkak o günü uzatacaktır.</strong> (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 74)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">HZ. MEHDİ HALİFENİN OLMADIĞI BİR DÖNEMDE ÇIKAR</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Dünyada ismi geçecek bir halife kalmayıncaya kadar çıkmayacaktır.</strong> (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 54)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Onun çıkacağı yıl insanlar hacca <strong>başlarında bir emir bulunmadan gidecekler.</strong> (Kıyamet Alametleri, sf. 168)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>İnsanlar başlarında bir imam bulunmaksızın</strong> hac ederler... (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin </div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 35)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HZ. MEHDİ'NİN BAYRAĞI</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hz. Mehdi'nin bayrağı, Peygamberimiz (sav)'in sancağıdır:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Peygamber (sav)'in softan bayrağı ile çıkacaktır. </strong>O bayrak dört köşeli olup dikişsizdir ve rengi siyahtır. Onda bir hicr (hale) bulunur. <strong>O Resullah (sav)'in vefatından beri açılmamış olup Mehdi çıkınca açılacaktır.</strong> (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, Sf. 22)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hz. Mehdi'nin bayrağının özellikleri diğer hadislerde şu şekilde ifade edilmiştir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Şu muhakkak ki ahir zamanda mağrib memleketinin en uzak mevkiinden Mehdi denilen bir zat çıkacak. Ve ön tarafinda kırk mil mesafe olarak yardım yürüyecek. <strong>Mehdi'nin bayrakları beyaz ve sarıdır. İçinde çizgiler bulunur. Bayraklarında Allah'ın İsm-i Azamı yazılmıştır. Onun bayrağı altındaki hiçbir birliği mağlup edilmez…</strong> (İmam Şarani, Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri Muhtasaru, (Tezkireti'l-Kurtubi), sf. 438)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Hz. Mehdi'nin bayrağında "Biat Allah içindir" yazılıdır.</strong> (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 65)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Hadislerde Hz. Mehdi'nin bayrağıyla birlikte fethedeceği şehre de dikkat çekilmiştir. Bayrağını, Konstantiniyye yani İstanbul'a dikeceği haber verilmiştir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Mehdi Konstantiniyye’nin fethi sırasında sabah namazı için abdest alırken bir bayrak dikecek, deniz ikiye ayrılarak su kendiliğinden uzaklaşacak ve açılan yolu takib eden Hz. Mehdi karşı kıyıya geçecektir. (Kıyamet Alametleri, sf. 181) (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 57)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HZ. MEHDİ'NİN AMELİNDE AYIP VE ZULÜM OLMAMASI</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Ben Mehdi'yi, peygamberlerin sayfalarında (kitaplarında) şöyle bulurum:<strong> Mehdi'nin amelinde ne zulüm ne de ayıp vardır.</strong> (Nuaym b. Hammad, vr. 50b; Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 21)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HZ. MEHDİ'NİN ZÜLKARNEYN VE HZ. SÜLEYMAN GİBİ TÜM DÜNYAYA HAKİM </div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">OLMASI</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Kuran'da Zülkarneyn ve Hz. Süleyman'ın İslam ahlakını tüm dünyaya hakim ettikleri bildirilmiştir. Hadislerde de, Hz. Mehdi'nin tıpkı Zülkarneyn ve Hz. Süleyman gibi İslam ahlakını bütün yeryüzüne hakim edeceği haber verilmiştir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Mehdi tıpkı Zülkarneyn ve Süleyman gibi dünyaya hükmedecektir.</strong> (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 30)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Yeryüzüne dört kişi malik olmuştur.</strong> İkisi mümin, ikisi kafirdir. Müminler, Zülkarneyn ve Hz. Süleyman, kafirler ise Nemrud ve Buhtunnasır'dır. <strong>Beşinci olarak Ehl-i Beytimden birisi (Hz. Mehdi) gelecek ve o da dünyaya malik olacaktır.</strong> (Kitab'ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, sf. 10)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HZ. MEHDİ'NİN ÖZELLİKLERİNİN PEYGAMBERLERE İNDİRİLEN KİTAPLARDA </div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">BİLDİRİLMESİ</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Rivayetlerde, Hz. Mehdi'nin özelliklerinin ve çıkış alametlerinin peygamberlere indirilen kitaplarda bulunduğu bildirilmektedir. Bu da, İncil, Tevrat ve Zebur'da Hz. Mehdi'ye dair bilgilerin yer aldığı anlamına gelmektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Peygamberlere dair olan kitaplarda </strong>"Mehdi'nin işi zulüm ve kötülük değildir" şeklinde işaret edilmiştir. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 47)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Ben Mehdi'yi, <strong>peygamberlerin sayfalarında (kitaplarında) şöyle bulurum:</strong> Mehdi'nin amelinde ne zulüm ne de ayıp vardır. (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 21)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Konuyla ilgili işari manada bir ayette şu şekilde buyrulmuştur:</div><div class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">Andolsun, Biz zikirden (Tevrat'tan) sonra Zebur'da da: "ŞÜPHESİZ ARZ'A SALİH KULLARIM VARİSÇİ OLACAKTIR." diye yazdık.<em>(Enbiya Suresi, 105)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">İslam alimleri bu ayeti şu şekilde tefsir etmişlerdir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">İmam Bakır ve Sadık'tan rivayet edilmektedir: "Buradaki (ayette bildirilen) "SALİH KULLAR", MEHDİ VE ARKADAŞLARIDIR." (Hüseyin es-Şirazi, sf. 113)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Eski ve Yeni Ahit'te konuyla ilgili yer alan bazı açıklamalar ise şu şekildedir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Yesse'nin gövdesinden bir filiz çıkacak ve onun köklerinden bir fidan doğacak. Rabbin ruhu, hikmet ve sağduyu ruhu, öğüt ve yüreklilik ruhu, bilgi ve Rab korkusu ruhu onun üzerinde duracak. O, Rab korkusundan zevk alacak; o gözlerinin gördüğüne göre yargılamayacak; kulaklarının işittiğine göre karar vermeyecek. Zayıfları adaletle yargılayacak; yeryüzünün yoksullarına haklarını verecek. Bir değnekle vurur gibi yeryüzüne sözüyle vuracak ve dudaklarının soluğuyla kötüyü yok edecek. Adalet onun belinin kuşağı, gerçek kalçalarının kuşağı olacak. Kurt kuzuyla birlikte oturacak; kaplan oğlakla beraber yatacak; buzağı, aslan ve besili sığır birarada yaşayacak ve onları küçük bir çocuk güdecek. İnek ayı ile birlikte otlayacak; yavruları birarada oturacaklar ve aslan sığır gibi saman yiyecek. Emzikteki çocuk, kobra yılanının yuvası yanında oynayacak ve sütten yeni kesilmiş çocuk, kara yılanın deliğine elini uzatacak. Benim kutsal dağım üzerinde hiç kötülük yapılmayacak; artık hiçbir zarar verilmeyecek; çünkü denizin dibi nasıl onu örten sularla dolu ise yeryüzü de Rab bilgisi ile öyle dolu olacak. (İşaya 11, 1-9)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Davut soyundan biri sadakatle krallık yapacak. Yargılarken adaleti arayacak, Doğru olanı yapmakta tez davranacak. (İşaya 16, 5)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyunca korkmayın. Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir. Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer depremler, kıtlıklar olacak. Bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır. (Markos 13, 5-8)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">MELEKLERİN HZ. MEHDİ'YE YARDIMCI OLMALARI</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Onun kumandanları insanların en hayırlılarıdır. Onun yardımcıları Yemen ve Şam ehlinden olacaktır.<strong> Önlerinde Cebrail, arkalarında Mikail bulunacaktır. </strong>Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın, yanlarında hiç erkek olmaksızın rahatlıkla hacca gideceklerdir. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 47)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Allah onu 3 bin melekle destekleyecektir.</strong> (El Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki, sf.41)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hadis-i şerifte, Hz. Mehdi'nin yardımcıları arasında Cebrail ve Mikail Aleyhisselam'ın oldukları haber verilmektedir. Hz. Mehdi'ye, Allah'ın izniyle, melekler yardımcı olacaktır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Meleklerin salih müminlere yardımcı olmaları Kuran'ın çeşitli ayetlerinde haber verilen bir durumdur. Rabbimiz, Peygamber Efendimiz (sav) ve sahabeyi de meleklerle desteklemiştir. Konuyla ilgili bazı ayetler şu şekildedir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><span class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">Rabbin meleklere vahyetmişti ki: "Şüphesiz Ben sizinleyim, iman edenlere sağlamlık katın..." <em>(Enfal Suresi, 12)</em></span></div><div class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">Sen müminlere: "Rabbiniz'in size meleklerden indirilmiş üç bin kişiyle yardım-iletmesi size yetmez mi?" diyordun. <em>(Al-i İmran Suresi, 124)</em></div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">BAZI İNSANLARIN HZ. MEHDİ'YE ORTAM HAZIRLAMALARI</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Doğu tarafından birtakım insanlar çıkıp, Hz. Mehdi'nin saltanatını hazırlayacaklardır.</strong> (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 21)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Şarktan bir cemaat çıkar ve Hz. Mehdi'nin saltanatına yardım eder. </strong>(Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, Sf. 60)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">... Bilahare Kudüs'e inecekler ve <strong>Hz. Mehdi için saltanat hazırlayacaklardır.</strong> (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 47)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">ASHAB-I KEHF, HZ. MEHDİ'NİN YARDIMCISI OLACAKTIR</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Ashab-ı Kehf, Mehdi'nin yardımcıları olacaktır.</strong> (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, sf. 59)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HZ. MEHDİ'NİN, İŞLERİ ÇOK HIZLI HALLETMESİ</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bu durum 7 yıl devam edecektir. <strong>Ancak onun her senesi, sizin 20 senenize bedel olacaktır. </strong>(El-Kavlu'l Muhtasar fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 44)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hadiste, Hz. Mehdi'nin bir yılının insanların 20 yılına bedel olduğu haber verilmektedir. Hz. Mehdi insanların uzun yıllardır yapamadıkları işleri çok kısa sürede halledecektir. Her konuya çok hızlı, akılcı, hikmetli ve kalıcı çözümü bulacak ve uygulayacaktır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">HZ. MEHDİ'NİN BİTKİLERİ VE HAYVANLARI SEVMESİ</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hz. Mehdi, <strong>kuru bir ağacı diktiğinde de ağaç hemen yeşillenip yapraklanacaktır.</strong> (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 43)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Mehdi bir yere <strong>kuru bir dalı diker ve dal yapraklanıp yeşillenir. </strong>(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 67)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bu hadis-i şeriflerde, Hz. Mehdi'nin bitkileri seveceği ve onlarla bizzat ilgileneceğine işaret edilmektedir. (Allahualem) Bir </div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">başka hadis-i şerifte ise şöyle bildirilmektedir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hz. Mehdi <strong>uçan bir kuşa işaret ettiğinde, kuş hemen bu emirle yere düşecek. </strong>Kuru bir ağacı diktiğinde de ağaç hemen yeşillenip yapraklanacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 43)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bu hadisle de Hz. Mehdi'nin hayvanlarla ilgileneceği, hayvanların da kendisini seveceğine işaret ediliyor olabilir. (Allahualem) Nitekim bir diğer hadiste, "yer ve gök ehlinin Hz. Mehdi'yi sevdiği", "kuşların ve denizlerdeki balıkların dahi ondan razı oldukları" bildirilmektedir:<br />
<strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Onun hilafetinden yer ve gök ehli, bütün yabani hayvanlar, kuşlar, hatta denizdeki balıklar bile razı olacaktır.</strong> (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 31)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HADİSLERDE 1997 VE 1999 YILINA OLAN İŞARETLER</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hz. Mehdi'nin ortaya çıkış alametlerinin haber verildiği hadislerden birinde de, 1997 ve 1999 yıllarına dikkat çekilmektedir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">İnsanlar 95. seneye kadar malik olacaklar, yani işler iyi gidecek. 97. ve 99. senede mülkleri zail olacak.... (El-Kavlu'l Muhtasar fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 54)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hadisteki "95. sene" şeklindeki ifade ile 1995 yılına dikkat çekiliyor olması muhtemeldir. 1995 yılına kadar insanların nispeten daha müreffeh bir yaşam sürmüşler, yaşam koşullarının o kadar zorlaşmamıştır. Bundan sonra ise çeşitli zorluklar başgöstermeye başlamıştır. 1997 yılında çeşitli siyasi sıkıntılar yaşanmıştır. 1999 yılında ise Marmara bölgesinde ve Türkiye çapında meydana gelen depremlerde son yılların en büyük can ve mal kaybı olmuştur.</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"> HİKMETİ VE ANLAYIŞ GÜCÜ</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hadislerde Hz. Mehdi'nin Allah'ın kendisine verdiği özel bir güce sahip olduğu bildirilmektedir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">"Keza (N.b. Hammad) Kaab'dan tahric etti, O dedi ki: O kimsenin bilmediği gizli bir duruma kılavuzlandığı için kendisine "Mehdi" denilmiştir...." (Ahir zaman Mehdi'sinin alametleri, Ali Bin Hüsameddin el Muttaki, sf.77)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Muhyiddin Arabi Hz. Mehdi'nin bazı özelliklerini saymaktadır. Aşağıdaki izahında Hz. Mehdi'nin dikkat çeken başlıca 9 </div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">özelliğine yer vermektedir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">1. Basiret sahibi olması<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">2. Kutsal kitabı anlaması<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">3. Ayetlerin manasını bilmesi<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">4. Tayin edeceği kimselerin hal ve hareketlerini bilmesi<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">5. Öfkelendiğinde bile merhamet ve adaletten ayrılmaması<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">6. Varlıkların sınıflarını bilmesi<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">7. İşlerin girift taraflarını bilmesi<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Çünkü bunlardan haberi olan bir lider vereceği hükümlerde yanılmaz. Mehdi kıyas ilmini onunla hükmetmek için değil, ondan kaçınmak için bilir. Çünkü verdiği hüküm doğru bir ilham neticesi olacak. Yani Hz. Muhammed (sav)'in getirdiği şeriat üzere hükmedecek. Bu sebepledir ki Peygamberimiz (sav) onu vasfederken "Benim izimi takip edecek, hataya düşmeyecek" demiştir. Bundan anlıyoruz ki, Mehdi, şeriat sahibi değil, şeriata uyandır<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">8. İnsanların ihtiyacını iyi anlaması<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Çünkü onların her türlü işlerini görmek için Allah onu diğer insanlar üzerine seçmiştir. Liderlerin davranış ve faaliyetleri kendilerinden ziyade halkın menfaatine olmalıdır... Halkın yararına aykırı şeylerle uğraşıp, onların işlerini görmeyen bir lider azledilmelidir. Çünkü onunla diğer insanlar arasında fark kalmamıştır.<br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">9. Bilhassa kendi zamanında ihtiyaç hissedilen gaibi ilimlere vukufu bulunması. Çünkü ancak o sayede yeni yeni zuhur edilecek meseleleri halledebilir. (Kıyamet Alametleri, sf. 189)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">ZAMANIN EN HAYIRLISI OLMASI</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Muhammed <strong>ümmetinin en hayırlısı </strong>ve sizin zorlukları gideren veliniz olan kimseye katılın.. O Mehdi'dir." (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 57)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Devrinde <strong>yeryüzünün en hayırlısı</strong> kendisi olacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 27)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Mehdi (zamanındaki) <strong>insanların en hayırlısıdır.</strong> (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 58)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HZ. MEHDİ'NİN KUTSAL EMANETLERLE ÇIKMASI</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Mehdi, Peygamberimiz (sav)'in sancağı, gömleği, kılıcı, işaretleri, nuru ve güzel ifadesiyle yatsı vaktinde çıkar.</strong> (Ali b. Sultan Muhammed el-Kari el-Hanefi, “Risaletül Meşreb elverdi fi mezhebil Mehdi")</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Beytül Mukaddes'in hazinelerini, Tabut-u Sekine'yi, </strong><strong>Beni</strong><strong> İsrail sofrası ile levhaların madenlerini, Hz. Adem'in cübbesini, Hz. Süleyman'ın minberinin asasını ve Allah'ın </strong><strong>Beni</strong><strong> İsrail'e gönderdiği süt kadar beyaz olan eldivenleri çıkaracaktır.</strong> (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 33)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HZ. MEHDİ'NİN GÖZLERDEN UZAK OLMASI</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">...Geceleri ibadetle meşgul olup, <strong>gündüzleri gizli olacak... </strong>(Ukayli “En-Necmu’s-sakıb fi Beyanı Enne’l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale’t-Temam ve’l kamal”)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HZ. MEHDİ'NİN SIKINTI VE ZORLUKLARLA KARŞILAŞMASI</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">İnkar içinde olan toplumları uyarmak ve onları doğru yola davet etmek için gönderilen tüm elçiler, gönderildikleri kavimler tarafından yalanlanmış ve onların çeşitli itham ve iftiralarına maruz kalmışlardır. Ehl-i Beyt'ten gelecek olan Hz. Mehdi'nin de bu gibi eziyet ve sıkıntılarla karşılaşacağı hadislerde haber verilmiştir. (En doğrusunu Allah bilir)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Mehdi, bizden, Ehl-i Beyttendir... Biz öyle bir ev halkıyız ki Allah bizim için ahireti dünyaya tercih etmiştir. <strong>Benim Ehl-i Beytim muhakkak benden sonra bela, kaçırılma ve sürgüne uğrayacaktır.</strong> Benden sonra <strong>Ehl-i Beytim bela ve mihnetlerle karşılaşacaklar ve tarda maruz kalacaklardır. </strong>(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 14)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in aşağıdaki hadisi de böyle bir durumu, "<strong>Hz. Mehdi'nin biat sırasında, kendisinin birçok kahr ve haksızlığa uğradığını insanlara açıklayacağını" </strong>haber vermektedir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">... Mehdi, Resulullah'ın bayrağı ile, insanların başlarına bela üzerine bela yağdığı ve çıkışından ümit kesildiği bir sırada çıkar. İki rekat namaz kılar. Namazdan dönünce şöyle der: <strong>"Ey insanlar! Ümmet-i Muhammed ve bilhassa onun Ehl-i Beyti çok belalar gördü ve bizler kahr ve haksızlığa maruz kaldık."</strong> (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 55)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Aşağıdaki hadis-i şerifte de İstanbul'u fethedecek olan Hz. Mehdi ve yardımcılarına, fetihten önceki devrede çeşitli sıkıntıların isabet edeceği ve daha sonra bu sıkıntıların kaldırılacağı bildirilmektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Allah Konstantiniyye'yi (İstanbul'u) çok sevdiği dostlarının ehline fethedecek... <strong>Onlardan hastalığı ve üzüntüyü kaldıracak.</strong> (Kıyamet Alametleri, Berzenci, sf. 181)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Allah, Kuran'da birçok peygamberin kavimleri tarafından yalanlandıklarını, delilik ve büyücülük iftiralarına maruz kaldıklarını ve daha pek çok saldırı ve eziyetle karşılaştıklarını bildirmiştir. Elçiler tüm bu saldırılar karşısında sabretmiş, onlara en güzel şekilde cevap vermişlerdir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><span class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</span></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><span class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı... <em>(Enam Suresi, 34)</em><br />
</span></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><span class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">... Ve elbette bize yaptığınız işkencelere karşı sabredeceğiz... <em>(İbrahim Suresi, 12)</em><br />
</span></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><span class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">Sonra, ondan yüz çevirdiler ve dediler ki: "(Bu,) Öğretilmiştir, bir delidir." <em>(Duhan Suresi, 14)</em><br />
</span></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><span class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">İşte böyle; onlardan öncekiler de bir elçi gelmeyiversin, mutlaka: "Büyücü ve cinlenmiş" demişlerdir. <em>(Zariyat Suresi, 52)</em><br />
</span></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><span class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">Fakat o, 'bütün kişisel ve askeri gücüyle' yüz çevirdi ve: "(Bu,) Ya bir büyücü veya bir delidir" dedi. <em>(Zariyat Suresi, 39)</em><br />
</span></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><span class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">(Firavun) dedi ki: "Andolsun, benim dışımda bir ilah edinecek olursan, seni mutlaka hapse atacağım." <em>(Şuara Suresi, 29)</em><br />
</span></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><span class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">Ey iman edenler, Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın... <em>(Ahzab Suresi, 69)</em><br />
</span></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><span class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">Dediler ki: "Onun için (yüksekçe) bir bina inşa edin de onu çılgınca yanan ateşin içine atın." <em>(Saffat Suresi, 97)</em><br />
</span></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><span class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü) ağır bastı. <em>(Yusuf Suresi, 35)</em><br />
</span></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><span class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">... O inkar edenler, zikri (Kur'an'ı) işittikleri zaman, seni neredeyse gözleriyle devireceklerdi. "O, gerçekten bir delidir" diyorlar.<em>(Kalem Suresi, 50-51)</em></span></div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HZ. MEHDİ TABUT-U SEKİNE'Yİ ÇIKARACAKTIR</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Antakya denilen bir yerden <strong>Tabut’u (kutsal emanetler sandığını) ortaya çıkaracaktır.</strong> (Suyuti, el- Havi li’l Feteva, II. 82)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">O, <strong>Tabut-u Sekine’yi </strong><strong>Antakya</strong><strong> mağarasından çıkarır.</strong> (Nuaym bin Hammad, Kitab-ül Fiten)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hz. Mehdi,<strong> Tabut-u Sekine’yi </strong><strong>Antakya</strong><strong> mağarasından çıkaracaktır. </strong>(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 54)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">İNSANLARIN BEREKETİNE VESİLE OLMASI</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">... oraya (Hz. Mehdi’nin yanına) giden herkes <strong>ondan bereket kazanacaktır.</strong> (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 26)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">CİFR (EBCED) İLMİNİ BİLMESİ</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hz. Mehdi'nin vehbi ilme ait bir başka özelliği de ebced hesabını ve ona ait sırları bilmesidir. Taşköprülüzade Ahmet Efendi<em>"Mevzuatu'l-Ulum"</em> isimli eserinde (c.11/ sf. 246) Mehdi'nin cifr ilmine vakıf olacağını kaydetmiştir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bazıları dediler ki, bu kitabı kemal-i vukuf ahir zamanda hurucu muntazar Hz. Mehdi'nin hurucuna mevkuftur ki,<strong> onlar cifr ilmine vakıf ve sırlarına arif olurlar.</strong> Kitab-ı enbiyayı salifeden dahi bu ilim varid olmuştur. (Mehdilik ve İmamiye, İbrahim Süleymanoğlu sf.252)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">MEHDİ'NİN GÖZETLENMESİ - TAKİP EDİLMESİ</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Deccal çıkınca, ona karşı müminlerden bir adam (Mehdi) yönelir. Derken o mümin kimseye birçok silahlılar, Deccal'ın <strong>merkezlerde gözetleme yapan</strong> silahlıları karşı çıkarlar. (Mehdilik ve İmamiye, sf.37, Sahih-i Müslim, c. 11/sf. 393'den nakil)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hadisin başlangıcında Hz. Mehdi'nin Deccal'in silahlı adamları tarafından gözetlendiği ve takip edildiği bildirilmektedir. Önceki devirlerde de Allah yolunda mücadelede bulunmuş bazı peygamberlerin de benzer şekilde gözetlendiğini böylece kontrol altında tutulmak istendiğini Kuran'dan öğrenmekteyiz:</div><div class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;">"O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir, onu belli bir süre gözetleyin." (Müminun Suresi, 25)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">MEHDİ HAKKINDA OLUMSUZ PROPAGANDA YAPILMASI</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hadiste Hz. Mehdi'nin "sırtı ve karnından dövüle dövüle genişletilmesi" müteşabih olarak (benzetme yapılarak) söylenmiştir. <em>Mehdilik ve İmamiye</em> kitabının yazarı bu bölüm için "Mehdi'nin ünü, durmadan etrafa ilan edilip yayılmaktadır" demektedir. Fakat bunu Deccal taraftarları yapacağı için bu propagandanın Hz. Mehdi'yi kötüleme şeklinde olacağını söyleyebiliriz.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Peygamberimiz (sav) devrinde İslam düşmanları, onu kötülemek için o devrin yayın organı sayılan şairleri kullanıyorlardı. Şairler, panayırlarda, çarşılarda Peygamber (sav)'e cahilce çeşitli hakaretler ediyor, ona deli, büyücü, kahin şeklinde iftiralar atıyorlardı. Ahir zamanda da İslam düşmanı olan Deccal yanlıları Hz. Mehdi'yi kötüleyecekler, kendilerince halkın nazarında itibarını sarsmaya çalışacaklardır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hadislerde Hz. Mehdi'nin başlangıç yıllarının sıkıntı ve zorluklarla dolu mücadele yılları olduğu anlatılmaktadır. "Altınçağ" ise Hz. Mehdi'nin yeryüzünde bulunduğu son dönemlere aittir. Hz. Mehdi ve Müslümanlar ancak bu devirde rahata, bolluğa, huzura kavuşacaklar ve sevgiye, barışa, kardeşliğe dayalı bir hayatı bu devirde yaşayacaklardır.</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">AZ KARDEŞİ OLACAĞI</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>“Kardeşi az olandır...” </strong>(Risalet ül Mehdi s.161)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">İKİ DEFA KAYBOLACAK</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">“Ebu Abdullah Hüseyin bin Ali aleyhi’s-selâm’dan şöyle buyurduğu rivayet edilir: <strong>Bu işi yapacak olanın (yani Mehdi’nin) iki gaybeti vardır. Bu iki gaybetin biri o kadar uzayacak ki, bazıları: “O öldü”, bazıları da: “O gitti” diyeceklerdir. Ne onu sevenler, ne de başkaları onun yerini bilemeyecekler, sadece ona çok yakın hizmetçisi onun yerini bilir. </strong>(“el-Saa Fi Eşrat-is Saa” sf.93 Mısır bas.)</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">HELALLERİ VE HARAMLARI BİLİR</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Hz.Hüseyin (r.a.) soruldu: “İmam Mehdi hangi alametlerle bilinir?” Şöyle cevap verdi : “Gönül rahatlığı ve vekar sahibi oluşu ile, <strong>helal ve haramı çok iyi bilmesi </strong>ile tanınır. (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdisi “Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar”)</div>kemikkozahttp://www.blogger.com/profile/15787255388569408303noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6910257377342788601.post-24960045400811053352011-01-13T08:48:00.001-08:002011-01-13T08:48:09.433-08:00<div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;">BİRİNCİ KİTAP</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><br />
</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;">SONUÇ</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bu kitapçık boyunca Peygamberimiz (sav)’in hadisleri ışığında, ahir zamanda ortaya çıkacak olan Hz. Mehdi’nin çıkış alametlerini ve tanınmasını sağlayacak belli başlı özellikleri inceledik.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Peygamberimiz (sav) bu hadislerinde Hz. Mehdi’nin gerek fiziksel gerek ahlaki özellikleri hakkında pek çok tanıtıcı bilgi vermiştir. Hz. Mehdi’nin ahlakının, kendi ahlakına benzediğini bildirmiş, onun Allah korkusunu ve güzel ahlakını övmüştür. Peygamber Efendimiz (sav) Hz. Mehdi’nin, insanların dünyada ve ahiretteki kurtuluşlarına vesile olacak çok kıymetli bir kimse olduğunu belirtmiş ve ortaya çıktığında, insanların “kar üzerinde sürünerek de olsa ona uymalarını” bildirmiştir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>İbni Ebi Şeybe ve Naim b. Hammad Fiten isimli eserde, İbni Mace ve Ebu Naim ise İbni Mes’ud’dan tahric ettiler. O dedi ki: ... “O (Mehdi) arza sahib olur ve kendisinden önce baskı ve zulümle dolu olan arzı adaletle doldurur. Sizden O’na kim yetişirse, kar üzerinde sürünerek dahi olsa gelsin, O’na katılsın. Zira O Mehdi’dir.” (Ahir Zaman Mehdisinin alametleri, Celalettin Suyuti, sf. 14)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> İçinde bulunduğumuz dönem 1400 senedir beklenen, Peygamberimiz (sav)’in müjdelediği bu tarihi olayın gerçekleşmesinin yaklaştığı dönemdir. Bu gerçeğin şuurunda olan ve Hz. Mehdi ortaya çıktığında onun yanında olma şerefine erişmek isteyen tüm Müslümanlar Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde verdiği bu bilgileri dikkatlice okumalı, bu mübarek şahsı doğru bir şekilde tanıyabilmek için tüm sebeplere sarılmalıdırlar. Zira bu bilgilerin dikkatlice araştırılıp incelenmesi, bu kutlu şahsın tanınabilmesinde Allah’ın izniyle önemli bir yol gösterici olacaktır.</div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</span><br />
Hiç kuşkusuz ki İslam dininin aslına dönmesine ve Kuran ahlakının tüm yeryüzüne hakim olmasına vesile olacak, Müslümanlar arasında büyük bir birlik sağlayacak böylesine kutlu bir zata zemin hazırlamak ve ona yardımcı olmak Müslümanların önemli bir sorumluluğudur. Hz. Mehdi gibi mübarek bir şahsın yakınlarından olabilmek, ona destek olabilmek, tüm insanlara yönelik hayırlı faaliyetlerinde ona yardımcı olabilmek tüm inananlar için büyük bir nimet ve şereftir.</span>kemikkozahttp://www.blogger.com/profile/15787255388569408303noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6910257377342788601.post-70779646664434718702011-01-13T08:47:00.000-08:002011-01-13T08:47:18.565-08:00<div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;">İKİNCİ KİTAP</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><br />
</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;">RİSALE-İ NUR'DA BATINİ TEFSİR TEHLİKESİ</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><br />
</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;">GİRİŞ</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Yakın tarihin en büyük İslam alimlerinden biri olan Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin yazmış olduğu Risale-i Nur Külliyatı, yüzbinlerce insanın hidayetine vesile olmuş çok önemli eserlerdir. Bediüzzaman'ın samimi üslubu, tefekkürleri ve hikmetli anlatımı, her okuyan için önemli bir yol gösterici ve hidayet rehberi olmuştur. Risale-i Nurlar'ın geniş kitleler üzerindeki bu samimi etkisi son derece açıktır. Her biri son derece samimi örneklerle ele alınmış olan tüm bu konuların anlatımındaki sadelik ve açıklık her kesimden insanın kolaylıkla anlayabileceği şekildedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Ancak tüm bu üstün özelliklerine rağmen kimi çevrelerde, Bediüzzaman'ın eserlerinin anlaşılabilmesi için tefsir edilmesi gerektiği şeklinde yanlış bir kanaat söz konusudur. Sözde Risaleler'de şifreli ve karmaşık bir anlatım olduğu, düz okumayla anlaşılamayacağı ve bu şifreleri de ancak bu konuda bilgi sahibi olan belirli kişilerin çözebilecekleri düşünülür. Bediüzzaman'ın açık anlatımının ardında bir de batıni anlam gizlendiği; dolayısıyla Bediüzzaman'ın anlatmak istediği gerçeklerin de ancak batıni tefsir ile anlaşılabileceği öne sürülür. Bu bakış açısı kimi zaman öyle bir dereceye gelebilmektedir ki, Bediüzzaman'a büyük bir sevgi ve saygı duyan kimseler dahi, Bediüzzaman'ın söylediklerinin anlaşılabilmesi için <strong>"Risaleler'deki sözlerinin yeterli olmayacağını" </strong>öne sürebilmektedirler. Bu sözleri, yalnızca özel sırlara vakıf, özel tefsir gücü olan, özel yeteneklere ve hislere sahip bazı özel kişilerin <strong>"batıni tefsir"</strong> yaparak anlayabileceğini savunmaktadırlar.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Risaleler konusundaki bu yaklaşım özellikle de Bediüzzaman'ın ahir zaman ve Hz. Mehdi konusundaki açıklamalarında gündeme gelmektedir. Bediüzzaman'ın ve onun kaleme almış olduğu Risale-i Nur Külliyatı'nın Mehdilik görevini üstlendiği yönünde bir hüsn-ü zanna sahip olan kimseler, Bediüzzaman'ın özellikle de bu konuyu reddeden açıklamalarını kabullenmekten kaçınmakta ve bu sözleri çeşitli şekillerde tevil etme yoluna gitmektedirler.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Kuşkusuz ki bu durum, söz konusu düşünceyle hareket eden kimselerin bazı konularda birtakım endişeler taşımalarından kaynaklanmaktadır. Yoksa Bediüzzaman'ın Risaleler'de yer alan her bir sözünün ne kadar hikmetli ve anlaşılır olduğu açık ve bilinen bir gerçektir. Her kelimesi gerçekleri içeren bu Risaleler, Bediüzzaman Said Nursi hayattayken yayınlanmıştır. Bediüzzaman eserlerini bizzat kendisi tashih etmiş ve düzeltmiştir. Milyonlarca kişinin bu konuları eserlerinden öğreneceğini bilerek kaleme alan Bediüzzaman, Peygamberimiz (sav)'in hadislerindeki manaları ümmetine aktarırken şüphesiz ki her zaman olduğu gibi zerre kadar doğruların dışına çıkmamıştır. Neyin doğru olduğunu düşündüyse ve gerçek kanaati ne ise onları yazmıştır. Bu nedenle eserleri tamamen saf gerçekleri yansıtmaktadır. Bediüzzaman, "bir Risale-i Nur talebesi olarak ben de bunlara uyuyorum" diyerek, hayatta olduğu süre içerisinde eserlerinde yazdıklarının doğruluğunu defalarca tasdik etmiştir. Tüm bunların yanı sıra Bediüzzaman, eserlerinde sözlerinin yeniden bir kez daha tefsir edilmesine karşı olduğu yönündeki fikirlerini de açıkça beyan etmiştir. Risaleler'in ikinci bir kez tefsir edilmesinin, sözlerini aslından uzaklaştırarak anlamını yitirmesine ve yanlış çıkarımlara neden olacağını belirtmiştir. Dolayısıyla tüm bunlara rağmen yaşadığı yüzyılın müceddidi olan Bediüzzaman Said Nursi gibi büyük bir İslam aliminin eserlerinin anlaşılamadığı, bu nedenle de veciz bir şekilde kaleme almış olduğu, apaçık sözlerinin bir kez daha tefsir edilmesi gerektiği yönündeki fikirler hem yanlıştır hem de Bediüzzaman'ın bizzat kendi ifadeleriyle tümüyle çelişmektedir. Böyle bir yaklaşım, büyük bir müceddidin eserlerinin tümünden kuşku duyulmasına yol açacak sakıncalı bir girişim olacaktır. Unutulmamalıdır ki, büyük müceddid Bediüzzaman'a karşı gösterilecek gerçek sevgi ve saygı, onun büyük bir samimiyetle kaleme aldığı eserlerine sahip çıkmayı, onun gerçekte söylemek istediklerini tam anlayıp onu desteklemeyi gerektirmektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bu kitabın amacı da bu doğrultuda <strong>"batın tefsirciliği"</strong> konusunu ele almak, bu düşünce ile yapılan tefsirlerin yanlışlığını ve Bediüzzaman'ın izahlarıyla ne kadar çeliştiğini bizzat Bediüzzaman Said Nursi'nin sözleriyle ortaya koymaktır. Böyle bir yöntemin ne tür sonuçlara yol açabileceğini, Risaleler ve Bediüzzaman'ın sözleri üzerinde nasıl zararlar oluşturabileceğini hatırlatmaktır.</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><em><br />
</em></div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><em>HİCRİ 13. ASRIN </em>BÜYÜK MÜCEDDİDİ; BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Geçtiğimiz yüzyılın müceddidi olan Bediüzzaman Said Nursi, hayatını Allah'ın varlığını ve Yüceliğini anlatmaya, İslam'ın değerlerini yükseltmeye adamış, bu yolda birçok zorluklarla karşılaşmış, derin bir imana sahip, büyük bir mütefekkirdir. Hayatı boyunca büyük bir fikri mücadele örneği sergilemiş, hikmetli karar ve davranışlarıyla Müslümanlara örnek ve öncü olmuş mübarek bir şahıstır. Eserlerinde ortaya koyduğu ilim, ihlas, belagat ve daha birçok özellikten, kendisinin belki de İslam tarihinin en büyük velilerinden biri olduğu anlaşılmaktadır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman Said Nursi, derin bilgiler içeren beş bin sayfalık Risale-i Nur Külliyatı ile milyonlarca insanın hidayetine vesile olmuş büyük bir mütefekkirdir. Hicri 13. asrın müceddidi olan Bediüzzaman, eserleriyle Müslümanlara ışık tutmuş, Kuran ahlakını en güzel şekilde yaşamış ve mücadelesiyle örnek bir kişilik olmuştur. Yaşadığı dönem, meydana gelen dünya savaşları nedeniyle, belki de tarihin en zor, en sıkıntılı yılları olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma yıllarından, vefatı olan 1960 yılına kadar, yaşanan maddi, manevi çok büyük zorluklar zamanında, sarsılmaz bir fikri mücadele veren Bediüzzaman, değerli fikirleriyle, milletimize zararı olacak ideolojilere bir set olmaya çalışmış ve iman hakikatlerinin tebliği ile Müslümanların manevi yönden güçlenmelerine vesile olmuştur. (Allah ondan razı olsun.)</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bediüzzaman Hazretleri, büyük bir müceddid olarak, her zaman inandığı gibi yaşamış ve düşündüğü gibi konuşmuştur. Seksen yedi yıllık uzun ömrünü ihlas ve samimiyet ile inandığı Kuran ahlakını anlatarak geçirmiştir. Bu hizmeti esnasında her zaman doğruları ifade etmiş, hatta bu nedenle yirmi sekiz yılını hapishanelerde ve sürgünde zor şartlarda geçirmiştir. Buna rağmen hiçbir zaman söylenmesi gereken gerçekleri ifade etmekten kaçınmamış, hangi şart ve ortamda olursa olsun hiçbir konuda, özellikle imani konularda Kuran ve Peygamberimiz (sav)'in sünneti doğrultusunun dışına çıkmadan gerçekleri çok açık ve net izah etmiştir. Başkaları tarafından yadırganacak, yanlış anlaşılacak diye, doğruları gizlemenin ve anlamı değişecek şekilde sözü eksik veya farklı söylemenin Kuran ahlakına aykırı olduğunu da yine Bediüzzaman ifade etmiştir. Bediüzzaman, söylenilen her sözün doğru olması gerektiğini belirterek doğruluğun önemini de şöyle vurgulamıştır:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>"Yol ikidir: Ya sükût etmektir (susmaktır). <strong><u>Çünkü söylenilen her sözün doğru olması lazımdır. </u></strong>Veya sıdktır (doğruluk). Çünkü İslamiyetin esası, sıdktır (doğruluktur). İmanın hassası, sıdktır (doğruluktur). Bütün kemalata îsal edici (iyiliklere ulaştıran), sıdktır. Ahlak-ı aliyenin (yüksek ahlakın) hayatı, sıdktır (doğruluktur). Terakkiyatın mihveri (ilerlemenin merkezi) sıdktır (doğruluktur). Alem-i İslam'ın nizamı (İslam aleminin düzeni) sıdktır (doğruluktur). </em><em>Nev</em><em>'-i beşeri kabe-i kemalata îsal </em><em>eden</em><em>, (insanlığı ahlak ve terbiyeye ulaştıran) sıdktır (doğruluktur). Ashab-ı Kiram'ı (sahabeleri) bütün insanlara tefevvuk ettiren (üstün kılan) sıdktır (doğruluktur). Muhammed-i Haşimî Aleyhissalatü Vesselam'ı meratib-i beşeriyenin (insanlık derecesinin) en yükseğine çıkaran, sıdktır (doğruluktur)." (İşarat-ül İcaz, sf.82)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Dolayısıyla Bediüzzaman, kendisine yöneltilen her soruya doğru cevap vermiş ve eserlerine doğru olarak geçirmiştir. Ahir zaman ile ilgili kendisine yöneltilen sorulara karşı da hiçbir zaman suskun kalmamış, her konuyu en ince ayrıntısına kadar izah etmiştir. Bu nedenle, bu konularda anlattığı her sözü, her anlattığı konu gibi birebir gerçekleri yansıtmaktadır.</div>kemikkozahttp://www.blogger.com/profile/15787255388569408303noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6910257377342788601.post-73844833659090025602011-01-13T08:44:00.000-08:002011-01-13T08:44:11.260-08:00<table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td class="hyg" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-weight: normal; text-align: justify;" valign="top"><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;">İKİNCİ KİTAP</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><br />
</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;">YANILTICI BİR AKIM<br />
"RİSALE-İ NUR'DA BATIN TEFSİRCİLİĞİ"</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">BATIN TEFSİRCİLİĞİ NEDİR?</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div> Batın tefsirciliği Bediüzzaman'ın sözlerinin, Risaleler'in her okuyan tarafından anlaşılamayacak bazı gizli ve şifreli anlamlar taşıdığını öne sürer. Bu bakış açısına göre, Bediüzzaman'ın düşüncelerini öğrenmek isteyen kimselerin, Bediüzzaman'ın sözlerini Risaleler'den değil, batın tefsircilerinin açıklamalarından anlamaya çalışmaları gerekmektedir.<br />
<div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">BU DÜŞÜNCEYE GÖRE BEDİÜZZAMAN'IN SÖZLERİNİ YALNIZCA KİMLER ANLAYABİLİR VE BATIN TEFSİRCİLİĞİNİ KİMLER YAPABİLİR?</div><br />
Bediüzzaman'ın Risaleler'de yer alan sözlerinin, yalnızca özel bazı sırlara vakıf, özel tefsir gücü olan, özel yeteneklere ve hislere sahip bazı özel kişilerin <strong>"batıni tefsir"</strong> yaparak anlayabilecekleri savunulur. Dolayısıyla Bediüzzaman'ın Risaleler'de yazmış olduğu sözlerini de ancak sadece bu belirli şahısların anlayabileceği öne sürülür.<br />
<div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">RİSALELERDE BATINİ TEFSİR GEREKTİĞİNE İNANILAN BAŞLICA KONULAR NELERDİR?</div><br />
Batın tefsirciliğine göre, anlaşılabilmesi için tefsir edilmesi gereken başlıca konular arasında Bediüzzaman'ın, ahir zaman, Hz. İsa'nın ve Hz. Mehdi'nin gelişi ve İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılmasına ilişkin açıklamaları yer almaktadır. Bediüzzaman'ın bu konulardaki izahları son derece açık ve anlaşılır olduğu halde, Bediüzzaman'ın bu sözlerinin aslında açık anlatımının tamamen dışında çok daha farklı anlamlar içerdiği ve bunların da ancak batıni tefsir yapabilen kişiler tarafından izah edilebileceği düşünülür.<br />
<br />
Bediüzzaman eserlerinde yüzlerce sayfa boyunca Hz. Mehdi'nin sahip olacağı özellikler hakkında bilgi vermiş, kendisine Mehdiyet konusunda hüsn-ü zan ile yaklaşan kimselere ise, kendisinin Hz. Mehdi de olması gereken özellikleri taşımadığını belirterek cevap vermiştir. Ancak Bediüzzaman'a bu yönde hüsn-ü zan besleyen söz konusu kişiler, Bediüzzaman'ın bu sözlerinin aslında gerçekleri yansıtmadığını; Bediüzzaman'ın kanaatinin bunun tam tersi yönünde olduğunu ve bunları da sözlerindeki şifreli anlatımlarda gizli olduğunu düşünmektedirler. Oysa ki kitabın ilerleyen bölümlerinde detaylı olarak inceleneceği gibi, Bediüzzaman eserlerinde kendisinin Mehdi olmadığını ve bunun delillerini, yüzlerce sayfa boyunca yaptığı izahlarla çok anlaşılır ve tevile yer bırakmayacak şekilde açıklamıştır.<br />
<div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">BEDİÜZZAMAN'IN SÖZLERİNİN ASLINDA TAM TERSİ ANLAMLAR İÇERDİĞİNİ ÖNE SÜRMEK DOĞRU MUDUR?</div><br />
Milyonlarca kişinin, anlattığı konuları eserlerinden öğreneceğini bilerek kaleme alan Bediüzzaman, Peygamberimiz (sav)'in hadislerindeki manaları topluma aktarırken her zaman olduğu gibi zerre kadar doğruların dışına çıkmamıştır. Neyin doğru olduğunu düşündüyse ve gerçek kanaati ne ise onları yazmıştır. Bu nedenle eserleri tamamen saf gerçekleri yansıtmaktadır.<br />
<br />
Batıni tefsir anlayışı ise, Bediüzzaman'ın sözlerinin aslında gerçekleri yansıtmadığını, Bediüzzaman'ın eserlerinde inandığı şeylerin tam aksine bilgiler vererek onlarca yıldan beri sözde tüm İslam ümmetini aldattığını, asıl inandığı gerçeklerin ise yalnızca söz konusu batın tefsircileri tarafından anlaşılabileceğini savunmaktadır. Böyle bir düşünce şekli ise, her ne kadar iyi niyetle ortaya atılsa bile, hiç kuşkusuz ki Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'ne karşı çok galiz bir hakaret, büyük bir zulüm ve iftira olur. Çünkü bu, Bediüzzaman gibi değerli ve üstün ahlaklı bir şahsın bu konuda yüzlerce sayfa boyunca yazdıklarının "yalan" olduğunu iddia etmek anlamına gelir ki, bu da böylesine değerli bir İslam alimine karşı yapılan çok büyük bir bühtan ve iftiradır.<br />
<br />
Böyle bir yaklaşım tarzı, bu düşünceyle hareket eden kimseleri töhmet altında bırakır. Bediüzzaman gibi derin imanlı büyük bir müceddidin, eserlerinde, düşündüğü ve inandığı şeylerin tam tersine açıklamalarda bulunması hiçbir şekilde söz konusu değildir. Dolayısıyla Bediüzzaman'ın vefatından yıllar sonra böyle bir iddia ile ortaya çıkmak, her ne kadar iyilik adına, Bediüzzaman'ı sevme adına yapılmış dahi olsa, Bediüzzaman adına çok büyük bir suçlama olur. Onu yalancılıkla itham eden ve yüzlerce sayfa ile ümmeti aldattığını iddia eden böyle bir yaklaşım ise hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği bir davranıştır.<br />
<br />
Ayrıca bu, böylesine değerli bir müceddidin kaleme aldığı Risaleler'in tümünü şüpheli hale getirecek son derece tehlikeli bir girişimdir. Bunun gibi pek çok kişi, birbirinden farklı iddialarla ortaya çıkıp "Bediüzzaman Said Nursi burada böyle demiştir ama bunların tamamı bir taktiktir, yalandır; doğrusunu bize söyledi" dese bu ne kadar geçerli olacaktır? Böyle bir durumda bir süre sonra Risale-i Nur'da yer alan her konu için bir şey söylenebilir ve Bediüzzaman'ın eserleri gerçek manasından ve hikmetinden giderek uzaklaşır. Böyle bir tehlikeyi önlemek ise, Bediüzzaman gibi değerli bir İslam aliminin bizzat yazıp tasdik ettiği apaçık sözlerini korumakla mümkün olacaktır.<br />
<div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI HER OKUYANIN ANLAYABİLECEĞİ HİKMETLİ ESERLERDİR</div><br />
Bediüzzaman'ın apaçık ve hikmetli sözlerinden oluşan Risaleler'de anlatılanlar okuyanlar tarafından kolaylıkla anlaşılmaktadır. Bediüzzaman'ın ifadesiyle <strong><em>"avamdan havassa ya da bir ortaokul talebesinden bir filozofa kadar okuyan herkesin kolaylıkla anlayabileceği"</em></strong> <em>(Kastamonu Lahikası, sf.70; Şualar, sf.549) </em>kadar anlaşılır sözleri, batıni anlamı farklı diyerek başka şekilde tefsir etmek ve yorumlamak son derece yanlıştır. Bu tür bir bakış açısı, Risaleler'in aslından uzaklaşmasına neden olacak bir çalışmadır. Bu durumda isteyen herkes Bediüzzaman'ın sözlerine kendi bakış açısıyla yeni bir yorum getirebilecek ve yanlış çıkarımlara yol açabilecektir. Bu şekilde Risaleler de, Bediüzzaman'ın gerçek sözlerini değil, bu sözleri kendi bilgi ve anlayışı içerisinde tefsir eden kişilerin düşüncelerini yansıtan eserlere dönüşecektir. Böyle bir tefsir mantığının Bediüzzaman'ın veciz ve samimi bir dille kaleme aldığı Külliyatı üzerinde nasıl bozucu bir etki oluşturacağı dikkatle değerlendirilmesi gereken bir konudur.<br />
<br />
Nitekim Bediüzzaman'ın bizzat kendisi eserlerinde pek çok kez bu konunun önemini ifade etmiş; böylesi bir anlayışa karşı olduğu yönündeki fikirlerini beyan etmiştir. Bu sözlerinden birinde Bediüzzaman böyle bir tefsir anlayışının nasıl suistimale açık hale geleceğini ve bu yolla Risaleler'de anlatılan hakikatlerin nasıl aslından uzaklaşıp değişeceğini şöyle hatırlatmıştır:<br />
<em><br />
</em><br />
<em>Nur'un metni, izaha ihtiyacı olsa, ya satırın üstünde, ya kenarda haşiyecikler (açıklamalar) yazılsa daha münasiptir (uygundur). Çünkü metin içine girse, teksir edilen nüshalar ayrı ayrı olur, tashih (düzeltme) lazım gelir. <strong><u>Hem su-i isti'male kapı açılır, muarızlar</u></strong><u>(karşı çıkanlar)<strong> istifade ederler. Hem herkes senin gibi muhakkik </strong>(hakikati araştırıp inceleyip bulan) <strong>müdakkik </strong>(inceden inceye tetkik </u></em><em><u>eden</u></em><em><u>, en ufak gizli şeyleri bile görmeye çalışan) <strong>olmaz, yanlış mana verir, bir kelime ilave eder, ehemmiyetli bir hakikatı kaybetmeye sebeb olur</strong></u></em><em>. Ben tashihatımda (düzeltmelerimde) böyle zararlı ilaveleri çok gördüm... (Emirdağ Lahikası Elyazma, sf.661)</em><br />
<br />
Bediüzzaman eserlerinde ayrıca, <strong>"Risale-i Nurlar herkes tarafından anlaşılamaz"</strong> inancını taşıyanlara, bu eserlerin "<strong>kadın, erkek, memur ve esnaf, alim ve feylesof gibi her türlü halk tabakasının okuyup anlayabileceği</strong>" kadar kolay anlaşılır olduğunu defalarca vurgulamıştır. Kuşkusuz ki Bediüzzaman'ın bizzat kendi eserleri hakkında belirttiği bu yorumları, Risale-i Nur Külliyatı'nın batıni olarak tefsir edilmesi gerektiği düşüncesine yine Bediüzzaman'ın dilinden açıklık getirmekte ve bu bakış açısının yanlışlığını ortaya koymaktadır. Bediüzzaman'ın bu konuyu açıklayan sözlerinden bazıları şöyledir:<br />
<em><br />
</em><br />
<em>... <strong>bütün bu <u>risalelerde, bütün derin hakaik </u></strong><u>(hakikat)<strong>, temsilat </strong>(örnekler) <strong>vasıtasıyla, en ami </strong>(cahil) <strong>ve ümmi </strong>(tahsilsiz) <strong>olanlara kadar ders veriliyor</strong></u>. Halbuki o hakaikin (hakikatlerin) çoğunu büyük alimler "tefhim edilmez" (anlatılamaz) deyip, değil avama, belki havassa da (ilim sahibi kimselere de) bildiremiyorlar. (Mektubat, sf.373)</em><br />
<em><br />
</em><br />
<em>... Risale-i Nur<strong> </strong>bu vazifeyi; en dehşetli bir zamanda ve en lüzumlu ve nazik bir vakitte, <strong><u>herkesin anlayacağı bir tarzda</u>, </strong>hakaik-i Kur'aniye (Kuran hakikatleri) ve imaniyenin en derin ve en gizlilerini gayet kuvvetli bürhanlar (deliller) ile ispat eder. (Şualar, sf.748)</em><br />
<strong><em><br />
</em></strong><br />
<strong><em>Risale-i Nur şimdiye kadar hiçbir ilim adamının tam bir vuzuh </em></strong><em>(açıklık, netlik, anlaşılırlık) <strong>ile isbat edemediği en muğlak </strong>(kapalı, anlaşılması zor olan) <strong>mes'eleleri, <u>gayet kolay bir şekilde en basit avam tabakasından tut da en yüksek havas tabakasına kadar herkesin istidadı </u></strong><u>(kabiliyeti) <strong>nisbetinde anlayabileceği bir tarzda</strong></u><strong> şübhesiz tam ikna' edici bir şekilde izah ve isbat etmesidir</strong>. Bu hususiyet hemen hemen hiçbir ilim adamının eserinde yoktur. (Gençlik Rehberi, sf.240)</em><br />
<em><br />
</em><br />
<em>Risale-i Nur; <strong>bütün tabakat-ı beşere </strong>(insan gruplarına) <strong>hem medrese, hem mekteb, hem kışla, hem hekîm, hem hakim olarak,</strong> <strong><u>en amî </u></strong><u>(cahil) <strong>avamdan en ehass-ı havassa </strong>(en halis ilim sahiplerine)<strong> kadar ders verip, talim ve terbiye etmesi bizce meşhuddur</strong>(aşikardır, açıkça görülmektedir)</u>. (Kastamonu Lahikası, sf.70)</em><br />
<em><br />
</em><br />
<em>... <strong><u>Risale-i Nur'u kadın, erkek, memur ve esnaf, alim ve feylesof gibi her türlü halk tabakası okuyup anlayabiliyor</u></strong>. Kendi istidadları (kabiliyetleri) nisbetinde gördükleri istifadeler karşısında ona bir kat daha sarılıyorlar. Liseliler, üniversiteliler, profesörler, doçentler, feylesoflar okuyorlar. Bu münevver (eğitim görmüş, ilim sahibi) sınıflar fevkalade istifade ettikleri gibi; Risale-i Nur'un harikuladeliğini ve te'lif (yazım) san'atındaki üstünlüğünü tasdik edip hayretler içerisinde bütün külliyatı okumak iştiyakına (şevkine ve arzusuna) sahib oluyorlar. (Şualar, sf.549)</em><br />
<em><br />
</em><br />
<em>Bu rağbet ve şiddetli alaka hiçbir psikolog, sosyolog ve feylesofun eserinde görülmemiştir. Onlardan ancak tahsilli kimseler istifade edebilmişlerdir. <strong><u>Bir ortaokul çocuğu veya okumasını bilen bir kadın, büyük bir feylesofun eserini okuduğu zaman istifade edememiştir. Fakat Risale-i Nur'dan herkes derecesine göre istifade etmektedir</u></strong>. (Şualar, sf.549)</em><br />
<div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;"><br />
</div><div class="baslik2" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold; text-transform: uppercase;">BEDİÜZZAMAN'IN AHİR ZAMANA İLİŞKİNİZAHLARI TEFSİR GEREKTİRMEYECEK KADAR AÇIKTIR</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">Ahir zaman ile ilgili konular doğrudan Risale-i Nur'dan mı, yoksa batıni tefsircilerden mi anlaşılır?</div><br />
Hicri 13. asrın büyük müceddidi Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı'nda geleceğe dair birçok önemli haber vermiştir. Neredeyse yarım asır önce yaşamış olmasına rağmen Bediüzzaman'ın eserlerinde vermiş olduğu tüm bilgiler ve geleceğe yönelik işaretler Allah'tan bir rahmet ve mucize olarak hep doğru çıkmıştır. Bediüzzaman'ın geleceğe dair müjdelediği olaylar arasında ahir zamana yönelik hikmetli açıklamaları da yer almaktadır. Kuşkusuz Allah'ın üstün bir ilimle desteklediği böyle feraset ve ilim sahibi bir şahsın verdiği bu bilgiler, tüm Müslümanlar için önemli bir rehber ve yol gösterici niteliğindedir.<br />
<br />
Bediüzzaman'ın eserlerinde, Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin hangi tarihlerde ve nasıl bir ortamda ortaya çıkacakları, ne gibi faaliyetlerde bulunacakları, yardımcıları, mücadeleleri, İslam ahlakını tüm dünyaya nasıl hakim kılacakları konularında geniş açıklamalar yer almaktadır. Bediüzzaman'ın bu konulardaki anlatımları düz bir okumayla, her okuyanın kastedilen anlamı anlayabileceği kadar sade ve açıktır. Dolayısıyla bu bilgileri "batıni tefsir" adı altında bir kez daha açıklamaya çalışarak bu konulara farklı yorumlar getirmek, samimi bir yaklaşım olmayacak ve Bediüzzaman'ın açıkça söylediklerini reddetmek anlamına gelecektir.<br />
<br />
Nitekim ilerleyen bölümlerde Bediüzzaman'ın ilgili sözlerinden verilen örneklerle, Bediüzzaman'ın bu konuları ne kadar kesin üsluplarla; tartışmaya ve tefsire gerek bıraktırmayacak kadar anlaşılır bir şekilde anlattığı kolaylıkla görülebilecektir.</td></tr>
<tr><td valign="top" width="100%"> </td></tr>
</tbody></table>kemikkozahttp://www.blogger.com/profile/15787255388569408303noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6910257377342788601.post-32953385363168090552011-01-13T08:42:00.000-08:002011-01-13T08:42:11.571-08:00<div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;">İKİNCİ KİTAP</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><br />
</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;">BATIN TEFSİRCİLERİ RİSALE-İ NUR'U NASIL YORUMLAMAKTADIRLAR? AHİR ZAMAN VE MEHDİYET KONUSUNDA YAPILAN BATINİ TEFSİRLER NELERDİR? BEDİÜZZAMAN NE DEMEKTEDİR? TEFSİRCİLER NE DEMEKTEDİRLER?</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">1-Bediüzzaman "<u>Kendisinin seyyid olmadığını</u>" söylemektedir, 'bu konuda doğru söylememenin de dine uygun olmadığını' ifade etmektedir; tefsirciler, "Hayır, seyyiddir" demektedirler.</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><u>Bediüzzaman'a göre:</u></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Hz. Mehdi'nin hadislerde bildirilen en önemli özelliklerinden biri de, <strong>"SEYYİD"</strong> yani Peygamber Efendimiz (sav)'in soyundan olmasıdır:<br />
<em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa Allah <strong>BENİM EHL-İ BEYTİMDEN (SOYUMDAN) BİR ZATI</strong> (Hz. Mehdi'yi) gönderecek. (Sünen-i Ebu Davud, 5/92)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman da aşağıdaki sözünde, kendisinin Peygamberimiz (sav)'in soyundan olmadığını, Hz. Mehdi'nin ise bu mübarek soydan olacağını belirtmiştir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>... <strong><u>HEM MEHDİLİK İSNADINI HİÇ </u></strong></em><strong><em><u>KABUL</u></em></strong><strong><em><u> ETMEDİĞİMİ BÜTÜN KARDEŞLERİM ŞEHADET EDERLER</u></em></strong><em>. Hatta Denizli'deki ehli vukuf (bilgi sahibi kişiler) </em><em>eğer</em><em> Said mehdiliğini ortaya atsa bütün şakirtleri (talebeleri) </em><em>kabul</em><em> edecek dediklerine mukabil (karşılık), Said itiraznamesinde demiş ki: "<strong><u>BEN SEYYİD DEĞİLİM MEHDİ SEYYİD OLACAK" DİYE ONLARI REDDETMİŞ</u></strong>... (Şualar, sf.365)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><u><br />
</u></em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><u>BEN, KENDİMİ SEYYİD </u></em></strong><em><u>(Peygamberimiz (sav)'in soyundan)<strong> BİLEMİYORUM</strong></u></em><strong><em>. BU ZAMANDA NESİLLER BİLİNMİYOR. <u>HALBUKİ AHİR ZAMANIN O BÜYÜK ŞAHSI </u></em></strong><strong><em><u>AL</u></em></strong><strong><em><u>-İ BEYT'TEN </u></em></strong><em><u>(Peygamberimiz (sav)'in soyundan)<strong> OLACAKTIR</strong></u></em><strong><em>.</em></strong><em> (Emirdağ Lahikası, sf.247-250)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman seyyid değildir ve seyyid olmamasının, kendisinin Mehdi olamayacağının delillerinden biri olduğunu belirtmektedir. Kuşkusuz ki bir kişiye bir soru sorulmasının nedeni, ilgili konunun doğrusunu öğrenmektir. Bediüzzaman Said Nursi'ye de Mehdi olup olmadığının sorulmasının nedeni doğruları öğrenmektir. Bu soru karşısında <strong>"Hayır, ben Mehdi değilim"</strong> diyorsa ve bunun onlarca delilini öne sürüyorsa buna inanmak gerekir. Zira Bediüzzaman çok açık bir şekilde bu konuya cevap vermiş ve <strong>"ben seyyid değilim"</strong>demiştir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Ayrıca Bediüzzaman eğer seyyid olmuş olsaydı, bunu gizlemesi için hiçbir sebep yoktu. Çünkü seyyid olmak, saklanması gereken bir özellik değildir. Tam aksine Peygamber Efendimiz (sav)'in neslinden olmak Müslümanlar için büyük bir şereftir. Dolayısıyla Bediüzzaman seyyid olsaydı, bunu hiçbir şekilde gizlemez ve açıkça ifade ederdi. Peygamberimiz (sav)'in soyundan olduğunu ifade etmekten büyük bir onur duyardı. Kendisine böyle bir soru sorulduğunda "Evet seyyidim, ama Mehdi değilim" derdi. Zira Bediüzzaman bizzat kendi eserlerinde Peygamberimiz (sav)'in hadisini hatırlatarak <strong>"seyyid olan bir kişinin seyyidliğini gizlemesinin Kuran ahlakına uygun olmadığını"</strong> belirterek, bu konudaki sözünün kesin olarak doğru olduğunu ifade etmiştir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em> Seyyid olmayan seyyidim ve seyyid olan değilim diyenler, ikisi de günahkar ve duhul ve huruc </em></strong><em>(isyan)<strong> haram oldukları gibi... hadis ve Kuran'da dahi, ziyade veya noksan etmek memnu'dur </strong>(yasaklanmıştır). (Muhakemat, sf.52)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman'ın bu sözü çok açıktır. Peygamberimiz (sav)'in hadisinde bildirildiği gibi, İslam ahlakına göre, seyyid olan bir kişi hiçbir nedenle bunu gizleyemez, saklayamaz. Seyyid olmayan bir kişi de ben seyyidim diyemez. Bu durumda Bediüzzaman gibi değerli ve üstün ahlaklı bir şahsın, seyyidliğini gizlediği yaklaşımı son derece yakışıksız bir düşüncedir. Bunun yanı sıra <strong>"her seyyid olan kişi, mutlaka Mehdi olacak diye bir durum da söz konusu değildir"</strong>. Dünya üzerinde milyonlarca seyyid olan insan bulunmaktadır. Bir kişinin seyyid olması Mehdi olmasını gerektirmediği için, her insan bu gerçeği rahatlıkla dile getirebilir. Dahası Bediüzzaman <strong>"Benim bu konudaki tek eksikliğim seyyidliğim, </strong><strong>eğer</strong><strong> seyyid olsaydım Mehdi olurdum" </strong>da dememiştir. Tam aksine Bediüzzaman Hz. Mehdi'nin tüm özelliklerini, yapacağı benzersiz faaliyetleri uzun uzun açıklamış ve bunların hiçbirinin kendi yaşadığı dönemde henüz gerçekleşmediğini belirtmiştir. Ayrıca Bediüzzaman Risaleler'de yine birçok kez <strong>"Kürt"</strong> olduğunu ifade ederek bu gerçeği delillendirmiştir <em>(Münazarat, s.84; Tarihçe-i Hayat, sf.228; Bediüzzaman ve Talebelerinin Mahkeme Müdafaları, s.18).</em></div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><u><br />
</u></div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><u>Batın tefsircilerine göre:</u></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman'ın sözlerini batın tefsiri adı altında yorumlayan kimseler, Bediüzzaman'ın yukarıda yer verilen apaçık izahlarını görmezlikten gelmektedirler. Bediüzzaman açıkça <strong>"Hz. Mehdi seyyid olacaktır, ben seyyid değilim"</strong> dediği halde, bazı şahıslar<strong>"Bediüzzaman'ın bu açıklamaları doğru değildir; kendisi falanca gün bizi çağırmış, hem şerif, hem seyyid hem de Hz. Mehdi'yim demiştir"</strong> gibi açıklamalarda bulunabilmektedirler. Dolayısıyla batın tefsircileri, Bediüzzaman'ın Risaleler'deki sözlerini yeterli bulmamakta ve onun bu sözlerini esas almamaktadırlar.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Oysa ki bu, Bediüzzaman'ın, eserlerinde inandığı şeylerin tam aksine bilgiler verdiğini ve bunların doğrusunu da özel bir sohbet esnasında yalnızca iki üç kişiye açıkladığını iddia etmek anlamına gelir. Bu da, Bediüzzaman'ın yüzlerce sayfa boyunca yaptığı açıklamaların <strong>"geçersiz" </strong>olduğunu ve verdiği yanlış bilgilerle senelerdir tüm Müslümanları yanılttığını söylemek olur ki, bu, yaşadığı asrın müceddidi olmuş böyle büyük bir İslam büyüğüne yöneltilen çok büyük bir iftira ve haksızlık olur. Yüzlerce sayfa boyunca yazdıklarının aksine, Bediüzzaman'ın <strong>"-yalnızca iki üç kişiye- tüm yazdıklarının yalan olduğunu söylediği"</strong> şeklinde bir iddia, bu tür iddiaların sahiplerini töhmet altında bırakır. <strong>"Bediüzzaman Hazretleri milyonlarca insanı aldattı, yalan söyledi; fakat bu konunun doğrusunu üç beş kişiye açıkladı"</strong> şeklinde bir iddia hiçbir şekilde kabul edilemez. Risale-i Nur'da, Bediüzzaman Hazretleri'nin<strong>"yüzlerce sayfa çok kapsamlı ve detaylı yalan söylediğini ve ümmeti aldattığını, bu yazılanların bir aldatmaca olduğunu"</strong> iddia etmek bir hezeyandır. Sevgi adına da olsa böyle ağır bir hakaret yapılamaz.</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">2- Bediüzzaman, "<u>3 vazifeyi birden yerine getiren kişi ancak ahir zaman Mehdi'sidir</u>" demektedir; tefsirciler, bu vazifelerden sadece birini yeterli görmektedirler.</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><u><br />
</u></div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><u>Bediüzzaman'a göre:</u></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Önceki bölümlerde de yer verildiği gibi, Bediüzzaman eserlerinde pek çok kez Hz. Mehdi'nin üç görevi olduğunu belirtmiş, bu üç görevin birarada yerine getirilmesinin Hz. Mehdi'nin en önemli alametlerinden biri olduğuna dikkat çekmiştir. Bu görevlerin birincisi materyalist, Darwinist ve ateist felsefelerle fikri mücadele yapılması ve bu akımların fikren tam olarak susturulmasıdır. İkincisi, İslam dünyasının liderliğini üstlenerek İslam Birliği'nin sağlanması, üçüncüsü ise, Kuran ahlakının ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetinin yeniden canlandırılmasıyla tüm yeryüzüne hakim kılınmasıdır. Bediüzzaman kendi yaşadığı dönemde bu üç görevin birden yerine getirilemediğini, bunu ancak Hz. Mehdi'nin gerçekleştirebileceğini söylemektedir. Bediüzzaman'ın bu konuyu açıklayan pek çok sözü vardır. Bunlardan biri şöyledir:<strong></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>Hem bu <strong>ÜÇ VEZAİFİ </strong>(görevi) <strong>BİRDEN</strong> <strong>BİR ŞAHISTA YAHUT CEMAATTE BU ZAMANDA BULUNMASI VE MÜKEMMEL OLMASI VE BİRBİRİNİ CERHETMEMESİ </strong>(birbirine engel olmaması, zarar vermemesi) PEK UZAK, ADETA KABİL (mümkün)<strong>GÖRÜLMÜYOR.</strong> Ahir zamanda, <strong>AL-İ BEYT-İ NEBEVİ'NİN (A.S.M.) </strong>(Peygamberimiz (sav)'in soyunun) <strong>CEMAAT-İ NURANİYESİNİ</strong>(nurani cemaatini) <strong>TEMSİL </strong></em><strong><em>EDEN</em></strong><strong><em> HAZRET-İ MEHDİ'DE VE CEMAATİNDEKİ ŞAHS-I MANEVİDE ANCAK İÇTİMA EDEBİLİR</em></strong><em>(biraraya gelebilir, toplanabilir). (Kastamonu Lahikası, sf.139)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bediüzzaman Hz. Mehdi'nin <strong>"ÜÇ VEZAİFİ (GÖREVİ) BİRDEN" </strong>yerine getireceğini belirttiği bu sözüyle konunun önemini bir kez daha hatırlatmaktadır. Kendisi de dahil olmak üzere, önceki müceddidlerin hiçbirinin bunların üçünü birarada gerçekleştirmediğini açıkça ifade etmekte, dolayısıyla kendisinin Mehdi olmayacağını söylemektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman,<strong> "BU ZAMANDA"</strong> sözleriyle kendi yaşadığı dönemden bahsetmektedir. Ve kendi zamanında, Hz. Mehdi'nin yerine getireceği üç görevi tek bir şahsın aynı anda yerine getirmesinin ve bu üç vazifenin birbirini engellememesinin mümkün olmadığını söylemektedir. Bediüzzaman bu kanaatinin ne kadar güçlü olduğunu ise, <strong>"PEK UZAK"</strong> ve <strong>"ADETA KABİL (MÜMKÜN) GÖRÜNMÜYOR"</strong>sözleriyle belirtmiştir. Bu da, Bediüzzaman'ın yaşadığı dönemde Hz. Mehdi'nin henüz gelmediğini gösteren bir başka önemli delildir. Bediüzzaman'ın yaşadığı dönemde, üç görevin birden yerine getirilmesine imkan olmamıştır. Bediüzzaman ancak kendisinden bir asır sonra gelecek Büyük Mehdi'nin bu görevlerin hepsini yerine getireceğini bildirmektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman, burada kullandığı <strong>"ANCAK"</strong> kelimesiyle bir başkasının bu görevleri başarmasının Allah'ın dilemesiyle <strong>"İMKANSIZ"</strong>olduğunu belirtmiştir. Çünkü Allah bu vazifeleri yalnızca Hz. Mehdi'nin yerine getirebilmesini takdir etmiştir. Hz. Mehdi de kaderinde böyle takdir edildiği için bu görevleri Allah'ın izniyle başarıyla yerine getirecektir. İslam tarihinde henüz bunu başaran bir kimse ya da topluluk görülmediği gibi, Bediüzzaman kendi yaşadığı devirde de bu durumun gerçekleşmediğini vurgulamaktadır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman bir başka sözünde de, Kuran ahlakını dünya üzerinde hakim kılmak amacıyla önceki asırlarda da bazı Müslüman şahısların geldiğini, ancak bunların hiçbirinin, ahir zamanda Hz. Mehdi'nin yapacağı üç önemli görevi bu şekilde birarada yerine getirmediklerini ifade etmiştir. Bu nedenle de ahir zamanın <strong>"BÜYÜK MEHDİ"</strong>si ünvanını alamadıklarını belirtmiştir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman bu anlamda, Risale-i Nur'un da Hz. Mehdi'nin üç görevinden birincisi olan "imanı kurtarmak" görevini yerine getirdiğini söylemiştir. Ancak bu hizmetin dar dairede yani belirli bir çevrede sınırlı kaldığını, Büyük Mehdi ünvanını taşıyacak olan Hz. Mehdi'nin ise bu görevi ve diğer iki görevini dünya çapında gerçekleştireceğini açıklamıştır. Dolayısıyla Hz. Mehdi ortaya çıktığı zaman, hadislerde de belirtildiği gibi, Mehdiliğini iddia etmeyecek ya da bunun propagandasını yapmayacaktır. Hz. Mehdi'nin burada sayılan ve dünya çapında etkili olacak olan büyük icraatları, bu kutlu şahsın ortaya çıktığının en büyük ispatı ve delili olacaktır.</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><u><br />
</u></div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><u>Batın tefsircilerine göre:</u></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman, Hz. Mehdi'nin üç görevi birarada yerine getireceğini, ama kendisinin bu görevleri yerine getirmediğini ifade etmektedir. Batın tefsircileri ise, Bediüzzaman'ın bu konudaki çok açık ifadelerine rağmen, 'yalnızca tek bir görevin yerine getirilmesinin Mehdilik için yeterli olduğunu' iddia etmektedirler.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman hayatını İslam ahlakının tebliğine adamış, yaşadığı yüzyılın kutbu olmuş çok değerli bir İslam alimi ve mütefekkiridir. Yaşadığı dönemde en zor şartlar altında bile iman hizmetini sürdürmüş, pek çok insanın iman etmesine vesile olmuştur. Ancak Bediüzzaman'ın bu hizmeti, sınırlı bir alanda gerçekleşmiştir. Hz. Mehdi'nin imani çalışmaları ise, İslam ahlakının 'tüm dünyada' hakim kılınmasını sağlayacaktır. Hz. Mehdi İslam dinini tüm batıl inanç ve hurafelerden arındıracak, Peygamberimiz (sav)'in sünnetini yeniden canlandırarak ve din ahlakını özüne döndürecektir. Bediüzzaman'ın hizmeti ise, böyle bir sonuca ulaşmamıştır. Bunun yanı sıra Bediüzzaman Hz. Mehdi'nin diğer görevleri olan İslam Birliği'ni oluşturmamış, tüm dünyadaki Müslümanların manevi lideri vasfını taşımamış, bu vasıfla Hristiyan dünyasıyla ittifak yapmamış, Kuran ahlakının ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetinin yeniden canlandırılmasıyla tüm yeryüzüne hakim kılınmasına vesile olmamıştır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Ancak batın tefsircileri, bu sonuçların hiçbiri oluşmadığı ve Bediüzzaman da bu gerçeği Risaleler'de açıkça dile getirdiği halde, tek bir görevin -ve bunun da yalnızca belirli cihetlerde- yerine getirilmiş olmasının Mehdilik için yeterli olduğunu iddia etmektedirler. Böyle bir iddia ise, "Bediüzzaman'ın sözleri önemli değildir; Risaleler'e değil, batın tefsiriyle yapılan açıklamalara inanmak gerekir" şeklinde bir düşünceyle hareket edildiğini göstermektedir. Bu ise, Bediüzzaman gibi değerli bir İslam aliminin büyük bir emek vererek, samimiyetle kaleme almış olduğu hikmetli eserlerinin güvenilirliğini tehlikeye atacak çok yanlış bir yaklaşımdır. Bediüzzaman yaşadığı asrın müceddidi olmuş, Müslümanlara ışık tutan çok büyük bir İslam alimidir. Kuşkusuz ki eserlerindeki her bir sözü de, bu doğrultuda en hikmetli açıklamaları içermektedir.</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">3-Bediüzzaman, '<u>Mehdi bir şahıstır ve şahsı</u> <u>manevisi vardır</u>' demektedir; tefsirciler,'sadece şahs-ı manevidir' demektedirler.</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><u><br />
</u></div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><u>Bediüzzaman'a göre:</u></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman'ın Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin gelişi konularındaki izahları çok açık ve anlaşılırdır. Bediüzzaman bu konularda Peygamberimiz (sav)'in hadislerine dayandırarak pek çok delil ile <strong>"Hz. İsa'nın ve Hz. Mehdi'nin birer şahıs olduklarını"</strong> açıklamıştır. Bediüzzaman tarih boyunca gönderilmiş olan tüm elçiler gibi, Hz. İsa'nın da, Hz. Mehdi'nin de birer şahs-ı manevileri olacağını belirtmiştir. Ancak bu şahs-ı manevinin başında Hz. İsa ve Hz. Mehdi birer şahıs olarak bizzat bulunacaklardır. Nitekim bir şahıs olmadan bir şahs-ı manevinin varlığından söz edebilmek de mümkün değildir. <strong>"Şahs-ı manevi"</strong> kavramı genellikle bir cemaati temsilen kullanılan bir ifade şeklidir; ancak bu cemaat, lideri olmayan bir cemaat değildir. Her mümin topluluğunun bir önderi olduğu Kuran'da bildirilen, Allah'ın yüzyıllardır süregelen bir adetullahıdır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bunun yanı sıra, Kuran'da tarih boyunca çeşitli toplumlara gönderilen elçiler, nebiler ve resullerin hayatları, mücadeleleri ve tebliğleri hakkında pek çok bilgi verilmiştir. Yaşadıkları olaylar, aileleri, eşleri, çocukları, Allah'a olan samimi imanları ve duaları ile ilgili ayetlerde çeşitli bilgiler yer almaktadır. Tüm bu bilgiler bize, tarih boyunca hiçbir elçi, nebi veya resulün bir şahs-ı manevi olarak gönderilmediğini, tüm elçilerin birer şahıs olarak geldiklerini göstermektedir. Aynı şekilde Peygamberimiz (sav)'den sonra gelen ve İslam tarihinde yer alan hiçbir müceddid veya müçtehid de bir şahs-ı manevi olarak gönderilmemiştir. Kuran'ın adetullahında tüm elçilerin, tüm müceddidlerin insanları uyarıp korkutacak, onları Allah'ın rızası, rahmeti ve cennetiyle müjdeleyebilecek, onlara doğruyu yanlıştan ayıracak bir hidayet rehberi olabilecek birer şahıs olarak gönderildikleri görülmektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Şahıs olmadan bir şahs-ı manevi olması, tüm diğer elçilerde olduğu gibi, Hz. Mehdi için de söz konusu değildir. Hz. Mehdi de geldiğinde, yine ona yakın kişilerden oluşan bir cemaati olacak, başlarında da Hz. Mehdi olacaktır. Nitekim Bediüzzaman'ın sadece birkaç sözünün incelenmesi dahi, bu konunun hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak açıklıkta olduğunu net bir biçimde ortaya koymaktadır:</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">Bediüzzaman'ın Hz. Mehdi için kullandığı "O ZAT" ya da "O ŞAHIS" gibi ifadeler, Hz. Mehdi'nin bir "şahs-ı manevi" olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>1) </em></strong><em>... Hem de o eşhasın (o şahısların) şahs-ı manevîsine veya temsil ettikleri cemaate ait asar-ı azîmeyi (fevkalade eserleri, izleri) <strong>O EŞHASIN</strong> (şahısların) <strong>ZATLARINDA</strong> tasavvur ederek öyle tefsir etmişler ki, <strong>O EŞHAS-I HARİKA</strong> (o harika şahıslar; yani Hz. İsa ve Hz. Mehdi) çıktıkları vakit bütün halk onları tanıyacak gibi bir şekil vermişler. (Sözler, sf.343-344)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman bu sözünde Hz. İsa ve Hz. Mehdi için <strong>"o eşhas-ı harika"</strong> (o harika şahıslar) ifadesini kullanarak, her ikisinin de birer şahs-ı manevi değil, <strong>birer şahıs</strong> olarak geleceklerini açıkça belirtmiştir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>2)</em></strong><em> ... Ona karşı Al-i Beyt-i Nebevînin silsile-i nuranîsine (Peygamberimizin nurani soyuna) bağlanan, ehl-i velayet (velilerin) ve ehl-i kemalin (kamil iman sahiplerinin) başına geçecek Al-i Beytten Muhammed Mehdi isminde <strong>BİR ZAT-I NURANİ </strong>(nurlu bir şahıs), o Süfyan'ın şahs-ı manevîsi olan cereyan-ı münafıkaneyi (münafıklık akımını) öldürüp dağıtacaktır… (Mektubat, sf.56-57)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman burada da <strong>"bir zat-ı nurani"</strong> yani <strong>"nurlu bir şahıs"</strong> diyerek Hz. Mehdi'nin bir şahs-ı manevi değil, bir insan olduğunu açıklamıştır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman ayrıca "nurlu bir şahıs" ifadesiyle bahsettiği bu kişinin <strong>"kamil iman sahiplerinin başına geçerek onlara önderlik edeceğini"</strong> bildirmekte ve bu sözleriyle, Hz. Mehdi'nin bir şahıs olacağını bir kez daha tekrarlamaktadır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>3)</em></strong><em> … <strong>O ZAT</strong>, o taifenin uzun tedkikatı (o topluluğun uzun araştırmaları, incelemeleri) ile yazdıkları eseri kendine hazır bir program yapacak, onun ile o birinci vazifeyi tam yapmış olacak. <strong>Bu vazifenin istinad ettiği </strong>(dayandığı)<strong> kuvvet ve MANEVİ ORDUSU, yalnız ihlas ve sadakat ve tesanüd </strong>(dayanışma)<strong> sıfatlarına tam sahib olan bir kısım ŞAKİRDLERDİR </strong>(öğrencilerdir). Ne kadar da az da olsalar, manen bir ordu kadar kuvvetli ve kıymetli sayılırlar. (Emirdağ Lahikası-1, sf.266-267)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman bu sözünde de Hz. Mehdi için <strong>"o zat"</strong> ifadesini kullanmıştır. Bunun yanı sıra Hz. Mehdi'den ayrı, cemaatinden ayrı olarak bahsederek Hz. Mehdi ve onun şahs-ı manevisinin iki ayrı kavram olduğunu da bir kez daha açıklamıştır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>4)</em></strong><em> ... <strong>O</strong> ileride gelecek <strong>ACİB BİR ŞAHSIN</strong> (şaşılan ve hayret uyandıran şahsın) bir hizmetkarı ve <strong>ONA</strong> yer hazır edecek bir dümdarı (önceden gelen takipçisi) ve <strong>O BÜYÜK KUMANDANIN</strong> pişdar bir neferi (öncü bir askeri) olduğumu zannediyorum. (Barla Lahikası, sf.162)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman'ın bu sözünde kullandığı <strong>"acib bir şahıs" </strong>ifadesi, Hz. Mehdi'nin bir şahs-ı manevi değil, bir şahıs olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman sözlerinin devamında ise Hz. Mehdi'nin <strong>"kumandanlık vasfına"</strong> da dikkat çekmektedir. Bir şahs-ı manevinin kumandanlık sıfatı taşımasının söz konusu olamayacağı; burada Hz. Mehdi'den bu görevi yerine getirebilecek bir şahıs olarak bahsedildiği çok açıktır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Ayrıca Bediüzzaman Said Nursi, Hz. Mehdi'nin üstleneceği bu büyük görevde kendisinin de <strong>"bu acib şahsın hizmetkarı"</strong> olabileceğini ifade ederken, Hz. Mehdi'nin bir şahıs olduğunu bir kez daha vurgulamıştır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>5) </em></strong><em>... Ahir zamanın en büyük fesadı zamanında; elbette <strong>en büyük BİR MÜÇTEHİD</strong> (içtihad eden büyük İslam alimi), hem en büyük<strong>BİR MÜCEDDİD</strong> (her yüzyıl başında dini hakikatleri devrin ihtiyacına göre ders vermek üzere gönderilen büyük İslam alimi, yenileyen, yenileyici), hem <strong>HAKİM</strong>, hem <strong>MEHDİ</strong>, hem <strong>MÜRŞİD</strong> (doğru yolu gösteren kişi), hem <strong>KUTB-U A'ZAM</strong> (Müslümanların kendisine bağlandıkları büyük evliyalardan, zamanın en büyük mürşidi) olarak <strong>BİR ZAT-I NURANİYİ</strong> gönderecek ve <strong>O ZAT</strong> da Ehl-i Beyt-i Nebevîden (Peygamberimiz (sav)'in soyundan) olacaktır. (Mektubat, sf.411, 412) (Mektubat, sf.441)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman'ın bu sözünde kullandığı <strong>"müçtehid, müceddid, hakim, Hz. Mehdi, mürşid, kutb-u a'zam, bir zat-ı nuranî" </strong>vasıfları, anlamlarından da anlaşılacağı gibi ancak bir kişiye ait olabilecek özelliklerdir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Ayrıca Bediüzzaman Hz. Mehdi'nin "<strong>bir zat-ı nurani"</strong> olduğundan bahsetmektedir. Eğer Bediüzzaman Hz. Mehdi'nin bir şahs-ı manevi olduğunu vurgulamak isteseydi burada <strong>"bir zat-ı nuraniden"</strong> değil, <strong>"bir şahs-ı manevi-i nuraniden" </strong>bahsederdi.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Ayrıca burada şahıs kelimesinden önce kullanılan <strong>"bir"</strong> kelimesi de bu konuyu bir kez daha açıklamaktadır. <strong>"Zat"</strong> ise zaten yine birlik ve şahıs ifade eden bir kelimedir. Bediüzzaman burada açıkça <strong>"bir zat" </strong>ifadesini kullanmıştır<strong>; "iki" </strong>ya da <strong>"birileri" </strong>dememiştir. Dolayısıyla Bediüzzaman'ın tüm bu açıklamaları, Hz. Mehdi'den bir şahs-ı manevi olarak bahsetmediğini kesin bir şekilde ispatlamaktadır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>6) </em></strong><em>... Belki nur-u imanın (imanın işığının) dikkatiyle, <strong>O EŞHAS-I AHİR ZAMAN</strong> (ahir zaman şahısları) tanınabilir. (Sözler, sf.343-344)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman Hz. İsa ve Hz. Mehdi için <strong>"ahir zaman şahısları"</strong> ifadesini kullanmıştır. Bediüzzaman'ın burada kullandığı </div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>"şahıslar"</strong>ifadesi, Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin bir şahs-ı manevi olarak değil, birer insan olarak geleceklerini açıkça ortaya koymaktadır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman'ın, ahir zamanda gelecek olan bu şahısların <strong>"imanın nuruyla tanınabileceklerini" </strong>belirtmesi de yine Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin birer şahıs olarak geleceklerini açıkladığını göstermektedir. <strong>"Tanıma"</strong> fiili ancak insanlar için geçerli olabilecek bir durumu ifade etmektedir. Bir şahs-ı manevinin kendisi olup olmadığının tanınabilmesi elbetteki söz konusu değildir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>7) </em></strong><em>... Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar (fikir akımları) var ki, herşeyi kendi hesabına aldığı için, faraza (farz edelim)<strong>HAKİKİ BEKLENİLEN VE BİR ASIR SONRA GELECEK OLAN O ZAT</strong> dahi bu zamanda gelse... (Kastamonu Lahikası, sf.57)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman'ın bu sözünde kullandığı <strong>"o zat"</strong> ifadesi de yine bu konuyu hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde netleştirmektedir. Bediüzzaman, Hz. Mehdi'den <strong>"hakiki beklenilen o zat"</strong> ifadesiyle bahsetmektedir. Eğer Hz. Mehdi'nin bir şahs-ı manevi olacağını söylemek isteseydi Bediüzzaman'ın burada "beklenilen şahs-ı manevi" demesi gerekirdi, ancak Hz. Mehdi'yle ilgili böyle bir ifade kullanmamıştır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman bu sözünde ayrıca Hz. Mehdi'nin <strong>"bir asır sonra geleceğini"</strong> belirtmektedir. Bir şahs-ı manevi için ortaya çıkış tarihi verilmeyeceği çok açıktır. <strong>"Gelme"</strong> fiili ancak bir şahıs için kullanılacak bir kelimedir ve buradan da Bediüzzaman'ın Hz. Mehdi'den bir kişi olarak bahsettiği açıkça anlaşılabilmektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em> 8)</em></strong><em> …<strong> AHİR ZAMANIN O BÜYÜK ŞAHSI</strong>, <strong>Al-i Beyt'ten</strong> (Peygamberimizin soyundan) <strong>olacak</strong>. (Şualar, sf.442)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bediüzzaman burada da<strong> "ahir zamanın o büyük şahsı" </strong>sözleriyle Hz. Mehdi'nin ahir zamanda gelecek olan bir şahıs olduğunu tekrarlamıştır. Hz. Mehdi'nin Peygamberimiz (sav)'in soyundan olacağını belirtmiş olması ise, Bediüzzaman'ın Hz. Mehdi'den bir şahs-ı manevi olarak bahsetmediğini çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Zira <strong>'bir şahs-ı manevinin bir başka insanın soyundan gelebilmesi söz konusu değildir'</strong>.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>9) </em></strong><em>… Ben de onlara demiştim: "Ben, kendimi seyyid (Peygamberimiz'in soyundan) bilemiyorum. Bu zamanda nesiller bilinmiyor. Halbuki <strong>ahir zamanın o büyük şahsı, Al-i Beyt'ten </strong>(Peygamberimiz (sav)'in soyundan)<strong> olacaktır</strong>. (Emirdağ Lahikası-1, sf.267)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman bu sözünde de yine <strong>"ahir zamanın o büyük şahsı"</strong> diyerek Hz. Mehdi'nin bir şahs-ı manevi değil bir şahıs olduğunu açıkça belirtmektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman <strong>"Hz. Mehdi'nin Peygamberimiz (sav)'in soyundan olacağını"</strong> bu sözünde de bir kez daha belirtmektedir. Yukarıda da açıklandığı gibi, Peygamberimiz (sav)'in soyundan gelebilmesi için Hz. Mehdi'nin ancak bir insan olması gerekmektedir ki Bediüzzaman da bu sözüyle bu gerçeği açıkça vurgulamaktadır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>10) </em></strong><em>... Rivayetlerde, ahir zamanın alametlerinden olan ve </em><strong><em>AL</em></strong><strong><em>-İ BEYT-İ NEBEVİ'DEN HAZRET-İ MEHDİ'NİN </em></strong><em>(Radıyallahü Anh) hakkında ayrı ayrı haberler var. (Şualar, sf.465)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>11) </em></strong><em>... Said itiraznamesinde demiş ki: "Ben seyyid değilim. <strong>MEHDİ SEYYİD </strong>(peygamber soyundan olan kimse) <strong>OLACAK."</strong> diye onları reddetmiş. (Şualar, sf.368)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman bu iki sözünde de, Hz. Mehdi'nin <strong>"seyyid"</strong> yani <strong>"peygamber soyundan gelecek bir şahıs" </strong>olduğunu birer kez daha tekrarlamıştır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>12)</em></strong><em> ... Beşinci ve Altıncı İşaretler, ıslah-ı alemin (tüm insanların kötülüklerden arındırılıp iyileştirilmesinin) bizzat<strong> HAZRET-İ MEHDİ'NİN ZUHURUNA </strong>vabeste (bağlı) olduğuna kanaat </em><em>eden</em><em> zümreden (gruptan), <strong>BU ZAT'I ALİŞANIN </strong>(şanı yüce bu zatın) dahi bu emirde muktedir olmasında (kuvvetli olmasında) şüphe duyanların, bu vehimlerini (kuruntularını, düşüncelerini) bertaraf edecek (ortadan kaldıracak), itimadlarını temin edecek (güvenlerini sağlayacak), gayet kuvvetli güneş gibi bir hakikat. (Barla Lahikası, sf.110)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman'ın bu sözündeki <strong>"bu zat-ı alişan"</strong> ifadesi de yine Hz. Mehdi'nin bir şahıs olarak geleceğini açıkça belirttiğini göstermektedir.<br />
<br />
<strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>13) …</em></strong><em> <strong>O ZAT</strong>, bütün ehl-i imanın (iman edenlerin) manevî yardımlarıyla ve ittihad-ı İslamın muavenetiyle (İslam Birliği'nin yardımlaşmasıyla) ve bütün ulema ve evliyanın (alimlerin ve velilerin) ve bilhassa Al-i Beyt'in neslinden (özellikle Peygamberimiz'in neslinden) her asırda kuvvetli ve kesretli (çok sayıda) bulunan milyonlar fedakar seyyidlerin iltihaklarıyla (peygamber soyundan gelen fedakar kimselerin katılımlarıyla) <strong>O VAZİFE-İ UZMAYI </strong>(büyük görevi) <strong>YAPMAYA ÇALIŞIR</strong>. (Emirdağ Lahikası-1, sf.266-267)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman bu sözünde de bir kez daha Hz. Mehdi'nin bir şahıs olarak ortaya çıkacağını <strong>"o zat"</strong> ifadesiyle yinelemiştir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Ayrıca <strong>"Hz. Mehdi'nin yerine getireceği büyük görev"</strong>den de bahsederek, onun bir şahs-ı manevi değil, bir insan olarak iş başında olacağını ifade etmiştir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>14) </em></strong><em>... Bu hakikatten anlaşılıyor ki; <strong>SONRA GELECEK O MÜBAREK ZAT</strong>... (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, sf.9)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Said Nursi bu açıklamasında da yine Hz. Mehdi'nin bir şahıs olarak geleceğini <strong>"o mübarek zat"</strong> sözleriyle tekrarlamıştır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>15) </em></strong><em>... Çok zaman evvel bir ehl-i velayetten (velilerden) işittim ki; <strong>O ZAT</strong>, eski velilerin gaybi işaretlerinden istihrac etmiş (bir anlam çıkartmış) ve kanaati gelmiş ki: "Şark tarafından bir nur zuhur edecek, bid'atlar zulümatını (dine sonradan girmiş olan hurafelerin oluşturduğu karanlığı) dağıtacak." Ben, böyle bir nurun zuhurunu (ortaya çıkışını) çok intizar ettim (gözledim) ve ediyorum. Fakat çiçekler baharda gelir. Öyle kudsi çiçeklere zemin hazır etmek lazım gelir. Ve anladık ki, bu hizmetimizle <strong>O NURANİ ZATLARA</strong>zemin izhar ediyoruz (hazırlıyoruz). (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, sf.189, Mektubat, sf.34)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>-... O zat...</strong><br />
<strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>-... O nurani zatlara...</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman bu sözünde ahir zamanda gelecek bu kutlu şahıslar için iki kez <strong>"zat"</strong> kelimesini kullanmıştır. Kendisinin bu "<strong>nurani şahıslara zemin hazırladığını" </strong>söyleyerek, Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin birer şahs-ı manevi olmadıklarını, birer zat olduklarını açıkça ifade etmiştir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>16) </em></strong><em>... <strong>ÜMMETİN BEKLEDİĞİ, AHİR ZAMANDA GELECEK ZATIN </strong>üç vazifesinden en mühimmi (önemlisi) ve en büyüğü ve en kıymetdarı (kıymetlisi) olan îman-ı tahkikîyi neşr (gerçek imanı yayma) ve ehl-i îmanı dalaletten (iman edenleri sapmaktan) kurtarmak... (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, sf.9)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman burada da Hz. Mehdi'nin, İslam aleminin beklediği <strong>"ahir zamanda gelecek bir zat"</strong> olduğunu belirterek onun bir şahs-ı manevi olmadığını bir kez daha tekrarlamıştır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>17) …</em></strong><em> Ehl-i imanı dalaletten muhafaza etmek (iman edenlerin doğru yoldan sapmalarını engellemek) ve bu vazife hem dünya, hem herşeyi bırakmakla, çok zaman tedkikat ile (araştırma ile) meşguliyeti iktiza ettiğinden (gerektirdiğinden), <strong>HAZRET-İ MEHDİ'NİN O VAZİFESİNİ BİZZAT KENDİSİ </strong>görmeğe vakit ve hal müsaade edemez... (Emirdağ Lahikası-1, sf.266-267)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman'ın bu sözünde kullandığı <strong>"kendisi"</strong> kelimesi de yine şahıs ifade eden ve Hz. Mehdi'nin bir şahs-ı manevi olmadığını ortaya koyan bir başka delilidir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Said Nursi bu sözünde ayrıca Hz. Mehdi'nin bir şahıs olduğunu gösteren başka vurgular da kullanmıştır:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">1- Hz. Mehdi'nin yerine getireceği bir görev vardır. Demek ki Hz. Mehdi bir şahıstır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">2- Hz. Mehdi, diğer görevleriyle meşgul olacaktır ve bu görevi bizzat kendisinin yerine getirebilmesi için vakti olmayacaktır. <strong>"Meşguliyet ve vakit darlığı"</strong> ancak bir insan için söz konusu olabilecek durumlardır. Bir şahs-ı manevinin meşgul olması ya da vaktinin olmaması söz konusu değildir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>18) </em></strong><em>... "istikbal-i dünyeviyede <strong>BİN DÖRTYÜZ SENE SONRA GELECEK BİR HAKİKATİ</strong> asırlarında karib (yakın) zannetmişler" (Sözler, sf.318)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman bu sözleriyle, İslam tarihinde pek çok kişinin Hz. Mehdi'nin kendi dönemlerinde geleceğini düşünerek yanıldıklarını ve bu zatın Peygamberimiz (sav)'den 1400 sene sonra geleceğini hatırlatmıştır. Yukarıdaki bölümlerde de belirtildiği gibi, <strong>"gelme"</strong>eylemi ancak bir insan için söz konusu olabilecek bir durumdur. Bediüzzaman burada Hz. Mehdi'nin bir şahs-ı manevi olduğunu vurgulamak isteseydi, çok farklı ifadeler kullanırdı. Oysa ki tarihini de vererek, ne zaman geleceğini belirtmesi Hz. Mehdi'den bir şahıs olarak bahsettiğini ortaya koymaktadır.<br />
<span class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
Bediüzzaman Hz. Mehdi ve onun cemaatinin şahs-ı manevisinden iki ayrı kavram olarak bahsetmektedir.</span></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>19) </em></strong><em>... o vazifeleri <strong>ONUN</strong> <strong>cem'iyeti</strong> ve <strong>seyyidler cemaati </strong>yapacağını rahmet-i İlahiye'den bekliyoruz. (Emirdağ Lahikası-1, sf.265)</em><br />
Bediüzzaman, bu açıklamasında Hz. Mehdi için <strong>"onun"</strong>, Hz. Mehdi'nin cemaati içinse <strong>"onun cemiyeti" </strong>ifadesini kullanmıştır. Kişilik ifade eden <strong>"onun" </strong>kelimesi, Hz. Mehdi'nin bir şahıs olduğunu göstermektedir. Cemiyeti ise, Hz. Mehdi'nin şahs-ı manevisini temsil etmektedir ve Hz. Mehdi'nin zatından ayrı bir kavram olarak ele alınmıştır. Ancak Hz. Mehdi'nin bir cemiyeti olabilmesi için, kendisinin de bir şahıs olarak bu cemiyetin başında bulunması gerekmektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>20) </em></strong><em>... <strong>HAZRET-İ MEHDİ'NİN CEM'İYET-İ NURANİYESİ</strong>, Süfyan komitesinin tahribatçı rejim-i bid'akaranesini (dinde olmayanı dine sokarcasına) tamir edecek, Sünnet-i Seniyeyi (Peygamberimiz (sav)'in sözlerine ve hareketlerine dair en yüksek ve kıymetli haller, tavırlar, hareket düsturlarını) ihya edecek (canlandıracak); yani alem-i İslamiyette Risalet-i Ahmediyeyi (ASM) (Peygamberimiz (sav)'in peygamberliğini) inkar niyetiyle Şeriat-ı Ahmediyeyi (ASM) (Peygamberimiz (sav)'in getirdiği Kuran hükümlerini) tahribe (yıkıp bozmaya) çalışan Süfyan komitesi, <strong>HAZRET-İ MEHDİ CEM'İYETİNİN mu'cizekar manevî kılıncıyla</strong> öldürülecek ve dağıtılacak. (Mektubat, sf.473)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>-... Onun cemiyeti...</strong><br />
<strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>-... Hz. Mehdi'nin cemiyet-i nuraniyesi...</strong><br />
<strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>-... Hz. Mehdi cemiyetinin...</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman'ın bu sözünde geçen "Süfyan komitesi", Darwinist, materyalist ve ateist akımları temsil etmektedir. Bediüzzaman ahir zamanda gelecek olan Hz. Mehdi'nin, bu akımların hak dini bozmaya yönelik faaliyetlerini durduracağını, dini aslına döndüreceğini ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetiyle amel edeceğini bildirmiştir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bediüzzaman bu ve yukarıdaki sözünde Hz. Mehdi'nin bir cemiyeti olacağını belirtmektedir. Bu cemiyet, Hz. Mehdi'nin bizzat başında olmasından oluşan şahs-ı manevisidir. Önceki bölümlerde de açıklandığı gibi, <strong>"Hz. Mehdi'nin cemiyeti"</strong>, Hz. Mehdi'nin de başında bulunacağı, onun tebliğine uyup ona tabi olan insanlardan oluşan bir topluluğu ifade etmektedir. Ancak bu topluluğun bu konudaki en önemli özelliği, bu şahs-ı maneviyi oluşturan şahsın yani Hz. Mehdi'nin varlığıdır. Dolayısıyla Bediüzzaman'ın bu sözünde kullandığı<strong>"Hz. Mehdi'nin cemiyet-i nuranisi</strong> (Hz. Mehdi'nin nurani cemiyeti)<strong>" </strong>kavramı da yine Hz. Mehdi'nin bir şahıs olarak geleceğini göstermektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>21) </em></strong><em>... Ta ahir zamanda, hayatın geniş dairesinde asıl sahibleri, yani <strong>MEHDİ VE ŞAKİRDLERİ</strong> (öğrencileri), Cenab-ı Hakkın izniyle gelir, o daireyi genişlendirir ve o tohumlar sünbüllenir. (Sikke-i Tasdik-i Gaybî, sf.172) (Kastamonu Lahikası, sf.72)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bediüzzaman bu sözünde Hz. Mehdi ve şahs-ı manevinin ayrı kavramlar olduğunu açıkça ifade etmektedir. Hz. Mehdi ve şakirtleri olarak iki ayrı kavramdan bahsetmektedir; Hz. Mehdi'nin zatı ve talebeleri. Buradaki <strong>"ve"</strong> kelimesi bu konuya açıklık getirmektedir. Bu ikisi birbirinden ayrıdır ve ikisinin biraraya gelmesinden Hz. Mehdi'nin şahs-ı manevisi oluşmaktadır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>22) </em></strong><em>... Hem bu üç vezaifi (vazifeleri) birden bir şahısta, yahut cemaatte bu zamanda bulunması ve mükemmel olması ve birbirini cerhetmemesi (çürütmemesi) pek uzak, adeta kabil (mümkün) görülmüyor. Ahir zamanda, Al-i Beyt-i Nebevi'nin (asm) (Peygamberimiz'in soyunun) cemaat-i nuraniyesini (nurani cemaatini) temsil </em><em>eden</em><em> <strong>HAZRET-İ </strong></em><strong><em>MEHDİ</em></strong><strong></strong><strong><em>DE</em></strong><strong><em> VE CEMAATİNDEKİ ŞAHS-I MANEVİDE </em></strong><em>ancak içtima edebilir (toplanabilir). (Kastamonu Lahikası, sf.139) (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, sf.186)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman'ın bu sözünde de Hz. Mehdi ve cemaaatinin şahs-ı manevisi yine <strong>"ve"</strong> ifadesiyle birbirinden ayrılmıştır. Bu izahtan Hz. Mehdi ve şahs-ı manevinin iki ayrı kavramı temsil ettiği anlaşılmaktadır. <strong>"Hz. Mehdi'nin cemaatindeki bir şahs-ı manevi"</strong>den bahsedilmekte, "Hz. Mehdi" ise bu kavramın dışında tutularak ayrıca zikredilmektedir. Demek ki <strong>Hz. Mehdi'nin bir şahs-ı manevisi olacak ancak kendisi de ayrıca bu şahs-ı manevinin başında bulunacaktır</strong>.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>23) …</em></strong><em> <strong>MEHDİ-İ </strong></em><strong><em>AL</em></strong><strong><em>-İ RESUL'ÜN TEMSİL ETTİĞİ KUDSİ CEMAATİNİN ŞAHS-I MANEVİSİNİN </em></strong><em>üç vazifesi var. (Emirdağ Lahikası-1, sf.265)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bediüzzaman'ın bu sözünde ise, Hz. Mehdi'nin cemaatinin şahs-ı manevisinin yerine getireceği üç büyük vazifeden bahsedilmektedir. Bu cemaatin şahs-ı manevisini temsil eden, başlarındaki kişi ise Hz. Mehdi'dir. Ama bu görevi, bu kudsi cemaatin şahs-ı manevisi yerine getirmektedir. Bediüzzaman'ın bu açıklaması da yine Hz. Mehdi'nin <strong>"şahs-ı manevisi"nin ve "zatının" iki ayrı kavram olarak ele alındığını</strong> göstermektedir.</div>kemikkozahttp://www.blogger.com/profile/15787255388569408303noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6910257377342788601.post-61113772185470129592011-01-13T08:36:00.001-08:002011-01-13T08:36:59.079-08:00<div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;">İKİNCİ KİTAP</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><br />
</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;">BEDİÜZZAMAN'IN RİSALELERİN TEFSİR EDİLMESİNE BAKIŞ AÇISI NEDİR? BEDİÜZZAMAN HAYATTA İKEN RİSALELERİ TEFSİR ETME YAKLAŞIMINA İZİN VERMİŞ MİDİR?</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman'ın eserlerinin geniş kitleler üzerinde oluşturduğu samimi etki son derece açıktır. Dolayısıyla insanlar üzerinde böylesine geniş çaplı etki uyandıran eserlerin, anlaşılamaz ya da çözülemez bilgiler içerdiğini iddia edebilmek hiçbir şekilde mümkün değildir. Bu gerçekler, Bediüzzaman'ın Risaleler'deki apaçık sözlerini bir kez daha tefsir etme ve yorumlama gibi girişimlere hiçbir şekilde ihtiyaç olmadığını da açıkça ortaya koymaktadır. Dahası kitap boyunca da anlatıldığı gibi, Risaleler'in batıni tefsir mantığıyla ikinci bir kez daha tefsir edilmesi pek çok açıdan sakıncalı bir yaklaşımdır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman böyle bir tefsir anlayışına karşı olduğunu pek çok kez ifade etmiş ve böyle bir girişimin engellenmesi için bu bakış açısını anlatan sözlerini Risaleler'e ekletmiştir. Risaleler'in her kesimden, her yaştan, her meslekten insanlar tarafından kolaylıkla anlaşılabileceğini belirtmiş; bu nedenle sözlerinin ayrıca tefsir edilmesine ihtiyaç olmadığını ifade etmiştir. Böyle bir tefsir mantığı ile sözlerinin gerçek anlamından uzaklaşabileceğini hatırlatmış; bunun yerine konulara ilişkin bir açıklama gerekiyorsa, bunun aynı sayfada yer verilecek kenar notlarıyla izah edilmesinin daha yerinde olacağını söylemiştir. Hatta bu tür tashihler engellenmediği takdirde, Risaleler'deki sözlerinin suistimale açık hale geleceğini belirtmiştir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Dolayısıyla Bediüzzaman'ın Risaleler'deki tüm sözlerinin, onun bu hatırlatmaları doğrultusunda ve Risaleler'deki açık izahları esas alınarak değerlendirilmesi gerekir. Bunun dışında, <strong>'falanca kişinin rüyası, falanca kişinin özel sohbetlerde duydukları, falanca kişiye yapılan özel açıklamalar' </strong>gibi izahların hiçbir geçerliliği yoktur. Bediüzzaman'ın yazımını bizzat tashih ve tasdik ettiği eserlerindeki sözleri dururken, bunların yerine, hepsi birbirinden farklı kişilerin ağzından aktarılan birbirinden farklı açıklamaların esas alınması hiçbir açıdan doğru bir yaklaşım olmaz.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bu durum Bediüzzaman'ın Risaleler'de anlattığı her konu için geçerlidir ve Bediüzzaman'ın her bir sözü bu bakış açısıyla değerlendirilmelidir. Bediüzzaman'ın talebelerinden Mustafa Hulusi, Bediüzzaman'ın bu konudaki düşüncelerini şöyle dile getirmektedir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>Ey hocalar ve ehl-i kalb! Soracağınız suallerin cevaplarını Risale-i Nur'da bulabilirsiniz. Ehl-i keşf</em></strong><em> (gözle görülmeyen gaybi hakikatleri Allah'ın lütfuyla keşfedip bilen evliyalar) <strong>ve kalbden birisi, benim gibi aciz bir insandan Mehdi'yi soruyor. "Ne vakit gelecek..." Daha Mehdi'yi anlayamamış. Dabbetü'l-Arz kimler olduğunu bilmiyor. Bunlara dair, Risaleler'de birer bahis</strong> (söz, açıklama) <strong>vardır. Her müşkil sualin (zor sorunun) cevabını o Risaleler'den arayınız, bulursunuz.</strong> (Mustafa Hulûsi, Barla Lahikası, sf.143)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman ise Emirdağ Lahikası'ndaki bir sözünde, her konuda olduğu gibi bu konuda da en doğru açıklamaların Risaleler'de bulunabileceğini hatırlatmış, Risaleler'de yazılanlar okunduğunda adeta kendisiyle görüşülmüş gibi en doğru bilgilere ulaşılabileceğini belirtmiştir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>Risale-i Nur'un her bir kitabı bir Said'dir. Siz hangi kitaba baksanız benimle karşı karşıya görüşmekten on defa ziyade hem faydalanır, hem hakiki bir surette benimle görüşmüş olursunuz. Risale-i Nur bana hiçbir ihtiyaç bırakmıyor</em></strong><em>. (Emirdağ Lahikası, sf.159)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>… Çünkü der: <strong>"Benimle görüşmek isteyen, </strong></em><strong><em>eğer</em></strong><strong><em> ahiret için, Risale-i Nur için ise; Risale-i Nur bana kat'iyyen ihtiyaç bırakmamış. Milyonlar nüshası her birisi on Said kadar faide veriyor</em></strong><em>… (Emirdağ Lahikası-2, sf.214)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bu sözler, pek çok konu gibi ahir zaman ve Mehdi konularında da gereken her türlü cevabın ve Bediüzzaman'ın bu konudaki tüm fikirlerinin Risaleler'de bulunabileceğini ve anlaşılabileceğini göstermektedir. Bu gerçeğe rağmen, ısrarla Risaleler'in yeterli olmadığını ya da tefsire ihtiyaç olduğunu öne sürmenin hiçbir mantığı yoktur. Bediüzzaman'ın her sözü, Risaleler içerisinde değerlendirilmeli; anlattığı bir konunun yanıtı, yine onun Risaleler'deki hikmetli sözlerinde aranmalıdır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Ayrıca böyle bir tefsir mantığının, Risale-i Nur Külliyatı üzerinde nasıl bir etki oluşturacağının iyi düşünülmesi gerekir. Çünkü böyle yanlış bir yaklaşımla isteyen herkes, bunu meşru görerek Bediüzzaman'ın her sözüne kendince farklı bir açıklama getirebilir ve bu şekilde Bediüzzaman'ın hiçbir izahını kabul etmeyebilir. İsteyen kişi, kendince uygun görmediği her izahı, şahsi kanaatlerine ya da çevresinden duyduklarına göre tefsir etme yoluna gidebilir. Menfaatleriyle her çatışan, kendi düşünceleriyle her çelişen, kendince yapacağı batıni tefsirlerle kendisine Bediüzzaman'ın sözlerinden delil bulmaya çalışabilir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Oysa çok açıktır ki bir asrın müceddidi olan, Allah'ın kendisine özel bir hikmet ve ilim bahşetmiş olduğu böyle bir şahsın, tüm dünya Müslümanlarını yakından ilgilendiren önemli açıklamalarının batıni tefsir adı altında yanlış yorumlanması son derece sakıncalıdır. Böyle bir bakış açısı, Risaleler'in orijinal halinden uzaklaşmasına ve Müslümanların yanlış bilgilendirilmelerine neden olacaktır. Bu da, Bediüzzaman'ın hikmetli sözlerinin ve kıymetli açıklamalarının gereği gibi takdir edilememesine ve pek çok insanın onun üstün ilminden, feraset ve basiretinden gereği gibi istifade edememesine yol açacaktır. Kuşkusuz Bediüzzaman'ın şahsına ve eserlerine gösterilecek en güzel sevgi, saygı ve sadakat, onun tüm Müslümanlara bıraktığı değerli mirası olan Risale-i Nur Külliyatı'na sahip çıkıp korumakla ve onun gerçekte söylemek istediklerini tam anlayıp onu desteklemekle mümkün olacaktır.</div>kemikkozahttp://www.blogger.com/profile/15787255388569408303noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6910257377342788601.post-79770717115962075732011-01-13T08:35:00.001-08:002011-01-13T08:35:41.280-08:00<div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;">İKİNCİ KİTAP</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><strong><em>SONUÇ</em></strong></div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Her takva sahibi mümin <strong>"Ve onlar: "Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve<u>bizi takva sahiplerine önder kıl</u>," diyenlerdir."</strong> (Furkan Suresi, 74) ayetinin hükmü gereği, inananlara "önderlik yapmak" isteyebilir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bir şahıs Müslümanları birleştiriyorsa, onların başına geçerek, Allah'ın izni ile Müslümanları içine düştükleri sıkıntı ve zorluklardan kurtarıp, huzur, adalet, bolluk ve refaha kavuşturuyorsa bu kişiye ne dendiği önemli değildir. O şahsa ister bir lider, ister birleştirici densin, o Hz. Mehdi'nin en büyük alameti olan icraatı yapmış olacaktır. Bu nedenle, "sadece ona has olan icraatları kim yerine getirirse, Mehdi o kimsedir" şeklindeki yaklaşım ve hüsn-ü zan doğru olacaktır. Burada önemli olan, böyle tarihi ve mukaddes bir görevin yerine getirilmesidir. Dolayısıyla Müslümanlara Altınçağ'ı yaşatacak şahsın, -adı ne olursa olsun- Mehdi olması umut edilir ve Peygamberimiz (sav)'den 1400 yıl sonra bunları başaracak kişi için de "herhalde O'dur" diye düşünülebilir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman da eserlerinde, geleceği hadislerde net olarak açıklanan Hz. Mehdi'nin çıkışı, müjdelenmemiş olsaydı dahi, gelmesinin adetullaha (Allah'ın kainatta koyduğu değişmez hükümlere) uygun olduğunu şu şekilde belirtmiştir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>Herşeye gücü yeten Allah, Hz. Mehdi ile İslam'ın üstündeki karanlığı dağıtabilir. Ve vaad etmiştir, vaadini elbette yapacaktır. Kudret-i İlahiye (Allah'ın gücü) noktasında gayet kolaydır. </em><em>Eğer</em><em> daire-i esbab (sebepler bazında) ve hikmet-i Rabbaniye (Allah'ın dilemesi) noktasında düşünülse, yine o kadar makul ve vukua (gerçekleşmeye) layıktır ki; </em><strong><em>eğer</em></strong><strong><em> muhbir-i Sadık'tan</em></strong><em> (doğru sözlü olan Peygamber (sav)'den) <strong>rivayet olmazsa dahi, herhalde öyle olmak lazım gelir. Ve olacaktır diye ehl-i tefekkür</strong> (tefekkür ehli, alimler) <strong>hükmeder</strong>." (Mektubat, sf.411-412)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Ayrıca bu durum sadece Hz. Mehdi için değil, Hz. İsa için de geçerlidir. Hristiyanlık dinini hurafelerden arındırıp, özüne dönmesine vesile olan bir şahıs, aynı zamanda Hristiyanlığın Kuran'a tabi olmasına, iki dinin mensuplarının ittifaklarına vesile olsa ve anne babası da olmasa, bu şahsın da Hz. İsa olması umut edilir. Sonuç olarak bu mübarek şahıslar Allah'ın izni ile gelecek ve kaderlerinde olanı yaparak İslam ahlakının yeryüzüne hakim olmasına vesile olacaklardır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman da, Allah'ın bu adetullahını bilerek eserlerinde Hz. Mehdi'nin çıkışı ve İslam ahlakının dünya hakimiyetine vesile olması konusunda hiçbir şüphesi olmadığını ifade etmiş ve bu fikirlerini de en anlaşılır ve en hikmetli sözlerle tüm Müslümanların bilgisine sunmuştur. Bediüzzaman'ın son derece açık ve samimi ifadelerle ortaya koyduğu bu gerçekleri, hiçbir delil olmadan, sadece yorum, tevil ya da tefsir adı altında örtmeye çalışmak ve bu yolla 30-40 yıldan beri belki de binlerce insanın yanlış yönlendirilmesine neden olmak, elbette ki büyük bir sorumluluktur.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Dolayısıyla batın tefsirciliğinin, kitap boyunca anlatılan tüm bu yönleri dikkatle değerlendirilmeli ve Bediüzzaman'ın sözlerinin, gerçek anlamıyla tüm Müslümanlar tarafından anlaşılıp öğrenilebilmesinin yolu açılmalıdır. Allah'ın izniyle çok yakın bir gelecekte Bediüzzaman'ın bu müjdeleri gerçekleşecek; tüm dünya Hz. Mehdi'nin liderliği altında toplanacak, Kuran ahlakının yaşanmasıyla birlikte anarşi ve kargaşa ortamı son bulacak ve yeryüzüne huzur ve barış hakim olacaktır. Tüm İslam ümmetinin 1400 senedir beklediği bu tarihi şahsın gelişi, o güne kadar yanlış bir bakış açısıyla yapılan tüm tevil ve tefsirlerin geçersizliğini zaten açığa çıkaracak ve Bediüzzaman'ın sözlerinin hikmetini açıkça ortaya koyacaktır. Ancak asıl önemli olan, bu mübarek şahsın gelişi için tüm Müslümanlarla birlik olup en güzel hazırlığı yapabilmek; bu tarihi ve şerefli olayda Hz. İsa'nın ve Hz. Mehdi'nin destekçilerinden ve yardımcılarından olabilmektir. Allah'ın Kuran'daki hakimiyet vaadi ve Peygamberimiz (sav)'in müjdeleri gerçekleştiğinde, öncesinde bu gelişmelerden şüphe duyan kimselerden olmanın, kişiye dünyada ve ahirette sorumluluk yükleyebileceğinin ve mahcubiyet yaşamasına neden olabileceğinin de unutulmaması gerekmektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin ahir zamanın beklenen kutlu şahısları oldukları anlaşıldığında, Allah'ın izniyle tüm dünya onları sevgiyle kucaklayacak, onları içtenlikle benimseyecek, onlara ve kendilerini çağırdıkları Kuran ahlakına tabi olacaklardır. Elbetteki bu olaylar gerçekleştiğinde de bu mübarek insanlara destek olabilmek çok büyük bir nimet ve güzelliktir. Ama unutulmamalıdır ki, asıl olarak bu şahısların gelişinden önce doğruyu savunarak onlar için hazırlık yapmak da Allah Katında üstün bir karşılık bulacak olabilir. Ahir zamanın bu tarihi şahıslarının en yakın yardımcılarından olabilmek için tüm Müslümanların birbirleriyle yarışmaları, aynı zamanda Kuran ahlakının da bir gereğidir. Allah Kuran'da Müslümanları yükümlü kıldığı hayırlarda yarışma ahlakını bizlere şöyle bildirmektedir:</div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><span class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><span class="ayetler" style="color: black; font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</span></span><br />
Herkesin (her toplumun) yüzünü çevirdiği bir yön vardır. <u>Öyleyse hayırlarda yarışınız.</u> Her nerede olursanız, Allah sizleri biraraya getirecektir. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. (Bakara Suresi, 148)</span></span>kemikkozahttp://www.blogger.com/profile/15787255388569408303noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6910257377342788601.post-84850646727619179402011-01-13T08:34:00.000-08:002011-01-13T08:34:50.766-08:00<div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;">MEHDİYET, GİZLENMESİ DEĞİL; MÜJDELENMESİ GEREKEN BİR KONUDUR</div><div class="chapter" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 22px; font-weight: bold; text-align: center; text-decoration: none;"><br />
</div><div align="center" class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">Hz. Mehdi'den bahsedilmesi, Hz. Mehdi'nin çıkış alametlerindendir</div><div align="center" class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Hicri 13. yüzyılın müceddidi Bediüzzaman eserlerinde, Hz. Mehdi’nin gelişi ve İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılması konusunda tüm Müslümanlara yol gösterici nitelikte önemli açıklamalarda bulunmuştur. Ancak kimi çevreler tarafından, Bediüzzaman'ın eserlerinde geniş yer verdiği <strong>“Mehdiyet konusundan aleni şekilde bahsedilmesinin pek çok açıdan yanlış ve sakıncalı olacağı”</strong> dile getirilmektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Oysa ki <strong>“Mehdiyet meselesi gizlenmesi, örtbas edilmesi değil; müjdelenmesi gereken bir konudur”</strong>. Hz. Mehdi'nin gelişi bizzat Peygamberimiz (sav) tarafından müjdelenmiştir ve Peygamberimiz (sav)'in bu konuda mütevatir olarak kabul edilen çok sayıda hadisi vardır. Peygamberimiz (sav) bir hadisinde <em>“<strong><u>Hz. Mehdİ İle müjdelenİn</u></strong>. O Kureyş’ten ve Ehl-i Beyt’imden bir kişidir.” (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Ahir zaman, s.13)</em> sözleriyle, bu konunun Müslümanlar için bir müjde olduğunu bildirmiştir. Bir başka hadisinde ise Peygamberimiz (sav) <em>“<strong>Mehdi zuhur eder, <u>herkes sadece O’ndan konuŞur</u>, O'nun sevgisini içer ve <u>O'ndan baŞka bİr Şeyden bahsetmezler</u></strong>.” (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf.33) </em>sözleriyle Hz. Mehdi'nin ortaya çıkacağı dönemde herkesin bu mübarek şahıstan bahsedeceğini haber vermiştir. Peygamberimiz (sav)'in bildirdiği bu hadisler günümüzde gerçekleşmeye başlamıştır ve herkes Hz. Mehdi'den bahsetmektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman da eserlerinde bu konuya geniş yer vermiş, yüzlerce sayfa boyunca bu konuyu detaylarıyla birlikte açıklamıştır. Çok açıktır ki eğer bu konunu gizlenmesi gerektiğini ya da okunmasının gereksiz olduğunu düşünseydi, bu husustaki açıklamalarını risalelere koymazdı. Nitekim sakıncalı bir konu olduğunda Bediüzzaman eserlerinde bunun <strong>“mahrem”</strong> olduğunu ve yayınlanmaması gerektiği için risalelere konmadığını çeşitli yerlerde ifade etmiştir. Bediüzzaman'ın bu açıklamalarından biri şöyledir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Risaleler ise, o gibi risalelere mahrem demişiz... neşrini men'etmişiz</strong>... <em>(Bediüzzaman ve Talebelerinin Mahkeme Müdafaları, s.187)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman'ın da söylediği gibi, gizli olan yayınlanmaz. Ancak Mehdiyet konusunda bunun tam tersi bir durum söz konusudur. Bediüzzaman Hz. Mehdi'nin gelişini yüzlerce sayfa boyunca açıklayarak bu konuya aleniyet getirmiş ve bunun gizlenecek bir mesele olmadığını açıkça ifade etmiştir. Nitekim yıllardır risalelerin milyonlarca insan tarafından okunuyor olması da bu konunun gizli değil, aleniyete dökülmüş bir konu olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Ancak Bediüzzaman'ın bu konuya bakış açısı son derece açık olduğu halde, bu yanlış düşünce, Bediüzzaman'ın sözlerine birtakım yanlış anlamlar yüklenerek desteklenmeye çalışılmaktadır. Bu amaçla öne sürülen ve yanlış yorumlanan Bediüzzaman'ın sözlerinden biri şöyledir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Kardeşlerimin ikinci iltibası (yanlışlığı): <strong>Fâni </strong>(geçici)<strong> ve çürütülebilir bir şahsiyeti, bâzı cihetlerle </strong>(yönleriyle) <strong>birinci vazifede pişdarlık</strong>(öncülük) <strong>eden</strong><strong> Nur Şâkirdlerinin </strong>(talebelerinin) <strong>şahs-ı mânevîsini temsil </strong><strong>eden</strong><strong> o âciz kardeşine veriyorlar. Halbuki bu iki iltibas</strong>(yanlışlık, karıştırma) <strong>da Risale-i Nurun hakikî ihlâsına ve hiçbir şey'e, hattâ mânevî ve uhrevî makamata dahi âlet olmamasına bir cihette </strong>(yönden) <strong>zarar verdiği gibi, ehl-i siyaseti de </strong>(siyaset ehlini de) <strong>evhama </strong>(kuruntuya, vehime, olmayan bir şeyi olur zannı ile endişeye) <strong>düşürüp Risale-i Nur’un neşrine </strong>(yayınlanmasına, dağıtılmasına, duyurulmasına) <strong>zarar gelir. Bu zaman, şahs-ı mânevi zamanı olduğu için, böyle büyük ve bâki </strong>(ebedi) <strong>hakikatlar, fâni </strong>(geçici)<strong> ve âciz ve sukut edebilir </strong>(kusur işleyebilen) <strong>şahsiyetlere bina edilmez.</strong> <strong>Elhâsıl </strong>(netice olarak)<strong>: O gelecek zâtın ismini vermek, üç vazifesi birden hâtıra geliyor, yanlış olur. Hem hiçbir şey'e âlet olmayan Nurdaki ihlâs zedelenir, avâm-ı mü'minîn </strong>(ilmi irfanı az olan müminlerin)<strong> nazarında hakikatların kuvveti bir derece noksanlaşır, yakîniyet-i bürhaniye </strong>(yakin derecesinde bilinenen, red ve inkar için itiraz kabul edilemeyecek surette gerçekleri ispat eden kesin delil)<strong> dahi kazâyâ-yı makbûledeki </strong>(kabule mazhar olmuş hüküm ve iddia, itimad edilir zatların söyledikleri ve bu itimada binaen kabul edilen) <strong>zann-ı galibe inkılâb eder </strong>(hakikate yakın kuvvetli kanaate dönüşür)<strong>, daha muannid dalâlete </strong>(inatçı delile, işarete) <strong>ve mütemerrid zındıkaya </strong>(inatçı, dikbaşlı, kibirli dinsizliğe) <strong>tam galebesi </strong>(galibiyeti, üstünlüğü)<strong>, mütehayyir </strong>(şaşkınlık içerisindeki) <strong>ehl-i îmanda görünmemeye başlar; ehl-i siyaset evhama </strong>(kuruntu ve endişeye) <strong>ve bir kısım hocalar itiraza başlar</strong>.<strong>Onun için, Nurlara o ismi vermek münasip </strong>(uygun) <strong>görülmüyor. Belki müceddiddir, onun pişdarıdır </strong>(öncüsüdür)<strong>, denilebilir</strong>. <em>(Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s.10)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman'ın bu sözünde anlattığı gerçekler çarpıtılmakta ve “Hz. Mehdi meselesinden alenen bahsedilmesinin son derece zararlı olacağını söylediği” öne sürülmektedir. Oysa ki bu düşünce tümüyle yanlış bir yoruma dayanmaktadır. Zira Bediüzzaman bu sözünde anlattıklarını kendi yaşadığı döneme yönelik olarak açıklamıştır. Bediüzzaman talebelerinin kendisine Mehdilik konusunda bir hüsnü zan beslediklerini ancak bunun, <strong>“karıştırmadan kaynaklanan bir yanlışlık olduğunu”</strong> dile getirmektedir. Bu sebeple de <strong>kendisi için, “bu şekilde söylemeyin; böyle bir Mehdilik iddiasında bulunmayın”</strong> demektedir. Ancak dikkat edilirse Bediüzzaman burada<strong>“Mehdilik konusundan bahsetmenin değil; ‘yanlış bir kanaate dayalı olduğu için kendisine yönelik olarak Mehdi iddiasında bulunulmasının’ sakıncalı ve zararlı olacağından” bahsetmektedir</strong>. O dönem için Bediüzzaman'a yönelik böyle yanlış bir düşüncenin gündeme getirilmesinin ihlası zedeleyebileceğini, bazı siyasilerin tedirginliğine neden olabileceğini, Risale-i Nur’un neşredilmesine zarar verebileceğini ve Risale-i Nur’un inkar edenlere karşı elde edeceği galibiyetinin yarım kalacağını hatırlatmaktadır. Bediüzzaman böyle yanlış bir hüsnü zanda bulunulmasının Mehdiyet konusunda yanlış bir “zannı galip” (gerçeğe yakın kuvvetli kanaat) oluşmasına ve böylece iman ehlinin yanlış yönlendirilmesine neden olacağını; bu şaşkınlık sonucunda da bunun, Müslümanların gerçek Hz. Mehdi'yi fark etmelerine engel olabileceğini söylemektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bediüzzaman ayrıca burada kullandığı ifadelerle, kendisinin Hz. Mehdi olmadığını da pek çok kez açıkça belirtmiştir. Örneğin “ben Hz. Mehdi'nin üç görevini birden yerine getirdim” dememektedir. Dikkat edilirse kendisinin <strong>“yalnızca Hz. Mehdi'nin birinci vazifesi olan iman hakikatleri konusunda Hz. Mehdi'ye sadece öncülük ettiğini ve bunu da yalnızca bazı cihetlerde (yönlerde) yerine getirdiğini”</strong>ifade etmektedir. <strong>“O gelecek zatın ismini vermek... yanlış olur” </strong>sözleriyle <strong>“bu ismin Hz. Mehdi olmadığı halde kendisine verilmesinin yanlış olacağını ve ihlasa zarar vereceğini; bu nedenle Hz. Mehdi isminin kendisine değil, o gelecek zata verilmesini”</strong>belirtmektedir. <strong>Kendisi için ise “belki müceddid ve Hz. Mehdi'nin pişdarı yanı öncüsüdür diyebilirsiniz”</strong> demektedir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Tüm bunların yanı sıra Bediüzzaman'ın Hz. Mehdi'nin çıkışı ile ilgili olarak verdiği tarih bilindiği gibi 2011 yılıdır. Böylesine önemli bir olayın gerçekleşmesine bu kadar az bir süre kala, bu konudan hala bahsedilmemesi ve gizli tutulacak olması elbette ki söz konusu değildir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman'ın sözleri son derece açıktır. <strong>Bediüzzaman</strong> <strong>risalelerin “avamdan havassa </strong>(ilmi az olan sıradan bir insandan, Kurani ve manevi sırlara ve hususlara vakıf bulunan, ilim, ibadet ve takva yolunda yükselmiş Evliyaullah’a)<strong> ya da bir ortaokul talebesinden bir filozofa kadar okuyan herkesin kolaylıkla anlayabileceği” </strong><em>(Kastamonu Lahikası, sf.70) (Şualar, sf.549)<strong> </strong></em><strong>eserler olduğunu</strong><strong>belirtmiştir</strong>. Bediüzzaman'ın bu konudaki sözlerinden bazıları şöyledir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>... <strong>Risale-i Nur </strong>bu vazifeyi; en dehşetli bir zamanda ve en lüzumlu ve nazik bir vakitte, <strong>herkesin anlayacağı bir tarzda</strong>, hakaik-i Kur'aniye (Kuran hakikatleri) ve imaniyenin en derin ve en gizlilerini gayet kuvvetli bürhanlar (deliller) ile ispat eder. (Şualar, sf. 748)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>... <strong>Risâle-i Nur'u kadın, erkek, memur ve esnaf, âlim ve feylesof gibi her türlü halk tabakası okuyup anlayabiliyor</strong>... (Şualar, sf. 549)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Buna rağmen risaleleri yalnızca özel sırlara vakıf, özel tefsir gücü olan ve özel yeteneklere sahip bazı özel kişilerin anlayabileceğini öne sürerek, Bediüzzaman'ın sözlerine apaçık anlamından farklı yorumlar getirmek son derece yanlıştır. Bu durumda isteyen herkes Bediüzzaman'ın sözlerinden kendi bakış açısına göre yeni yanlış çıkarımlarda bulunabilecektir. Bu şekilde risaleler de, Bediüzzaman’ın gerçek sözlerini değil, bu sözleri kendi bilgi ve anlayışı içerisinde tefsir eden kişilerin düşüncelerini yansıtan eserlere dönüşecektir. Böyle bir tefsir mantığının Bediüzzaman’ın veciz ve samimi bir dille kaleme aldığı Külliyatı üzerinde nasıl bir bozucu etki oluşturacağı dikkatle değerlendirilmesi gereken bir konudur.</div><div align="justify" class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div align="justify" class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">Bediüzzaman, kendisine Mehdilik konusunda hüsn-ü zan besleyenlere Mehdi olmadığını delilleriyle birlikte açıklamıştır</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Yaşadığı dönem içerisinde talebelerinden ve yakın çevresinden Bediüzzaman’a Mehdi olup olmadığı konusunda birtakım sorular yöneltilmiştir. Nitekim tarih boyunca benzeri sorular Bediüzzaman’dan önce yaşamış olan müceddidlere de yöneltilmiş, talebelerinden kendilerine Mehdilik iddiasıyla yaklaşanlar olmuştur. Onlar da talebelerine, Mehdi olmadıklarını; Hz. Mehdi’nin özelliklerinin kendileriyle uyuşmadığını delilleriyle birlikte açıklamışlardır. Hz. Mehdi'nin ne zaman ve nerede çıkacağını, ne gibi özelliklere sahip olacağını, mücadelesini, İslam ahlakını ne şekilde hakim kılacağını detaylarıyla tarif etmişlerdir. “Ben Mehdi değilim, çünkü Hz. Mehdi şu yaşında olacak, şuradan çıkacak, şu özelliklere sahip olacak, seyyid olacak” gibi Peygamberimiz (sav)'in hadisleri doğrultusunda birtakım yorumlarda bulunmuşlardır.</div><div align="justify" class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div align="justify" class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">Bediüzzaman’ın da bu konudaki düşüncelerini soranlara iki türlü cevabı olmuştur;</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>1)</strong> Açıkça kendisinin Hz. Mehdi olmadığını belirtmiş ve kendisine Mehdilik iddiasıyla yaklaşan kimselere <strong>“Mehdi olmadığını ve neden olamayacağını”</strong> eserlerinde yaptığı sayfalar dolusu izahlarla açıklamıştır.</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>2)</strong> Kendisine Mehdilik iddiasıyla yaklaşanlara <strong>“hüsn-ü zan eskiden beri cereyan ediyor, buna itiraz edilmez; bu nedenle ben de hüsn-ü zan besleyenlere ilişmezdim”</strong> diyerek cevap vermiş ancak bu kimselere de kendisine yöneltilen <strong>“Mehdilik iddiasını </strong><strong>kabul</strong><strong>etmediğini”</strong> açıklamıştır.</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>1) Bediüzzaman “Mehdilik isnadını hiç </strong><strong>kabul</strong><strong> etmediğimi bütün kardeşlerim şahadet ederler” </strong><em>(Şualar, sf.365) </em><strong>demiş ve bunu risalelerde yüzlerce sayfa boyunca delillendirmiştir:</strong></div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bir konuda soru sorulduğunda Bediüzzaman'ın bu konuya ne cevap verdiği önemlidir ve kendisi Hz. Mehdi olmadığını açıkça söylemiştir. Bediüzzaman eserlerinde, <strong>“kendisinin Hz. Mehdi olmadığını”</strong> <em>(Emirdağ Lâhikası, sf.266)</em>, <strong>“Hz. Mehdi'nin kendisinden bir yüz yıl sonra geleceğini”</strong> <em>(Kastamonu Lâhikası, sf.57)</em>, <strong>“kendisinin Hz. Mehdi'nin bir eri, neferi ve öncüsü olduğunu”</strong> <em>(Barla Lâhikası, sf.162)</em>, <strong>“eserleri ve yaptığı çalışmalar ile Hz. Mehdi'ye zemin hazırladığını”</strong> <em>(Sikke-i Tasdik-ı Gaybî, sf.189)</em> , <strong>“kendisinin ve Risale-i Nurlar’ın Mehdi sanılmasının ise bir hata ve karıştırma olduğunu”</strong> <em>(Emirdağ Lahikası, sf.266) </em>ifade etmiştir.<strong></strong></div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong> “Hz. Mehdi’nin ‘seyyid’ olacağını” </strong><em>(Tenvir, Şualar, sf.365)</em>, <strong>“siyaset, saltanat ve diyanet aleminde üç büyük vazifeyi birarada yerine getireceğini”</strong> <em>(Şualar, sf.456) (Şualar, sf.590) (Emirdağ Lahikası, sf.259-260),</em> <strong>“Peygamberimiz (sav)’in halifesi ve tüm Müslümanların manevi lideri ünvanını taşıyarak İslam ahlakının esaslarını yeniden canlandıracağını” </strong><em>(Sikke-i Tasdik-i Gaybi, sf.9)</em>,<strong>“tüm dünyaya barış ve adalet getireceğini” </strong><em>(Emirdağ Lahikası, sf.259) (Mektubat, sf.411-412)</em>, <strong>“‘Müceddid-i Ekber’ yani ‘en büyük müceddid’ vasfını taşıyacağını”</strong> <em>(Tılsımlar Mecmuası, sf.168),</em> <strong>“İslam birliğini sağlayacağını” </strong><em>(Emirdağ Lahikası, sf.260)</em>, <strong>“tüm İslam alimlerinin, Peygamberimiz (sav)'in soyundan gelen seyyidlerin ve tüm Müslümanların desteğini alacağını” </strong><em>(Emirdağ Lahikası, sf.260), </em><strong>“Hıristiyan dünyasıyla ittifak yapacağını” </strong><em>(Sikke-i Tasdik-i Gaybi, sf.9)</em>,<strong> “Hz. İsa’yla birlikte namaz kılacaklarını” </strong><em>(Şualar, sf.493)</em>, <strong>“Kuran ahlakını tüm dünyaya yerleşik kılacağını ve tüm insanları doğru yola sevk edeceğini” </strong><em>(Sikke-i Tasdik-i Gaybi, sf.9) (Mektubat, sf.473) </em>ayrıntılı olarak anlatmıştır.</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman yaşadığı dönemde <strong>“tüm Müslümanları tek bir çatı altında toplayarak İslam birliğini oluşturmamış; tüm inananların halifesi (manevi lideri) vasfını taşımamıştır”</strong>. <strong>“Tüm dünyaya adalet ve hakkaniyet getirmemiş”, “İslam ahlakını tüm yeryüzüne hakim kılmamıştır”</strong>. <strong>“Müceddid-i ekber ve Hakim vasıflarına sahip olmamış”</strong>, <strong>“tüm İslam alimlerinin, Peygamberimiz (sav)'in soyundan gelen seyyidlerin ve tüm Müslümanların desteğini almamıştır.”</strong> Hayatını Kuran ahlakının tebliğine adamış, bu uğurda her türlü fedakarlığı göze almış ve çok büyük bir iman hizmeti vermiştir. Yaşadığı yüzyılın müceddidi olarak üstlendiği görevi en şerefli şekilde yerine getirmiştir. Ancak onun tebliği kuvvet ve hakimiyet içerisinde değil, maddi ve manevi açıdan gayet zor şartlarda ve benzersiz sıkıntılar içerisinde geçmiştir. Hakim konumunda olmamış; aksine baskı altına alınmış, ömrünü esaret, maddi sıkıntılar ve zorluklar altında geçirmiştir. Sayıldığı gibi geniş bir kesimin desteğini almamış; aksine çeşitli haksızlıklara uğramış, eziyetlere tabi tutulmuş, yaşamının büyük bölümünü hapis ve sürgün gibi şartlar altında sürdürmüştür. Yukarıda sayılan imkanların ve yerine getirilecek olan sorumlulukların ise, kendisinden sonraki yüzyılın müceddidi olarak Hz. Mehdi’ye nasip olacağını bildirmiştir.</div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><u><br />
</u></div><div class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><u>2) Bediüzzaman Mehdi olmadığını delilleriyle birlikte açıklamış, ancak kendisine hüsn-ü zan besleyenlere ilişmediğini belirtmiştir:</u></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Yaşadığı dönem içerisinde, yakın çevresinden Bediüzzaman'a Mehdilik konusunda hüsn-ü zan besleyenler olmuştur. Hatta Bediüzzaman talebelerinin bu yaklaşımlarını ifade eden sözlerini risalelerin çeşitli bölümlerine eklemiştir. Ancak bilindiği gibi bir konuda bir kişiye hüsn-ü zan beslenmesi, bu düşüncenin gerçeği yansıttığını gösteren bir delil değildir. Nitekim Bediüzzaman da risalelerinde bunu dile getirmiştir. <strong>“Kendisine hüsn-ü zan besleyen kimseler olabileceğini; bunun eskiden beri olduğunu, buna itiraz edilemeyeceğini; ancak gerçekte bunun bir karıştırma ve yanlışlık olduğunu”</strong> ifade etmiştir. Bediüzzaman’ın bu konuyu açıkladığı sözlerinden biri şöyledir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>... Risale-i Nur'un şahs-ı manevîsini haklı olarak bir nevi Mehdi telakki ediyorlar </em></strong><em>(şahsi bir görüş olarak </em><em>kabul</em><em> ediyorlar)<strong>. O şahs-ı manevînin de bir mümessili </strong>(temsilcisi)<strong>, Nur şakirdlerinin tesanüdünden </strong>(talebelerinin dayanışmasından) <strong>gelen bir şahs-ı manevîsi ve o şahs-ı manevîde bir nevi mümessili </strong>(temsilcisi) <strong>olan bîçare tercümanını zannettiklerinden, bazan o ismi </strong>(Hz. Mehdi ismini) <strong>ona da veriyorlar. Gerçi bu bir iltibas </strong>(karıştırma) <strong>ve bir sehivdir </strong>(hatadır, yanılmadır)<strong>, fakat onlar onda mes'ul </strong>(sorumlu)<strong>değiller. <u>Çünki ziyade hüsn-ü zan, eskiden beri cereyan ediyor ve itiraz edilmez</u>. <u>Ben de o kardeşlerimin pek ziyade hüsn-ü zanlarını bir nevi dua ve bir temenni ve Nur talebelerinin kemal-i itikadlarının bir tereşşuhu </u></strong><u>(yansıması) <strong>gördüğümden onlara çok ilişmezdim</strong></u><strong>. </strong>(Emirdağ Lahikası, sf.248)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman Risale-i Nur’un şahsı manevisinin ve bu eserlerin yazarı olarak kendisinin kimi zaman Hz. Mehdi olabileceğinin düşünüldüğünü, ancak bunun bir karıştırma ve hata olduğunu belirtmiştir. Bu düşünceye sahip olan kimselerin iman hakikatlerini anlatma konusu yönünde bir değerlendirme yaptıklarını, ancak Hz. Mehdi'nin diğer iki vazifesi olan <strong>“İslam birliğinin sağlanması, tüm İslam dünyasının lideri olması ve İslam ahlakının dünyaya hakim kılınmasının kendisinde görünmediği hususunu dikkate almadıklarını”</strong> söylemiştir. Bundan dolayı da <strong>Risale-i Nur’a ve kendisine yapılan Mehdilik yakıştırmasının yalnızca bir “zan”dan ibaret olduğunu belirtmiştir</strong>.</div><div align="justify" class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div align="justify" class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">Bediüzzaman “Hz. Mehdi’nin seyyid olacağını; kendisinin ise seyyid değil, Kürt olduğunu” eserlerinde pek çok kez ifade etmiştir</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman kendisinin Hz. Mehdi olmadığını açıkladığı delillerden birinde <strong>“Hz. Mehdi'nin seyyid olacağını ancak kendisinin seyyid olmadığını”</strong> ifade etmiştir. Bediüzzaman'ın bu gerçeği açıkça dile getirdiği sözlerinden bazıları şöyledir:</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">... <strong><u>Hem mehdilik isnadını hiç </u></strong><strong><u>kabul</u></strong><strong><u> etmediğimi bütün kardeşlerim şehadet ederler</u></strong>. Hatta Denizli’deki ehli vukuf (bilgi sahibi kişiler) eğer Said mehdiliğini ortaya atsa bütün şakirtleri (talebeleri) kabul edecek dediklerine mukabil (karşılık), Said itiraznamesinde demiş ki: “<strong><u>ben seyyid değilim Mehdi seyyid olacak” diye onları reddetmiş</u></strong>... <em>(Şualar, sf.365)</em></div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><u>Ben, kendimi seyyid </u></strong><u>(Peygamberimiz (sav)'in soyundan)<strong> bilemiyorum</strong></u><strong>. Bu zamanda nesiller bilinmiyor. <u>Halbuki ahir zamanın o büyük şahsı Al-İ Beyt’ten </u></strong><u>(Peygamberimiz (sav)'in soyundan)<strong> olacaktır</strong></u><strong>.</strong> <em>(Emirdağ Lahikası, sf.247-250)</em></div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Bediüzzaman ayrıca eserlerinde Peygamberimiz (sav)'in bir hadisini hatırlatmış; <strong>“seyyid olan bir kişinin seyyidliğini gizlemesinin Kuran ahlakına uygun olmadığını”</strong> belirterek, bu konudaki sözünün kesin olarak doğru olduğunu ifade etmiştir:</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><br />
</strong></div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong>Seyyid olmayan seyyidim ve seyyid olan değilim diyenler, ikisi de günahkar ve duhul ve huruc </strong>(isyan)<strong> haram oldukları gibi... hadis ve Kuran’da dahi, ziyade veya noksan etmek memnu’dur </strong>(yasaklanmıştır). <em>(Muhakemat, sf.52)</em></div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;">Eğer Bediüzzaman seyyid olsaydı, bunu gizlemesi için hiçbir sebep yoktur. Çünkü Peygamber Efendimiz (sav)'in neslinden olmak, saklanması gereken bir özellik değildir; tam aksine Müslümanlar için büyük bir şereftir. Dünya üzerinde milyarlarca seyid vardır ve her biri de kendilerine sorulduğunda bu gerçeği açıkça dile getirmektedirler. Dolayısıyla Bediüzzaman da eğer seyyid olsaydı kendisine böyle bir soru sorulduğunda <strong>“Evet seyyidim, şerifim, ama Mehdi değilim” </strong>der; kendisinin Peygamberimiz (sav)'in soyundan olduğunu ifade etmekten büyük onur duyardı. Çünkü <strong>“seyyid olduğunu </strong><strong>kabul</strong><strong> etmesi Hz. Mehdi olduğunu da </strong><strong>kabul</strong><strong> etmesini”</strong>gerektiren bir konu değildir. Ancak buna rağmen seyyid olmadığını çok açık bir şekilde pek çok kez belirtmiştir. Ayrıca Bediüzzaman risalelerde yine birçok kez <strong>“Kürt”</strong> olduğunu ifade ederek bu gerçeği delillendirmiştir <em>(Münazarat, s.84; Tarihçe-i Hayat, s.228; Bediüzzaman ve Talebelerinin Mahkeme Müdafaları, s.18). </em>Aynı şekilde eğer kendisinin Hz. Mehdi olduğu yönünde bir kanaati olsaydı, milyonlarca kişinin okuduğu eserlerinde buna taban tabana zıt yüzlerce sayfa izah yapmaz; Hz. Mehdi'nin özelliklerinin kendisiyle uyuşmadığını ve bu mübarek zatın kendisinden sonraki dönemde geleceğini onlarca deliliyle birlikte açıklamazdı.</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bunun yanı sıra <strong>“her seyyid olan kişi, mutlaka Mehdi olacak diye bir durum da söz konusu değildir”</strong>. Dünya üzerinde milyonlarca seyyid olan insan bulunmaktadır. Bir kişinin seyyid olması Mehdi olmasını gerektirmediği için, seyyid olan her insan bu gerçeği rahatlıkla ve iftiharla dile getirmektedir. Dahası <strong>Bediüzzaman</strong> <strong>“Benim bu konudaki tek eksikliğim seyyidliğim, </strong><strong>eğer</strong><strong> seyyid olsaydım Mehdi olurdum” da dememiştir</strong>. Tam aksine <strong>“Hz. Mehdi'nin tüm özelliklerini, yapacağı benzersiz faaliyetleri uzun uzun açıklamış ve bunların kendi yaşadığı dönemde henüz gerçekleşmediğini belirtmiştir”</strong>.</div><div align="justify" class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;"><br />
</div><div align="justify" class="baslik2_kucuk" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-style: normal; font-weight: bold;">Hz. Mehdi karşıtı Deccaliyet ve Süfyaniyet’in etkisi, Bediüzzaman hayattayken günümüzdeki şiddeti ile yaşanmamıştır</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Günümüzde İslam ülkelerinin ve tüm dünya Müslümanlarının içerisinde bulunduğu durum, Hz. Mehdi'nin yerine getireceği vazifelerin Bediüzzaman'ın döneminde gerçekleştirilmemiş olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Süfyaniyet ve Deccaliyet’in etkisi, Müslüman ülkeler üzerinde tüm gücüyle hissedilmektedir. Dünyanın çeşitli ülkelerinde din hürriyeti gereği gibi yaşanamamaktadır. Bediüzzaman hayatta iken ise, Müslümanların maruz kaldıkları zorluk, sıkıntı ve eziyetler ise bu derece şiddetli değildi. Bu da Hz. Mehdi gibi, Süfyan ve Deccal'in faaliyetlerinin de o dönemde henüz gerçekleşmemiş olduğunu göstermektedir. Deccal ve Süfyan ile mücadele ortamı oluşmadan Hz. Mehdi'nin vazifesini yerine getirebilmesinden bahsedebilmek ise hiçbir şekilde söz konusu değildir.</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bunun yanı sıra günümüzde tüm İslam alemi ve Müslümanlar kendi içlerinde paramparçadır. Bediüzzaman yaşadığı dönemde tüm dünya Müslümanları üzerinde birleştirici bir rol oynamamıştır. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde tüm Müslümanları birleştirici vasfını Hz. Mehdi'nin taşıyacağı bildirilmektedir. Bediüzzaman da Hz. Mehdi'nin bu özelliğini şöyle bildirmektedir:</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>... o zât, bütün ehl-i imanın </em></strong><em>(iman edenlerin)<strong> manevî yardımlarıyla ve ittihad-ı İslâmın muavenetiyle </strong>(İslam birliğinin yardımlaşmasıyla)<strong> ve bütün ülema ve evliyanın </strong>(alimlerin ve velilerin)<strong> ve bilhassa Âl-i Beyt'in neslinden </strong>(Peygamberimiz (sav)'in soyundan)<strong> her asırda kuvvetli ve kesretli </strong>(çok sayıda) <strong>bulunan milyonlar fedakâr seyyidlerin iltihaklarıyla </strong>(Peygamber soyundan gelen fedakar kimselerin katılımlarıyla) <strong>o vazife-i uzmayı </strong>(büyük görevi)<strong> yapmağa çalışır. </strong>(Emirdağ Lahikası, sf.260)<strong></strong></em></div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman bu sözünde, Hz. Mehdi'nin üçüncü görevini açıklamıştır. Buna göre, Hz. Mehdi Kuran ahlakının göz ardı edildiği bir dönemde, insanların yeniden din ahlakına yönelmesine vesile olacak, İslam birliğini kuracak ve tüm Müslümanların birleşerek ittifak halinde Hz. Mehdi'nin bu görevdeki yardımcıları olacağını bildirmiştir. Tüm Müslümanların dahil olacağı böyle geniş çapta bir ittifak ve destek, Bediüzzaman'ın döneminde gerçekleşmiş değildir. Bediüzzaman'ın da müjdelediği gibi, bu geniş kitlenin manevi yardımları, ancak ahir zamanda Hz. Mehdi ile birlikte oluşacak ve İslam ahlakının tüm dünyaya hakim kılınmasında büyük rol oynayacaktır.</div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><span class="Apple-style-span" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-weight: bold;"><br />
</span></div><div align="justify" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><span class="Apple-style-span" style="color: #993300; font-family: 'Times New Roman', Times, serif; font-size: 16px; font-weight: bold;">Bediüzzaman, her konuda risalelerdeki açıklamalarının yeterli olduğunu söylemiştir</span></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman “Bir Risale-i Nur talebesi olarak ben de bunlara uyuyorum” diyerek, hayatta olduğu süre içerisinde eserlerinde yazdıklarının doğruluğunu defalarca tasdik etmiştir. Risalelerin her biri, binlerce nüshası olan kitaplardır. <strong>Dolayısıyla eserlerinde açıkça “Ben kendimi seyyid bilmiyorum” diyorsa, bazı kişilerin</strong> <strong>“Bediüzzaman'ın bu açıklamaları doğru değildir; kendisi falanca gün bizi çağırmış, hem şerif, hem seyyid hem de Hz. Mehdi’yim demiştir” demeleri Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’ne karşı çok galiz bir hakaret, büyük bir zulüm ve iftira olur. </strong>Zira bu, Bediüzzaman gibi değerli ve üstün ahlaklı bir şahsın bu konuda yazdıklarının <strong>“yalan”</strong> olduğunu iddia etmek anlamına gelir. Yüzlerce sayfa boyunca yazdıklarının aksine, Bediüzzaman'ın <strong>“-yalnızca iki üç kişiye- tüm yazdıklarının yalan olduğunu</strong> <strong>söylediği”</strong> şeklinde bir iddia, bu tür iddiaların sahiplerini töhmet altında bırakır.<strong>“Bediüzzaman Hazretleri milyonlarca insanı aldattı, yalan söyledi; fakat bu konun doğrusunu üç beş kişiye açıkladı” </strong>şeklinde bir iddia hiçbir şekilde kabul edilemez. Risale-i Nur’da, Bediüzzaman Hazretleri’nin <strong>“yüzlerce sayfa çok kapsamlı ve detaylı yalan söylediğini; ümmeti aldattığını, bu yazılanların bir aldatmaca olduğunu”</strong> iddia etmek bir hezeyandır. Sevgi adına da olsa böyle ağır bir hakaret yapılamaz.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman gibi derin imanlı büyük bir müceddidin, eserlerinde, düşündüğü ve inandığı şeylerin tam tersine açıklamalarda bulunması hiçbir şekilde söz konusu değildir. Dolayısıyla Bediüzzaman'ın vefatından yıllar sonra böyle bir iddia ile ortaya çıkmak, her ne kadar iyilik adına, Bediüzzaman'ı sevme adına yapılmış dahi olsa, Bediüzzaman adına çok büyük bir iftira olur. Onu yalancılıkla itham eden ve yüzlerce sayfa ile ümmeti aldattığını iddia eden böyle bir yaklaşım ise hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği bir davranıştır.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bunun yanı sıra, hiçbir delile dayanmayan bu iddianın destelenebilmesi için Hz. İsa ile ilgili de gerçek dışı birtakım iddialar öne sürülebilmektedir. Bilindiği gibi Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, Hz. Mehdi döneminde Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne geleceği bildirilmektedir. Hz. Mehdi'nin imamlığında Hz. İsa ve Hz. Mehdi birlikte namaz kılacak, yedi sene yeryüzünde birlikte hüküm süreceklerdir. Ancak bu gelişmelerin hiçbiri Bediüzzaman hayatta iken gerçekleşmemiştir. Bediüzzaman Hz. İsa ile birlikte olmamıştır. Bu durum da çeşitli şekillerde tevil edilmeye çalışılmakta; Hz. İsa'nın yalnızca bir ruh olarak geleceği ya da Bediüzzaman hayatta iken geldiği ve vefat edip gömüldüğü gibi asılsız fikirler öne sürülmektedir. Oysa ki Bediüzzaman eserlerinde çok açık bir dille ve pek çok kez Hz. İsa'nın -cismi bedeniyle- <strong>“bir şahıs”</strong> olarak yeryüzüne geleceğini ifade etmiştir. Hz. İsa'nın <strong>“Hıristiyan ruhanileriyle ittifak edeceğini, Deccal ile mücadele ederek onu fikren etkisiz hale getireceğini”</strong> belirtmiştir. Bu sözlerinden birinde Bediüzzaman Hz. İsa'nın bir şahsı manevi değil, bir şahıs olduğunu şöyle ifade etmektedir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>... <strong>âlem-i semavatta</strong> (gökler aleminde) <strong>CİSM-İ BEŞERİSİYLE </strong>(insani cismiyle) <strong>bulunan ŞAHS-I İSA ALEYHİSSELAM</strong>, <strong>o din-i hak cereyanının (Hak dinin) başına geçeceğini</strong>.... (Mektubat, sf. 60)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bunun yanı sıra Bediüzzaman, Hz. İsa'nın Deccal ile olan mücadelesini anlattığı sözlerinde de bir şahsı manevi ile bir şahsı manevi arasında yaşanacak bir konudan değil; Hz. İsa'nın direk şahsıyla Deccal'in şahsına karşı yapacağı bir mücadeleden bahsetmektedir:<br />
<em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>... Elcevap: Hadîs-i sahihte (doğruluğu kesin olan hadiste) rivayet edilen: <strong>"Hazret-i Îsâ Aleyhisselâm'ın geleceğini ve Şeriat-ı İslâmiye ile amel edeceğini, Deccal'ı öldüreceğini" </strong>imanı zaîf (zayıf) olanlar istib'ad ediyorlar (ihtimal vermiyorlar, uzak görüyorlar, olmayacak sanıyorlar). Onun hakikatı izah edilse, hiç istib'ad (uzak görünecek) yeri kalmaz. (Mektubat, sf.58-59)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bir başka sözünde ise Bediüzzaman Deccal'in etkisinin ancak mucize sahibi bir peygamber tarafından ortadan kaldırılabileceğini belirterek, Hz. İsa'nın bir şahsı manevi değil, mucizeler gösterecek özelliklere sahip bir şahıs olacağını bir kez daha açıkça ifade etmiştir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>... <strong>ancak hârika ve mu'cizatlı</strong> (mucizeler sahibi) <strong>ve umumun makbulü</strong> (umumun </em><em>kabul</em><em> ettiği) <strong>BİR ZAT</strong> olabilir ki: <strong>O ZAT</strong>, <strong>en ziyade alâkadar ve ekser</strong> (birçok) <strong>insanların</strong> <strong>peygamberi olan HAZRET-İ İSA ALEYHİSSELAM’dır</strong>..... (Şualar, sf.463)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman'ın, Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin gelişi ile ilgili bu çok açık sözlerine rağmen, özel sohbetler delil gösterilerek öne sürülen bu gibi iddialar, böylesine değerli bir müceddidin kaleme aldığı risalelerin tümünü şüpheli hale getirecek son derece tehlikeli girişimlerdir. Bunun gibi pek çok kişi, birbirinden farklı iddialarla ortaya çıkıp “Bediüzzaman Said Nursi burada böyle demiştir ama bunların tamamı bir taktiktir, yalandır; doğrusunu bize söyledi” dese bu ne kadar geçerli olacaktır? Böyle bir durumda bir süre sonra Risale-i Nur’da yer alan her konu için bir şey söylenebilir ve Bediüzzaman'ın eserleri gerçek manasından ve hikmetinden giderek uzaklaşır. Böyle bir tehlikeyi önlemek ise, Bediüzzaman gibi değerli bir İslam aliminin bizzat yazıp tasdik ettiği apaçık sözlerini korumakla mümkün olacaktır. Nitekim Bediüzzaman da eserlerinde, her konuda olduğu gibi bu konuda da en doğru açıklamaların risalelerde bulunabileceğini hatırlatmış, risalelerde yazılanlar okunduğunda adeta kendisiyle görüşülmüş gibi en doğru bilgilere ulaşılabileceğini belirtmiştir.</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>Risale-i Nur’un her bir kitabı bir Said’dir. Siz hangi kitaba baksanız benimle karşı karşıya görüşmekten on defa ziyade hem faydalanır, hem hakiki bir surette benimle görüşmüş olursunuz. Risale-i Nur bana hiçbir ihtiyaç bırakmıyor</em></strong><em>. (Emirdağ Lahikası, sf.159)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em><br />
</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em>… Çünkü der: <strong>"Benimle görüşmek isteyen, </strong></em><strong><em>eğer</em></strong><strong><em> âhiret için, Risale-i Nur için ise; Risale-i Nur bana kat'iyyen ihtiyaç bırakmamış. Milyonlar nüshası her birisi on Said kadar faide veriyor</em></strong><em>… </em><em>Eğer</em><em> Risale-i Nur'un hizmetine, intişarına (yayılmasına) ait olsa; bana hizmet </em><em>eden</em><em> hakikî fedakâr talebelerim ve manevî evlâdlarım ve kardeşlerim benim bedelime görüşmeleri kâfi, bana hiç ihtiyaç yok… (Emirdağ Lâhikası-2, sf.214)</em></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"> Bediüzzaman eserlerinde aynı gerçeği dile getiren talebelerinin sözlerine de yer vermiştir. Bunlardan bazıları şöyledir:</div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em><br />
</em></strong></div><div style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><strong><em>Ey hocalar ve ehl-i kalb! Soracağınız suallerin cevaplarını Risale-i Nur’da bulabilirsiniz</em></strong><em>. Ehl-i keşf (gözle görülmeyen gaybi hakikatleri Allah’ın lütfuyla keşfedip bilen evliyalar) ve kalbden birisi, benim gibi aciz bir insandan <strong>Mehdi’yi soruyor. “Ne vakit gelecek...” Daha Mehdi’yi anlamamış. Dabbetü’l Arz kimler olduğunu bilmiyor. Bunlara dair, risalelerde bir bahis (söz, açıklama) vardır. Her müşkil sualin (zor sorunun) cevabını o risalelerden arayınız, bulursunuz</strong>. (Mustafa Hulusi, Barla Lahikası, sf.143)</em></div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em><span class="Apple-style-span" style="font-family: Geneva, Arial, Helvetica, san-serif; font-size: 12px;"><em><br />
</em></span><br />
… <strong>bu hususta arzedeyim ki, üstadımız Bediüzzaman, bir Nur talebesine Risale-i Nur'dan bazan okuyuvermek lütfunu bahşederken izah etmiyor, diyor ki: "Risale-i Nur, imanî mes'eleleri lüzumu derecesinde izah etmiş. Risale-i Nur'un hocası, Risale-i Nur'dur. Risale-i Nur, başkalarından ders almağa ihtiyaç bırakmıyor</strong>. (Sözler, sf.772)</em></span>kemikkozahttp://www.blogger.com/profile/15787255388569408303noreply@blogger.com